17

3.4K 243 54
                                    

| Erdem |

*

Çok heyecanlı olduğumdan sanırım, evde duramamış ve erkenden çıkmıştım. Buluşma saatimize daha yarım saat vardı ama ben evden erken çıktığım için şu an mal gibi pasajın önünde bekliyordum. Ali'yi arayıp taciz etmek bana şu an çok cazip bir fikirmiş gibi geliyordu, hem böylelikle vakit geçerdi.

"Ali ben evde duramadım erken çıktım. Ne zaman gelirsin?"

Arkadan bir sürü tıkırtı geliyordu. Muhtemelen bir şeylerle uğraşıyor olmalıydı. "Yavrum hazırlanıyorum şu an. Biraz erken çıkmaya çalışırım."

"Anladım. Öpüyorum iyi bak kendine."

"Ben de öpüyorum."

Telefonu kapattıktan sonra sıkkınlıkla bir of çektim. Aferin sana salak Erdem. Bok vardı da evden erken çıktın. Neyse, bari D&R'ı gezeyim de vakit geçsin. Bunu yalnız insanlar çok iyi bilir; tek başına D&R gezmek güzel bir terapi yöntemidir. Pasajın girişi zaten D&R'dan oluşuyordu; içeri girmek için önce mağazadan geçmemiz gerekiyordu. İnce, uzun mağazaya girdikten sonra avına kilitlenmiş leopar gibi defterlerin olduğu yere ilerledim. 

"Napıyorsun lan burada, orman kaçkını?"

Arkamdan gelen sese döndüğümde Berfin'i gördüm. Siyah saçlarını yine omuzlarından sarkıtmıştı ve çok tatlı gözüküyordu. "Kanka çok sıkıldım beklerken. Vakit geçsin diye burada gezineyim dedim."

Bir kolunu belime atıp, beni mağazadan çıkardı. "Eray da gelmek üzere birazdan. Eniştemiz nerede?"

"Aşkım sen beni neden mağazadan çıkardın? Biz neden mal gibi pasajın önünde dikiliyoruz?"

"Eniştemiz geliyor da ondan." İşaret parmağıyla taksim meydanı tarafını gösterdiğinde Ali'yi gördüm. Dizüstü bir kot şort, üstüne de polo yaka bir tişört giymişti. Zaten geniş olan omuzları bu tişört ile iyice geniş gözüküyordu. Ah Ali... Esmer kekim... Yanımıza adımladığında kollarımı ona sardım ve burnumu boynuna gömdüm. Onu ve kokusunu özlediğimi yeni fark ediyordum.

Kollarını belime sarıp beni iyice kendini çekti. "Özledin mi yoksa?"

"Sen özlemedin mi lan köpek?"

Kollarını benden ayırdıktan sonra elimi ensesine attım ve dudaklarına hızlı ama tutkulu bir öpücük kondurdum. İstiklal caddesini işgal eden kalabalığın ortasında olmamız umrumda değildi. Rahatsız olan bokumu yiyebilirdi.

Öpücüğümüz bittikten sonra yüzü kızarmıştı esmerimin. Esmerdi falan ama artık nasıl utandıysa bu esmerliğine rağmen yüzü domatese dönmüştü. "Dayak yiyelim mi istiyorsun sen?"

Tam ağzımı açıp cevap vereceğim sırada arkamızdan bir keko bize seslendi. "Yakışıyor mu lan size, ibneler?!"

Berfin feels geçirmekten dört köşe olmuştu ama bu mutluluğu uzun sürmemişti. Küçük bel çantasını çıkartıp bana uzattı. "Kanka bekle, şunun anasını sikip geliyorum." Birkaç adım uzağımızdaki kekonun önünde dikildi. "Bir daha söylesene onu."

Keko çocuk Berfin'e eziklermiş gibi bakıyordu ama başına geleceklerden habersizdi. Garibim, tek yumrukta Allah'ına kavuşacağını bilmiyordu. "Bacım bir git sen de."

Berfin çok tahammülsüz bir kızdı, biliyordum. Hele ki böyle çomarlar söz konusu olunca kendini asla tutmuyordu. Tüm gücüyle yumruğunu kekonun burnuna indirdiğinde duyduğumuz çatırtı sesi, hiç de güzel şeyler olmadığın habercisiydi. 

----------

Arkadaşlar bok gibi günler geçiriyorum ama sizi yb'siz de bırakmak istemedim :( Kusura bakmayın sonraki bölüm daha uzun olacak

Bok gibi oldu bok... Aptal künefe neden kafan boşken yazmıyorsun bu bölümleri




güne açan çiçekler gibiyiz | bxbWhere stories live. Discover now