🍭Uğur böcükü🍭

1.6K 182 60
                                    

"Jeongguk elimi tut. Düşeceksin"

Taehyung minik arkadaşını uyardıktan hemen sonra Jeongguk uçak olmayı kesip havadaki ellerini indirmiş, Taehyung'un elini tutarak neşeyle gülmüştü.

Jeongguk çok heyecanlıydı. Hyungu ile ilk pikniği olacaktı. Üstelik Jeongguk yüksekte olmayı seviyordu ve yüksek bir yere çıkıyorlardı. Yemyeşil çimlerle kaplı bir tepeye çıkıyorlardı. Çok yüksek bir tepe değildi ama ufak da değildi. Zirvesi piknik yapmaya tamamen uygundu. Dümdüzdü.

Sert esen rüzgara kendini bırakmak istiyordu Jeongguk. Bu yüzden uçak olmuştu. Rüzgar vardı. Uçak olmak için iyi bir zamandı fakat Taehyung kendisi için endişelenmişti. Tepeye neredeyse varmışlardı. Buradan düşüp hem Taehyung'u hem de annesini korkutmak istemiyordu.

"Hyung, top da oynar mıyız?"

Parlayan büyük gözleriyle hyunguna bakmıştı Jeongguk. Bir elini heyecanla fark etmeden yumruk yapıp yüz hizasına kaldırmış, yerinde sevimli bir şekilde zıplamıştı. Taehyung her hareketi sevimli olan bu oğlana hayır demek istemiyordu ama güvenliği için onaylamamak zorundaydı.

"Tepede top oynayamayız Gguk. Çok tehlikeli"

"O zaman ne yapacağız?"

Jeongguk dudağını sarkıtıp etrafa bakınmıştı. Top oynamaktan başka yapabilecekleri bir şey yoktu. Piknik yapmayı kendisi istemişti ama kesinlikle böyle hayal etmemişti.

"Çiçek toplayabiliriz. Oyuncak da getirdim. Topladığımız çiçeklerden böceklere yemekler yapabiliriz"

Jeongguk'un büyük gözlerine yine yıldızlar düşmüş, minik ağzını heyecanla açıp esmer oğlana dönmüştü mutlulukla. "Böcükleri besleyelim!" Taehyung'un elini bırakmadan neşeyle zıplamıştı. Fakat bir sorun vardı. Jeongguk yemek yapmayı bilmiyordu.

Zıplamayı bırakmış, dudaklarını büzüp annelerini takip eden hyunguna dönmüştü. "Ama hyung. Ben yemek yapmayı bilmiyorum" Taehyung, Jeongguk'un bu sevimli sözleri ardından hafif çilli burnunu kırıştırıp gülmemeye çalışmıştı.

"Sorun değil. Ben sana öğretirim" demişti bilmiş bir tavırla. Kendisi de pek bir şey bilmiyordu ama böceklerin yemek ayırt etmeyeceklerini düşünüyordu.

Jeongguk, esmer oğlanın cevabının ardından yeniden eski neşesine kavuşmuştu. Çıktıkları tepede hoplaya zıplaya ilerlemişti. Taehyung'un tuttuğu elini de hiç durmadan sallıyordu.

Yemekten bahsederken Jeongguk'un karnı acıkmaya başlamıştı. Kocaman göbüşünü şimdiden doyurmak istiyordu. Annesi çok lezzetli atıştırmalıklar yapmıştı. Bayan Kim'in de çok lezzetli atıştırmalıklar yaptığına emindi. Hepsinden çok çok yiyecekti.

Yorucu bir tırmanışın ardından en tepeye çıkmışlardı. Engebeli ve dik yolun aksine burası dümdüz ve kocaman bir alandı. İki tane de piknik masası bulunuyordu fakat piknik masalarının ikisi de doluydu.

Çok kalabalık bir alan değildi. Jeongguk buna sevinmişti. Kalabalığı pek sevmezdi. Hyunguyla oynamaya utanırdı sonra.

"İşte geldik" Bayan Jeon, neşeyle söylediğinde annesinin neşesi Jeonggun'a da geçmiş, annesinin neşeli el çırpışlarının ardından sevinçle yerinde zıplamıştı. Taehyung elini bırakmamasını söylediği için bir saniye olsun elini bırakmıyordu. Bırakırsa eğer Taehyung üzülürdü. Jeongguk, arkadaşının üzülmesini hiç istemiyordu.

Taehyung, minik arkadaşının elini bırakmadan tek omzuna astığı çantasını ve Jeongguk'un çantasını çimlere bırakmıştı. Jeongguk, hyungunun eşyalarını bıraktığını görünce kaybolmasın diye elindeki tavşanını çantaların yanına oturtmuştu.

Lover Of Mine •taekook•Where stories live. Discover now