12 | friends

767 62 383
                                    

Islanmış bedeninin yansımasına bakıyordu. Yeşil gözlerini daha da belirginleştiren kızarıklar, dağnık pembe saçları ve elindeki yaralarla kendini berbat hissediyordu. Boğazına oturan yumru canını yakmasını umursamamaya çalıştı. Yavaşça yutkundu, aynaya daha da yaklaştı. Elini kaldırdı, soğuk yüzeye dokundu.

"Yapma Sakura, bunu kendine yapma. Hep olduğu gibi yine canın yanacak. Kendini kaptırma. Sen bir ninjasın, koruman gereken bir köy var. Duygularını sakla, görmesin."

Aynadaki çökmüş yansımasıyla konuşuyordu Sakura. Karşısındaki aynaya sırtını verdi, hafifçe kayarak oturdu. Kızarık dizlerini kendine çekti, kollarını doladı. Sıcak gözyaşları, soğuk teninde süzülüyordu. Şiddetli gök gürültüsünün ardından balkonunun kapısı tıklatıldı. Gelenin kim olduğunu iyi biliyordu. Yavaşça oturduğu yerden kalktı, kapıyı açtı. Karşısındaki beden ona endişeli gözlerle bakıyordu.

"Sakura?"

"Shikamaru..."

Kız birkaç adım geri çekildi, genç oğlanın içeri girmesini izledi. Ardından soğuk havanın daha fazla odaya dolmasına izin vermeden balkonun kapısını kapattı. Shikamaru tam karşısında duruyordu. Kızın yüzüne baktı, yeşil gözlerinden yorgunluğu ve bitkinliği çok net okunuyordu. Nazikçe ince bileğini kavradı, beyaz teninin üzerindeki kırmızı yaraları inceledi.

"İyi değilsin Sakura."

"Değilim Shika, hiç iyi değilim. İçimde tuttuğum şeyler ruhumu emiyor. Yapamıyorum. Böyle giderse nasıl ninjalığa devam edeceğim? Nasıl masumları koruyacağım?"

"İçten içe ölüyorsun, bunu görebiliyorum."

"Ölmek istemiyorum."

"Ölmeni istemiyorum."

"Shika, lütfen yardım et bana. Kafamın içindeki sesler delirmeme neden olacak. Yalvarırım, bir çıkış yolu bul bana. Başımı her yastığa koyduğumda, gözlerimi her kapattığımda anne-babamın çığlıklarını duymak istemiyorum."

Shikamaru, kızın akan gözyaşlarını baş parmağıyla sildi. İnce bileğini kavradı, banyoya doğru sürüklemeye başladı. Sakura'nınsa karşı koymaya gücü kalmamıştı. O, suyu ayarlarken kız yine aynadaki görüntüsünü izliyordu.

"Berbat görünüyorum değil mi?"

"Berbat görünüyorsun."

Sakura, gencin açık sözlü tavrına kıkırdadı.

"Şimdi sen duş alıyorsun, ben de açlıktan bayılmaman için sana bir şeyler hazırlıyorum."

"Karın ağrısından başka bir şey değilim, değil mi?"

"Öylesin, ayrıca baş belasısın da."

Kız kıkırdamaya devam ederken Shikamaru banyodan çıktı, aşağı kata mutfağa indi. Normalde kendisi bu saatte açlıktan bayılsa dahi kalkıp bir şeyler hazırlamaz, aç aç uyumaya devam ederdi. Ama şu an Sakura'nın yanında olmak, ona destek vermek istiyordu. Biliyordu ki ruhun çektiği acı, bedenin çektiğinden daha ağırdı.

Dolapları karıştırmaya başladı. Gece gece hafif ve doyurucu bir şeyler hazırlamalıydı. Bulduğu muzları, çilekleri ve biraz yoğurdu çıkardı. Yulaf bulma umuduyla karıştırdığı diğer dolaplarda bal ve badem bulmuştu. Muzları ezip, derin bir kasenin içine koydu, üzerine bal, badem ve yoğurdu ekledi. Çilekleri de küçük küçük doğradıktan sonra geriye kalan tek şey karıştırmaktı. Onu da halledip cebindeki poşeti çıkardı. Kuru papatyalar zarar görmediği için şanslıydı.

Küçük bir demliğe suyu koydu, üzerine getirdiği kuru papatyaları ekledi. Bu çay Sakura'nın daha rahat uyuması için yardımcı olacaktı. Çay yavaş yavaş kaynarken kendini sandalyeye attı. O sırada Sakura banyodan çıkmış, üzerini giymekle meşguldü. Temiz iç çamaşırları ve kıyafetler kendini duştan bile rahatlamış hissettirirken pembe saçlarını taradı. Stresten zamanla birazı dökülmüştü. Üzüntüyle iç çekti, ıslak saçlarını kuruttu. Artık hazırdı. Ağır adımlarla mutfağa indi. Shikamaru, kızın karşısındaki sandalyeye oturuşunu izledikten sonra hazırladığı kaseyi ve kaşığı önüne itti. Sakura utanarak fısıldadı:

ANBU | sasusaku ×düzenleniyor×Waar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu