28. Bölüm

3.2K 405 89
                                    

Jisung başı masada uyuklarken Felix de üçüncü bardağının dibini görmüştü. Saat kaçtı, ne kadardır burada böylesine oturmuş alkol tüketiyorlardı bilmiyordu. Ve üstelik garip bir şekilde zihninde Jisung'un kelimeleri dönüyordu. Ara sıra başını çevirip yanındaki bedene bakarken, bugün hiç yüzünü görmediği sevgilisini içten içe ne kadar özlediğini düşünüyordu.

Masada duran telefonuna uzanırken, barın kapısı büyük bir şiddetle açılınca alkolün etkisiyle ağırlaşan gözlerini o tarafa çevirdi.

"Herkes kimliklerini çıkarsın,"demişti bir ses. "Arama yapacağız. Ve biz izin verene kadar kimse bu bardan çıkmayacak!" Felix sesi garip bir şekilde tanıyordu ama kapanmak üzere olan gözleri bunun üzerinde çok düşünmemesi gerektiğini ona hatırlatırcasına yavaşça kapanmıştı. Gelen her kimse kimliğini gösterecek kadar ayık değildi maalesef...

_______________

"Hey Felix, aç gözlerini bebeğim!"

"Neden daha önceden haber vermedin hyung?"dedi Hyunjin endişeyle sevgilisine bakarken.

"Dalga mı geçiyorsun Hyun? İhbar üzerine geldiğim barda sevgilini ve arkadaşını buluyorum. Ve masalarına gelmesem bu iki uyuyan güzeli asla fark edemezdim. Şimdi eleştirmek yerine teşekkür mü etsen acaba hı?"

Hyunjin derin bir nefes aldı. Felix'in başı kendi omuzundaydı ve dakikalardır uyandırmaya çalışsa bile hiç oralı olmuyordu. Fakat tanrı şahidi, hayatında hiç bu kadar endişelendiğini hatırlamıyordu.

Minho'nun, acil atacağım konuma gel,yazan mesajı ile neye uğradığını şaşırmıştı. Çünkü Felix'e bir türlü ulaşamamıştı ve ilk aklına gelen onun başına bir şey gelmiş olmasıydı. Hızla evinden çıkıp, yaklaşık 20 dakika sonra mekânâ gelmişti. Önünde birkaç polisin beklediği bardan içeri girdiğinde gözleri önce kuzenini sonrada başı masada, mışıl mışıl uyuyan kızıl saçlısını gördüğünde derin bir nefes almıştı. Uyuyan sevgilisinin başını kaldırıp kendi omuzuna düşmesine izin verirken hayatından birkaç yılın gittiğini düşünmüştü o an.

"Tamam üzgünüm ve teşekkürler."

"Aferim! De... Jisung ve Felix neden birlikte?"diye sordu Minho merakla.

"Bilmiyorum. Bütün gün Felix'e ulaşamadım. Bugün çok fazla dersi vardı yoğun olmasına bağladım durumu ama... Meğer Jisung ile birlikteymiş."

"Hım... Garip."

"Evet öyle..."

Hyunjin, başını hafif yana yatırıp derin uykudaki sevgilisinin yüzüne baktı. Alkolden kuruyan dudaklarını yalarken çok sevimli görünüyordu.

"Felix'i yiyecek gibi bakıyorsun." Minho konuştuğunda Hyunjin gözlerini devirdi.

Minho o an yüzündeki gülümsemesini çekmeden tıpkı Felix gibi sessizce uyuyan Jisung'a baktı. Onu böyle perişan halde görmek canını yakıyordu. Az önce Hyunjin'e sorduğu sorunun cevabını az çok biliyordu aslında. Daha doğrusu tahmin ediyordu. Jisung, Felix'i sorguya çekmek için içmeye getirmişti ama Minho adı kadar iyi biliyordu, sarhoş olup her şeyi ortaya döken kesinlikle o olmuştu. Sarhoş Jisung eşittir dürüst Jisung demekti çünkü. Fakat daima pişman olacağı şeyler yapıyordu. En azından onu öptüğü için pişmandı değil mi?

"Ben Felix'i eve bırakırım hyung. Ama ondan önce Changbin hyung'u arasam iyi olacak." O cebindeki telefonu ararken "Changbin?"diye sordu Minho.

"Sevgilisi..."

Hyunjin rehberini karıştırırken Minho "Arama!" diyerek araya girdi.

Hyunjin neden, dercesine bakarken "Ben bırakırım onu" dedi Minho.

Kızılı, Kızıla Boyamak [HyunLix]Where stories live. Discover now