26. Bölüm

3.4K 426 237
                                    

Felix koltukta oturmuş sessizce Hyunjin'in yanındaki yerini almasını bekliyordu. Böylece haftalardır merak ettiği fotoğrafları görebilecekti. Evet, Hyunjin'in proje teslim günü sonunda gelmişti ve ilk olarak bunu hem modeli hem de sevgilisi ile önden paylaşmak istemişti. Daha önceleri Felix birçok kez göstermesi için ısrar etmiş olsa bile henüz tamamlanmadı, diyerek her seferinde onu geçiştirmeyi başarmıştı. Bir süre sonra da Felix ısrarlarından vazgeçmişti. Ama şimdi... İçindeki ufak merakıyla sevgilisini bekliyordu. Üstelik film olmamasına rağmen sanki film izleyecek gibi mısır bile patlatmıştı.

"Hyunjin!"diye bağırdı gür sesiyle. Sabırsızlanmıştı.

"Geliyorum!" Felix tebessüm ederken dizlerini kendine doğru çekti. Tam o sırada da Hyunjin elindeki laptop ile geri dönmüştü.

"Sonunda!"diye haykırdı Felix. Gözleri resmen parlıyordu.

"Üzgünüm, USB'yi koyduğum yeri anca buldum."

"İnanılmazsın... Bu kadar önemli bir şeyi ya kaybetmiş olsan?" Felix sevgilisine hayretle bakıyordu.

"O kadar sorumsuz değilim kızıl. Sadece hafızamı tazelemem gerekiyor o kadar" dedi gerekli ayarlamaları yaparken.

"Görmeye hazır mısın?"

Felix başını sallayıp laptop'ın ekranına dikkat kesildi. Hyunjin tek tek uğraşmak yerine slayt şeklinde düzenlemişti ve bu da fotoğrafları görmeyi kolaylaştırıyordu.

Uzanıp Felix'in kucağında duran kaptan bir avuç mısır aldı ve ağzına attı Hyunjin. O ekrana bakmıyordu. Hemen yanında oturan kızılının tepkisini izliyordu. Birçok kez ona göstermesi için sürekli baskı yapmış olsa bile şu an fazlasıyla uysal ve oyuncağına kavuşmuş çocuk gibi mutlu görünüyordu. Beğendiği, kusursuz yüzünün her bir noktasından belli oluyordu.

O anki sessizliği bozmak istercesine "Sanki biraz farklı görünüyorum,"dedi Felix.

"Bu fotoğraflarda farklı olan tek şey, o gün sevgili değil, arkadaş olmamız."

Hyunjin'in cevabı üzerine kucağındaki kabı boş bulduğu yere koyup tüm odağını yanında oturan sevgilisine verdi. Dirseğinden destek alarak sol elini yanağına yerleştirip seyre daldı.

Bu hem kendisi için hem de şu an odağındaki Hyunjin için oldukça yeniydi.

"N...Neden bana öyle bakıyorsun?" Sesi kısık çıkmıştı bir an için. Her zaman beklenmedik şeyler ile sınıyordu Felix onu.

"Sadece... Söylediğini düşünüyorum."

"Çünkü çok yakışıklısın o yüzden bakıyorum, demeliydin." Hyunjin sırıtırken "Çok yakışıklısın"dedi Felix aniden. Sezarın hakkı sezaraydı, asla inkâr edemezdi.

Omuzlarına değen sarı saçları, dolgun ve davetkar dudakları, erkeksi kol kasları, gülünce kaybolan gözleri... Felix şu an bile ona dikkatle bakan bu bedene aklına gelen ne kadar iltifat varsa sıralamak istiyordu. Üstelik her zaman içten içe, bu adam benim sevgilim, diye geçirmeden de edemiyordu. Ona bakması çok keyifliydi.

"Bana böyle ani saldırılarda bulunma kızıl..." Felix düşüncelere daldığı sırada Hyunjin çoktan aralarındaki mesafeyi kapamıştı. Az önce içinden övgüler yazdırdığı ne varsa tam karşısındaydı. Dudakları birbirine değecek kadar yakındı ve Hyunjin'in ılık nefesi iç gıdıklayacı bir şekilde dudaklarına çarpıyordu.

"Ne düşündüğünü tekrar söyle dedi" Sesi o kadar cezbediciydi ki Felix iç çekti.

"Sa...Sadece, ne kadar çok şeyin değiştiğini düşünüyordum. O gün bile sana çoktan kapılmış gibi hissediyordum. Ama cesaretim yoktu. Bana açıkça itiraf ettiğinde ise şaşırdım ve endişelenmeden edemedim. Ve şimdi halimize bak..." Hyunjin'in dudakları bu kadar yakınında dururken adem elması zarif bir şekilde inip kalktı.

Kızılı, Kızıla Boyamak [HyunLix]Kde žijí příběhy. Začni objevovat