Chapter 1

287 30 7
                                    

Rui-wang*, merhum İmparatorun dokuzuncu ve en küçük oğluydu.

Rui Wang, kahramanın unvanı. Rui () şanslı/hayırlı anlamına gelirken, Wang () İmparatorun oğullarına ve akrabalarına verilebilecek bir konum/unvan.

Bu dönemin imparatoru tahta çıktığında henüz yetişkin değildi. Diğer tüm Wangye'ler* beyliklerini almış ve hemen ayrı yollara gitmişlerdi. Sarayda geriye sadece o kalmıştı.

(Wangye) - Normal konuşmada bir Wang'a atıfta bulunan bir zamirdir.

Reşitlik töreninin olduğu gün, İmparator gegesi ona gelecekte nereye gitmek istediğini sormuştu.

Xiao* Wangye fısıldayarak kekeledi, "Ben, ben hala başkentte olmak istiyorum."

– Küçük / genç. Birini sevgiyle çağırmanın bir yolu olarak bir isme eklenir.

İmparator güldü ve başının arkasını ovuşturdu. "O zaman kal."

Xiao Wangye kalbindeki sevinci gizleyemedi; gülümsediğinde gözleri ve kaşları çatıktı. Bu gülümseme o kadar bulaşıcıydı ki, İmparator'un yanında bir kılıç taşıyan buz gibi olan koruma Yan-daren* bile gülümsemeden edemedi.

大人– Yüksek bir konumda olan birine saygı unvanı

-Flashback-

Xiao Wangye, İmparator tarafından büyütüldü. Doğduğunda, İmparator sadece on yaşındaydı. Hâlâ bir Taizi* olmasına rağmen, ona zaten Küçük İmparator deniyordu.

太子– Kelimenin tam anlamıyla "Yüce Oğul" anlamına gelir. Veliaht Prens'e verilen unvandır.

Xiao Wangye'nin bir aylık doğum gününde, merhum İmparator sekiz ağabeyden ona bir isim vermelerini istedi.

Küçük İmparator, prensler arasında altıncı en büyüğüydü. O kadar uzun süre çalışmamıştı, bu yüzden midesinde henüz fazla mürekkep kalmamıştı* . Ağabeylerinin parlak edebi yeteneklerini isim üretebilmek için kullanacağını görünce, kendini tutamadı ve biraz kızardı.

肚子里没什么墨水– Midedeki mürekkep, ilim ve kültür sahibine işaret eder.

Yanındaki küçük korumaya dirsek attı. "'Hong*' kelimesine ne dersiniz? Adımda Qing- kelimesi var, bu yüzden oldukça uygun."

– açık, geniş ve derin (Hong) -- – Hong kelimesiyle aynı anlama gelir, ancak belirgin ve sessiz anlamı da vardır.

Bu küçük koruma, Yan-daren'di.

Küçük Yan-daren, Küçük İmparator ile aynı yaştaydı. Üstelik doğduğundan beri dövüş sanatları ile uğraşıyordu. İsim verme ve diğer şeyleri nasıl anlayabilirdi?

O yüzden çekinerek başını salladı. "Dianxia iyi düşündü."

Küçük İmparator, hala kundakta uyuyan bebeğe gitti ve İmparator'a, "Er-chen*, 'Hong' kelimesinin çok iyi olduğunu düşünüyor" dedi.

儿臣– oğul-hizmetçi (veya teba ), imparatoriçe, anne veya imparatorla konuşurken kullanılır. Bu, kişi bir imparatorluk çocuğu olsa bile, hala imparatorun tebaası olduğu anlamına gelir.

Sesi ölmeden önce (konuşmayı bitirmeden), gözleri kapalı olan ve hala kundaktaki kıyafetleri içinde olan Xiao Wangye aniden doğruldu ve bağırmaya başladı.

Eski imparator mutluydu. "Pekâlâ, görünüşe göre Xiao Jiu* bu ismi seviyor, o yüzden ona 'Lian Hong*' diyelim."

小九– Küçük Dokuz anlamına gelir, babası ona böyle sesleniyor çünkü o dokuzuncu oğul.

潋泓– Lian Hong "temiz su" anlamına gelir.

Gerçekten de Xiao Wangye'nin adından da anlaşılacağı gibi, çok kolay kızarırdı*. Özellikle Küçük İmparator onu görmeye geldiğinde.

Adı 潋泓 (Liàn Hóng), "kızarmak" anlamına gelen 脸红 (liǎn hóng) ile oldukça benzer şekilde telaffuz edilir.

Küçük İmparator, Küçük Yan-daren ile birlikte beşiğin önünde duruyordu. Süt bebeği onları umursamadan parmaklarını emiyordu, iri nemli gözleriyle onlara dik dik bakarken Küçük İmparator'u çok mutlu ediyordu.

Küçük İmparator, Küçük Yan-daren'den onu taşımayı denemesini istedi.

Küçük Yan-daren yüzünde hiçbir kırışıklık olmayan olgun bir adam gibiydi, yine de elleri dürüst bir şekilde ileri uzanıyordu.

Kollarına bırakıldığı an, bebek gerçekten kızardı.

Küçük İmparator çok sevinçliydi. "Jiu-di gerçekten çok sevimli!"

Yan-daren'in yüzü buz kesmişti. "Jiu-di'niz üzerime işiyor."

-------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Göz açıp kapayıncaya kadar, Xiao Wangye sonunda ağabeyleriyle okula gidebileceği yaşa gelmişti. Ancak, yavaş büyüyordu ve sadece bir masa kadar uzundu.

Yaşlı öğretmen Xiao Wangye'nin masaya ulaşamayacağından korktu, bu yüzden sandalyeye önceden üç zafus* koydu.

– Zafu olarak da bilinen bir pútuán. Zen meditasyonu için kullanılan bir tür sandalye/yastık

Xiao Wangye ne yapacağını bilemez halde aptalca duruyordu.

Küçük İmparator'u takip eden Küçük Yan-daren, bunu gördü ve uzun adımlarla yanına gitti.

O sırada Küçük Yan-daren çoktan uzun boylu, genç bir adama dönüşmüştü. Zahmetsizce küçük şeyi aldı ve sonunda onu o yüksek zafus yığınına koydu.

Xiao Wangye ayaklarını sarkıttı ve salladı, yüzü tekrar kırmızıya döndü.

Küçük İmparator, İmparatoriçe en büyük oğlu olduğu için, hayatı boyunca Doğu sarayının efendisi olmuştu.

Kişisel bir koruma olarak Küçük Yan-daren, Küçük İmparator ile birlikte büyüdü. Küçük İmparator'un yanında kırmızı adam* olarak kabul edildi.

红人– İktidardaki birinin kayırdığı kişi

Yan-daren konuşmada ve tavırda ciddiydi ve yabancıların ona yaklaşması zordu. Bu bilinen bir gerçekti.

Ancak, Taizi olan Küçük İmparator ile birlikteyse, cana yakın ve yaklaşması kolay hale gelirdi.

Xiao Wangye özellikle gündüzleri Doğu sarayına koşmayı severdi. Sarayda, bu konudan bahsedildiğinde kendisinden on yaş büyük olan ağabeyi ile zaman geçirmeyi sevdiğini söylerdi.

Ancak Xiao Wangye'nin etrafındaki birkaç hizmetçi kız gerçeği biliyordu. "Oh, Yan-daren'i bulmaya gidiyorum ah."

------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

çeviri: ghostvalleyedits

Merhaba! Bu 26 bölümlük bir bl noveli ve okuduğum en eğlenceli novellerden biri olduğu için çevirmek istedim. Xiao Wangye, Yan-gege'sini oldukça seviyor ve Yan-deren, Xiao Wangye'den bir o kadar haz etmiyor olsa da işler sanıldığı gibi gitmeyecek. Eh öyle olsaydı şu an bunun hakkında konuşmazdım ve sen de bunu okumazdın değil mi? Umarım çeviri, konu ve çılgın aşık Xiao Wangye'yi seversiniz!

Xiao Jiu [BL]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin