7.Bölüm

6.3K 422 131
                                    

Önceki bölüm

Mighta, yüzünde oluşan mutlu gülümsemeye engel olamadı ve hızla tüm reçelleri denedi. Kendisine getirilen çiçek çayından içti ve ilk defa zenginliğin tadını çıkarttı.
.
.
.
.
.
Mighta, zenginliği ilk defa tadıyordu. Hem mecazi hem de gerçek anlamda...

Mighta, Leonrx krallığında, asla bu şekilde yaşamayı hayal bile edemezdi.  Kardeşlerinin lüks kıyafetler giymesini, partilere gitmesini ve daha bir çok şeyi kıskanırdı. En çok da sarı saçlarını ve mavi gözlerini kıskanırdı.

Mighta, belki sarı saçlı ve mavi gözlü olsaydı, başına bunların gelmeyeceğini düşündü. Fakat lanetli gibi kırmızı saçla ve kırmızı gözlerle doğmuştu. Kanla yıkanmış bir çocukla olarak doğmak vardı kaderinde. Doğumu kesinlikle büyük bir hataydı fakat bu hatanın bedelini Leonrx krallığına ödetmek için elinden geleni kapacaktı.

Mighta, en azından üzerine annesinin kanı bulaşan bu bedenin ve çektiği tüm acıların cezasını çektirecekti..

Mighta, iyi bir kahvaltıdan sonra tıkabasa doymuştu. Yüzünde hoş bir gülümseme ile düşündü. Fazla yemişti ve yürümezse kesinlikle hazımsızlık çekecekti. Bedenine giren iyi bir yemek onu mutlu etmeye yetmişti.

Şu anda bu imparatorluğun kraliçesi idi. Başka bir kadın gelmediği sürece burası kendisine ait sayılırdı. Biraz düşündükten sonra Kailanden'i bulmaya karar verdi. Belki biraz konuşurlardı.

Mighta, Kailanden'i bulduktan sonra yapmaları gerekeni soracaktı. Bir piyon olarak elinden fazla bir şey gelmese de geleni yapmak zorundaydı. Hayatı buna bağlıydı. Değersiz bir hayatı olsa bile...

Bir hizmetçiye döndü ve merakla sordu.

-Kai, nerede? Onu görmek istiyorum!

Hiçmetçi, şaşkın bir şekilde mighta'ya baktıktan sonra kekeleyerek konuştu.

-Le-leydim.. Size yolu göstereyim. Lütfen beni takip edin!

Hizmetçinin şaşkınlığı normaldi. Burada kimse İmparator Kailanden'e bir lakap takma cüretinde bulunmazdı. Koskoca bir imparatora lakap takmak... Onu biraz korkutmuş ve ürkütmüştü.

Hizmetçi, Mighta'ya yolu göstermeye başladı. Bir yandan da ürküyordu. Nasıl bir Hizmetçi parçası, kraliçenin önünde yürürdü?! Mighta'nın kızmasını istemiyordu. Anlaşılan kraliçe biraz saf ve bilgisizdi. Fakat saraya alıştıkça öğrenecekti.

Bu saraya sayısız kadın girip çıkmıştı. Nadiren saf kişiler gelirdi. Fakat tek bir adım atmak bile saflıklarının birazını dökmeleri için yeterli olmuştu.

Sarayda entrikadan başka bir şey yoktu. Burada fazlasıyla tehlikeli kişi vardı. Dedikodu çıkması ve yayılması çok kolaydı. Herkes, birbirinin arkasından kuyu kazardı.

Kötü bir dedikodu, birinin hayatının kaymasına yetmiş hatta artmıştı. Belki de bu iğrenç dedikodular, kanın çıkmasına bile neden olmuştu.

Mighta, bir yandan sarayı inceliyor, diğerlerini yandan da hizmetçiyi takip ediyordu. Onu gözden kaybederse, kesinlikle yanlış bir yöne gidebilir hatta yolu kaybetmesine neden olabilirdi. Çünkü saray fazlasıyla büyüktü.

Mighta, merakla tablolardan birine baktı ve yanına gidip dokundu. Yağlı boya ile yapılmış, oldukça eski bir tabloydu. Çerçevesi altındandı. Resim de iki kişi vardı. Tahta oturmuş, oldukça güzel bir kadın ve yanında durmuş, elinde bir şarap bardağı tutan, kadına çok benzeyen yakışıklı bir adam.

İkisi de gurur, kibir ve asil bir havaya sahipti. Giydikleri koyu yeşil kıyafetler, simsiyah saçlar, kırmızı gözleri, beyaz tenleri ile bir kraliyet ailesinden olduklarını belli ediyorlardı. Kadın da fazlasıyla mücevher vardı. Ellerini yanağına koymuş ve oturduğu tahtına da yaslanmıştı.

Wife of the Tyrant Emperor(Zorba imparatorun eşi)[BL] [Tamamlandı] Where stories live. Discover now