Kapıyı açan Hazan'ın ardından eve giren Tolga, koşarak mutfağa girip tezgahtaki Yağız'ın bacaklarına sarıldı. Yağız elindekileri bırakıp küçük olanı havaya doğru kaldırıp tuttu.

Yanağından öptüğü küçük bedene ellerini yıkayıp üzerini değiştirmesini söyleyen Yağız, yere indirdiği çocuğun poposuna hafifçe vurup koşmamasını tembihledi. Buna rağmen Tolga koşarak merdivenlere ulaşırken arkasından gülümseyerek baktı.

Saat akşam 5'e yaklaştığında artık herşey hazırdı. Ece uçağa bindiklerini haber verdikten sonra Yağız ve Hazan heyecanlanmaya başlamıştı.

Yarım saat sonra Hazan annesi ve kardeşini almak için havaalanına doğru yola çıktı. Yağız ise üzerini değiştirip Hazan'ın hazırladığı kıyafetleri giymesinde Tolga'ya yardım etti. Hazırlanarak salonda beklemeye başladılar.

Tolga kimi beklediklerini sorduğunda Yağız, "Hazan'ın annesi ve kardeşi gelecek. Onları bekliyoruz," diyerek açıklama yaptı.

Hazan bavulların alınacağı yerde beklerken Ece ve Fazilet kapıdan içeri girdiğinde koşarak ikisine de kocaman sarıldı. Bavulları alarak bir koluna annesini bir koluna Ece'yi alıp ikisine de gülümseyen Hazan arabaya doğru ilerledi.

Bavulları yerleştirip ön kapıyı annesine açan Hazan'a bakış atan Fazilet kinayeyle "Cam göze bak sen, kaç para kız bu araba?" diyerek arabaya bindi. Hazan kardeşinin de binmesiyle arabayı çalıştırıp eve doğru yol aldı.

Yolda Hazan, Yağız'ın ailesiyle olanları kısaca anlattığında Fazilet üzülerek beddualar etmişti. Ece'nin Tolga'yı sormasıyla gülümseyen Hazan, onun yaşadıklarını da biraz anlatmış Fazilet iyice sinirlenmişti.

Plazaya gelerek arabayı park edip evin olduğu kata çıktıklarında Hazan yan daireyi gösterip, "Burda Yağız'ın ablası oturuyor, öz değil ama. Ha bu arada, Yağız'a ve Tolga'ya ailesiyle ilgili çok fazla şey sormayın olur mu?" diyerek açıklama yaptı. Fazilet kızgınlıkla Hazan'a çıkıştı, "Biz o kadar patavatsız mıyız kız şuna bak! Aç şu kapıyı hadi!" Hazan gülümseyerek zile bastı.

Çalan zille panikle ayaklanan Yağız, hızla kapıya gidip açtı. Tolga da hemen arkasından takip edip Yağız'ın arkasına saklanarak pantolonunun bacağına tutunmuştu.

"Hoşgeldiniz, buyrun lütfen, ben alırım bavullarınızı." Yağız tüm samimiyetiyle gülümseyerek söylediğinde Fazilet elini uzatarak "Öp bari damat Bey!" diyerek Yağız'a takılıp sarıldı. Bu içten sarılış Yağız'ı biraz olsun rahatlatmıştı. Ece'ye de selam vererek sarılan Yağız, onlar salona ilerlerken bavullara uzanmaya çalışmış ama arkasındaki Tolga'ya çarptı. Hazan da bunu fark ederek Tolga'ya elini uzatıp salona ilerledi.

Fazilet ve Ece, salona geçip üzerindeki trençkot'lari ve çantaları Hazan'a uzattılar. Bu sırada Tolga'yı gören Fazilet, gülümseyerek küçük bedene yaklaştı, "Burda bi' küçük adam varmış, Allah'ım sen nasıl yakışıklısın öyle, gel biraz seviyim seni..."

Yağız bavulları içeri alıp salona geldiğinde Fazilet Hanım'ı duyup Tolga'ya göz kırptığında Tolga utanarak Fazilet'e yaklaştı.

Yemek yiyip, Tolga'yla oynayan Fazilet ve Ece, Tolga uyumak için el sallayarak odasına giderken gülümseyerek arkasından el salladılar.

Çay ve tatlı için masaya oturarak düğün hazırlıklarından, şimdiye kadar yaptıklarından ve yapılacaklardan konuşmaya başladılar. Üstünkörü yaptıkları plana göre, yarın düğünün yapılacağı mekana gidecek oradan organizatörle görüşülecek, sonraki gün gelinlik ve damatlık bakılacak ve diğer eksikler alınacaktı.

Gecenin geri kalanı sohbet ederek geçip Hazan annesi ve kardeşine odalarını gösterip yerleşmelerine yardım etti.

Yağız ve Hazan'a iyi geceler dileyip yatan Ece'nin ardından Fazilet de kalkıp iyi geceler dileyip gidecekken aniden arkasına döndü, "Hazan?! Senin odan hangisi kızım?"

KALPWhere stories live. Discover now