Chapter 23

2.8K 185 7
                                    

Bundan önce bir bölüm daha attım.bu sabah 'Chapter 22' kaçırmayın lütfen.

^^^^^^

Jin ve Taehyung Jungkook'u uzaklaştırmak için etrafa bakınsalar da bu küçücük alanda yapacakları pek bir şey yoktu.

Jungkook gözlerini kapatmış az önce yaşadığı hayal kırıklığının dinmesini bekliyordu ağrıyan başı da uykusunu getiriyor ve onu uykuya sürüklüyordu.

Jimin ise dizlerini kendine çekip ağlamak istiyordu. Çaresiz hissediyordu herkes bir şeyler söylüyor ve manipüle ediliyor gibi hissediyordu.

Jungkook ile çabalayacağım dediğinde Alex'in dedikleriyle tekrar yeşeren duygular ile farklı bir şey düşünüyor başka birinin sözleri ile daha da farklı düşünüyordu.

Kendi düşünceleri ile yalnız kalmak istiyordu.

O da gözlerini kapattı kısa süre. Pekala neler olmuştu?

  Jungkook yanına gelmiş ona bir adım atmıştı, çok büyük bir adım olsa da Jimin huzurlu hissetmişti.

Alex onun yaptıklarını hatırlatarak yeniden sinirlenmesine neden olmuş o da Jungkook'u uzaklaştırmıştı.

Jungkook'un hissetiği hayal kırıklığını kalbinde hissediyordu, boğuluyor gibiydi.

Jungkook ile bu konuyu konuşup böyle şeyler için erken olduğunu hala bir neden belirtmediğini söyleyecekti varınca.

Alex ile de konuşup ondan kendisini anlamasını isteyecekti. Ama şuan yaoacağı tek bir şey vardı.

Koltuğundan kalkıp yanındaki koltukta yavaş nefesler verdiğinden uyuduğunu anladığı adamın sağ ayağına yerleşti ve az önce ayrıldıkları pozisyona geldi.  Tek fark bu sefer burnunu siyah saçlara gömmüş ve ayaklarını yan bir şekilde kalın baldırlara uzatıp kollarinı geniş omuza dolamasıydı.

Derin bir nefes alarak karamel kokusunu içine çekti uyumak için gözlerini kapattı.

Hareketlere uyanan Jungkook ise şaşırmıştı, hem de oldukça.

Ama çabucak sindirip gülumsedi az önce kalbini sıkıştıran adam göğsünde rengarenk balonlar uçuşturuyordu. Ellerini ince bele sararak dudağını boyundaki bir noktaya bastırdı ve o da uykuya bıraktı kollarını.

Karşılarında onları sarmaş dolaş izleyen adam ise kafasında onlarca fikiri şuan burada değil otele vardıklarında halletmek istedi ve gözlerini pencereye mavi gökyüzüne çevirdi.

-

Jimin uykudan Jungkook'un sesi ile uyandı bir süre sonra. Sanırım üyeler ile konuşuyordu Jungkook.

Ara sıra Alex'in sesini de duyuyordu.

"Seni sarhoş edip sonra da kaybolduğun günü hatırlıyor musun?" diye Jungkook'a seslenilmişti.

Jungkook da kucağındaki bedenin beline biraz sarılarak gülen üyelere katılmıştı.

"Hyung sarhoş sarhoş şarkı söyledim sokakta alacağın olsun."

Jimin seslerle daha da kendine gelirken burnunu yaslı olduğu boyuna sürttü. Gözlerini araladığında ilk karşılaştığı beyaz bir boyundu.

O sırada Taehyung'un sesini duydu.

"İyi uyudun mu Jiminie? Az kalmış inmemize zaten biz yemek yedik ama seni uyandırmaya kıyamadık istersen şimdi ye?"

Jimin kafasını  Jungkook'un boynundan kaldırıp Taehyung'a uyku mahmuru bir gülümseme bahşetti ve kafasını salladı. Taehyung'da hosteslerden birine onun için yemek söyledi.

Jungkook ne yapması gerektiğini bilmediği için kollarını biraz daha sıkılaştırdı ve yanağını sarı saçlara sürttü.

Bu Jimin'in gülümsemesine sebep oldu kedi gibi sokuluyordu kendisine.

O sırada yemek tabakları masaya getirilirken Alex sözü aldı.

"Hey Jim yemekler geldikalk artık sonra yine uyursun olur mu?" yumuşak ses tonuyla Jimin'in kalkmasinı istemişti.

Bu Jungkook'a rüyasının sonlarına geldiğini haber verirken jimin için bir uyarıydı.

Jimin birkaç saniye daha başını kaldırmamış sonrasında ise beyaz boyuna minik bir öpücük bırakıp ayaklarını indirerek kucağında mışıl mışıl uyuduğu bedenin üstünden kalkıp kendisini yanına atmıştı.

Bu sırada diğerleri koyu bir sohbete dalmış Jungkook ve Alex ise onun hareketlerini izliyordu.

Bu uykulu hali Jungkook'un yumuşak yanaklarını sulu sulu öpmek istemesine neden oluyordu.

Jimin masaya gelen yemeklerin birazını yemiş ve pilotun seslenişiyle inişe geçtiklerini anlayıp kemerini bağlamıştı.

Uçak indiğinde Bts üyeleri, Jimin, Alex ve görevliler uçaktan inip ve onları bekleyen büyük kalabalığa doğru ilerlediler.

Jungkook en son böyle bir kalabalığa girdiğinde sonunun hastanede bittiğini hatırladı. Ellerindeki yüzukler ile oynayarak Jimin'e baktı o da oldukça fazla olan insan topluluğundan rahatsız gibiydi.

Yanına gidemeyeceğini bildiğinde yanındaki Tae'ye yaklaştı.

"Tae Jimin'i kolunun altına alsana rahatsız gibi duruyor" Tae gülümseyerek onun yanına giderken

Alex sağ kolunu Jimin'in omzuna atarak onu kendine yaklaştırmış ve biraz daha hızlı bir şekilde siyah arabaya yol almıştı.

En arkada kalan ikili kaşları kalkık bir şekilde onlari izledi.

Ama sahte gülümselemeler verip hayranlara el sallayarak arabaya binmeleri çok sürmedi.

Hepsi biliyordu ki Alex'in yaptığı hareket bir magazin sayfasının en güzide yerinde yer alacaktı.

Jungkook sinirlenmişti, kıskanmıştı bir çok duyguyu birlikte yaşamıştı ama arabaya bindiğinda tek yaptıgı Namjoon'un verdiği bilgilendirmeyi dinlemek oldu.

Çünkü bir şey diyemezdi, hakkı yoktu.

Jimin ise Alex'in yaptığından biraz rahatsız olsa da hyungunun sadece onu korumak istediğini anlamış ve bir teşekkür etmişti. Sonra da başını cama yaslayarak Amerikanın sokaklarında gezdirmişti gözlerini.

Günaydınlarr

Into Your ArmsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin