"Üst katta ne oluyor?" İnci'nin anlamsız bakışları tavanda dolanıyordu. Dün olanlardan haberi yoktu. Olmasını da istemezdim zaten.

Mete'nin gözleri üzerimdeydi. Biliyordum. Ne tepki vereceğimi merak ediyordu. Dün olanları o da görmüştü sonuç olarak.

Kız koşarak aşağı inerken kimseye bakmadan evden çıktı. Bende böyle bir şey yaşasam öyle yapardım herhalde.

"Siktir." Kafasını tutarak gelen Alpay'ı görünce içime soğuk sular serpilmişti. Bakışları beni bulunca Sarp'ı kucağıma alıp bir şey yapmasına izin vermeden yatak odasına gittim. Kapıyı kilitledikten sonra Sarp'la beraber yatağa uzandım. Yüzünü bile görmek istemiyordum. Sarp yerinde kıpırdanıp durunca koynuma aldım.

"Onun adını koydum ama onun gibi olma sakın." Alnına öpücük kondurup yanaklarını okşadım. Ellerimin üzerindeki kızarıklıkları görünce geçmişi düşünmeye başladım.

Hayatı intikam olmuştu. O bu intikam için beni bile yok ederdi. Onun parçası falan değildim ben. Bencil miydi? Bilmiyorum. Neden ona aşıktım onu bile bilmiyordum. Aynılarını ona yaşatmalı mıydım? Onunla aynı seviyeye inmemeliydim. Bu içimi rahatlatmazdı. Ama ona aynı hissi başka şekilde yaşatırdım. O bu özgürlüğe sahipse bende sahiptim değil mi? O bu kadar rahatsa bende rahat olmalıydım. Yanlış yaparak değil, doğru olanı yaparak. Telefonumu çıkarıp Batuhan'ı aradım. Ancak o beni mutlu ederdi.

"Oo unutuldum sandım. Hangi dağda kurt öldü?" Batuhan lafı yapıştırınca sinirlenmek yerine güldüm. Haklıydı çünkü. Uzun süredir konuşamamıştık.

"Haklısın. Bunu bugün telafi edemez miyiz?"

"Eskilere dönüş mü? Yoksa ben mi yanlış anladım acaba?" Dediğinde aynaya baktım. Evet eskilere dönüş olacaktı.

"Aynen öyle. Akşam saat sekizde."

"Pezevenk gömleğimi giyeceğim. Bu günü kaçıramam." Gülerken yanımdaki Sarp'a baktım. Telefonu kapatıp sıkıca sarıldım ona.

"Bugün bana biraz kızacaksın ama onu sana emanet etmekten başka çarem yok. İki gündür aynı odada beraber kalmaktan sende sıkıldın ne de olsa."

Sarp'ı yatağına koyup dolabı kurcaladım. Siyah parıltılı elbisemi görünce heyecanlandım. Uzun süredir giymemiştim. Ve bu bana büyük bir fırsattı. Dolabı kapatıp elbiseyi kenara astıktan sonra gülümsedim. Canımın acısını hiçe sayarak.

Bugün de benim günümdü.

...

Alpay ne yanıma gelmişti ne de ben onun yanına gitmiştim. Gün içerisinde yüzünü bile görmemiştim. Akşam olmuştu neredeyse. Üzerimi giyinmiştim. Saçlarımı tepeden toplayıp makyaj yapmıştım. Sarp şu an uyuyordu. Kendime son kez aynada bakıp aşağıya indim. Oturma odasında Alpay'la göz göze geldiğimde beni baştan aşağı süzdü. Bir şey demedi. Sustu sadece. Zaten öyle yapmak zorundaydı.

"Sarp sana emanet. Şu an uyuyor." Evden çıkıp arabama bindikten sonra gaza bastım. Batuhan'la beraber Kutay'ın barına gidiyorduk. Tabi Kutay'ı tanımıyordu. Tanımasını da pek istemezdim açıkçası. İki abaza bir araya gelirse az çok ne olacağını tahmin edebiliyordum.

Arabayla Kutay'ın barına geldikten sonra Batuhan'a geldiğime dair bir mesaj attım.

"Sultanımız içeriye buyurmaz mı?"

"Kutay?"

"Valla sultanım dünkü söylediklerinden sonra imana geldim." Kapıda karşılaması fazla garipti. Kendi barında tanıdık birini bulması beş saat sürerdi. Kutay'ı az çok tanıyordum.
Alpay'ın işiydi bu. Kendince beni Kutay'la koruyacaktı.

DUYGUNUN ÖTESİNDE +18Where stories live. Discover now