chapter 2

136 16 102
                                    

Bu sabah normal günlerden daha enerjiktim, sabah fazlasıyla mutlu kalkmıştım. Aslına bakarsanız gecenin bir saatine kadar gülüp durmamız ve konuşmalarımız yüzünden oldukça geç yatmıştık ama az uyumama rağmen kendimi daha dinç hissediyordum.

Okula üçümüz yürüyerek gelmiştik. Öğlene kadar oradan oraya koşturmuştum, bir tane boş dersimiz vardı. Orada da yanıma Jeno'yu alıp kütüphaneye gitmiştim. Daha doğrusu yapması gerekenler olduğunu söyleyip peşimden gelmişti.

Yapmam gereken birkaç proje ödevi vardı. Teslim tarihleri çok yaklaşmıştı ve konuları ne kadar bilsem de bir hafta içinde üç projeyi yetiştirmeye çalışırken bende uyku diye bir şey kalmayacağından o kadar emindim ki...

"Rahat mısın sen?" Sağımda oturan ve elindeki çikolatayı ağzına atan Jeno konuştuğunda kaşlarımı çattım. Anlamadığımı anlamış olacak ki ağzındakini bitirdikten sonra bana baktı. "Al istersen bunu." Yerde duran sweatshirtünü bana uzattığında itiraz etmeden alıp bacaklarımın üstüne koydum. Altımda okul eteği vardı ve çimlerde oturuyorduk. Çok da rahat olduğum söylenemezdi.

"Teşekkür ederim." dedim Jeno'ya baktığımda. İki elini arkasına dayamış geriye doğru yaslanmıştı. Ona baktığımda gözleri beni buldu. "Acayip uykum geldi biliyor musun?" dedi gözlerini kırpıştırarak.

"Uyu." Soomin karşıdan konuştuğunda ona baktım. "Daha yirmi dakika var derse, uyandırırız seni."

"Ben de gidip Minjeong'a bakayım." Renjun iki gündür fazla hassas davranıyordu, Minjeong'a karşı gerçekten çok hassas davranıyordu.

"Bunların arasında bir şey olacak bak." Jeno yanıma gelip kısık bir sesle konuştuktan sonra bir şey demeden az önce bacağımı örttüğüm sweatshirtünün üzerine yattı. "Ne alaka ya?" Kafamı eğip yüzüne baktığımda gözleri kapalıydı. "Biz seninle daha yakınız, nereden çıkardın bunu?"

"Bizle ne alakası var Lisa?"

"Uyu hadi." dedim daha fazla konunun uzamaması için. Böyle şeyler konuşmak beni fazlasıyla rahatsız hissettiriyordu, o da aynı şekilde mi düşünüyordu ya da farkında mıydı emin değildim ama uzatmadı.

Bir elimi alıp saçlarını bıraktı. "Saçımla oynasana." dedi uyumaya çalıştığından emin olacağım şekilde.

Soomin karşıdan gülümseyerek bize bakarken kafamı iki yana salladım salladım. "Ne oldu?" dedim kaşlarımı çatarak.

"Hiç." dedi. "Çok tatlısınız."

Elimle Jeno'nun kafasına yumuşak bir şekilde vurduğumda "Ah!" diye bir ses çıkardı. "Bu mu tatlı?" dedim gülerek. "Tipe bak, neresi tatlı bunun?"

"Lisa sus." Jeno ofladığında daha fazla uzatmamaya karar verip sakin sakin saçlarıyla oynamaya başladım. "Uyumak istiyorum."

***

Zilin çalmasının ardından çimlerden kalkıp içeri doğru yürümeye başladığımız sırada Soomin'in kantinden gelirken aldığını çikolatayı yiyordum.

Elimdeki çikolatayı ısırıp derin bir nefes aldıktan sonra "Sınavlar..." diye mırıldandım.

"Çok takıyorsun kafana," dedi, Jeno biraz fazla rahattı. Bu özelliğimiz benzemiyordu sanırım. Ya da erkekler fazla rahattı. "Bitecekler bir şekilde."

Bahçeden sınıfa girmeye çalışırken Soomin ve Minjeong ile yollarımızı ayırmıştık, onlar yan sınıfımızdaydı. Ben de Jeno ve Renjun ile birlikte bir sınıftaydık.

Jeno arkamdan gelirken omzuma dokunup kafası ile elimdeki çikolatayı gösterdi. "Versene." diye mırıldandı.

"Rüyanda görürsün." dedim, çikolatalarıma bulaşamazdı. Bu yüce çikolata benimdi.

lyrids [jeno lee]Donde viven las historias. Descúbrelo ahora