5

165 19 35
                                        




Beş gün geçmişti.

Mark bu beş gün boyunca Jaehyun'u görmemek için o uyanmadan odadan çıkıyor, yeni yeni edinmeye başladığı arkadaşlarıyla vakit geçirip derslerine giriyor ve Jaehyun'un işleri bitip de odaya geldiğinde o çoktan uyumuş oluyordu. Yurda 12'den önce gelmeyen Jaehyun bu huyunu devam ettiriyor ve Mark ile konuşmak için uğraşmıyordu bile.

Mark her ne kadar üzüldüğünü hissetse de yeni arkadaşları düşüncelerinden uzaklaşmasına oldukça yardımcı oluyordu. Üniversite hayatının, gençlik yıllarının tadını çıkartıyordu artık. 24/7 Jaehyun'u düşünmüyordu artık.

Derslerini bitirmiş yurda doğru gidiyordu tek başına şimdi. Akşam olmak üzereydi ve hava soğuktu. Birkaç gün önce yağan kar tutmamış olsa da soğuğunu yeryüzünde bırakmıştı. Üzerindeki peluş kahverengi hırkası soğuğu her ne kadar engellese de yüzü keskin rüzgardan yanıyordu

Soğuğa daha fazla dayanamadığı için adımlarını hızlandırdı ve odasına ulaştı. Üzerindekileri değiştirip kısa bir duşun ardından pijamalarını giymiş ve her akşam yaptığı gibi yatağına yerleşmiş, uyumaya çalışmıştı. Saat 10 bile değildi ancak gerçekten Jaehyun ile karşılaşmak, daha fazla küçük düşmek, görmezden gelinmek istemiyordu. Erken saatlerde uyumak onun için zor değildi.

Göz kapakları düşünceleriyle birlikte ağırlaşmıştı, kapanmak üzerelerdi. Bilinci hafif hafif kapanırken güzel rüyalar görme arzusuyla uykuya daldı.

...

Görmemişti.

Saat gece 2-3 civarıydı. Yatağında huzursuzca birkaç kere kıpırdanması yan tarafındaki yatakta uyuyan bedenin hafif olan uykusunu bölmüştü. Jaehyun gözlerini aralayıp yan yataktaki bedeni incelemeye başlamıştı. Huzursuz surat ifadeleri gittikçe acıya döndüğü sırada yattığı yerden doğruldu ve Mark'ın iyi olup olmadığını kontrol etme içgüdüsüyle ayaklandı. Elini hala uyuyan bedenin saçlarına attığı anda Mark gözlerini korkuyla açtı ve hızla yattığı yerden doğruldu. Nefesleri oldukça hızlıydı ve anlında biriken terler karanlıkta bile parlıyordu sanki.

Korkulu gözlerini kaldırıp ayaktaki bedene çevirdiği sırada Jaehyun ne olup bittiğini anlamaya çalışıyordu. Kabus gördüğü belliydi ancak bu kadar korku dolu bakması onu biraz da olsa endişelendirmişti. Mark için endişelendiği ilk seferdi.

Elini Mark'ın saçlarında dolaştırmaya başladı. Terlemiş bedeni biraz da olsa sakinleştirmeye çalışıyordu ancak bilmediği şey ise Mark'ın saçlarından oldukça huylandığıydı. Okşadığı saçların avucundan ayrılmasıyla anlamaz gözlerle karşısındaki bedene baktığında yüzündeki ifadeden bundan hoşlanmadığı anlaşılıyordu. Jaehyun böylesine basit bir bilgiyi bile bilmediği için kendinden utandı.

Ayakta dikilmeye devam etmekten vazgeçti bir süre sonra. Mark'ın yorganını kaldırıp kendini yanına attığı sırada yanındaki bedenin çoktan mayıştığını ve uyku akan gözlerinin kapanmaya başladığını fark etti. Yüzünde gülümseme oluşturmuştu bu görüntü.

Mark daha fazla dayanamadı ve gözlerini kapattı tek bir laf edemeden. Uykuyla uyanıklık arasında son hissettiği şey beline yerleşen eller ve bacaklarına aşina olduğu bacakların dolanması olmuştu.

Jaehyun sarıldığı bedenin hala arada korkuyla seğirdiğini hissettiğinde ince beli saran elini sıkılaştırmış, diğer elini de sırtını hafif hafif okşamak için kullanmıştı. Minik bebeğini sakinleştirmek isteyen bir anne gibiydi. Boynunda hissettiği nefesler ve hemen dudaklarında olan saç tutamları uykularını kaçıracak cinstenken bacaklarını Mark'ın bacakları arasına sızdırmanın pek de mantıklı bir seçenek olduğunu düşünmüyordu. Ellerinin altında her dakika daha da gevşeyen bedenin rahatlaması ona da derin bir nefes aldırmıştı. Mark oldukça kırılgandı Jaehyun'un düşüncelerine göre.

Birkaç dakika sonra elinin sırtındaki hareketlerini durdurdu ve sarıldığı bedenden biraz uzaklaştı. Yüzünü ve kullandıkları tek yastığa dağılmış olan saçlarını izlemek istiyordu. Karanlık odada parlıyordu karşısındaki beden. Dudakları soğuktan kurumuş hatta yer yer çatlamış, saçları boyanmaktan yıpranmış olsa da güzeldi Mark. Bu Jaehyun'un Mark'ı güzel bulduğu ilk seferdi.

Yüzündeki küçük tebessümü kaybetmeden inceledi ama daha fazla dayanamadı ve o da uykunun kollarına bıraktı kendisini. Uyumadan önce ise küçük bedeni içine sokmak istermiş gibi sıkı sıkı sarmaladığını pek hatırladığı söylenemezdi. Uyku mahmurluğuna vermişti.

Sabah mutlu bir şekilde kalkacağını ve kolları arasındaki Mark'ın utanmalarını izleyeceği düşüncesi ile gözlerini yummuştu.

Ancak beklediği gibi olmayacaktı.

...

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
No Talk Between Us | JaeMarkWhere stories live. Discover now