Hançeri elinden aniden aldım ve bileğime derin bir çizik attım. Anında hissettiğim o tarifsiz ıstırap bedenim çoktan ele geçirmişti. Bu beni öldürmezdi lakin süründürürdü. Hemen bileğimi tutup bastırmaya başladı. Gözünden hissedebiliyordum yaptığı şeylerin acısını "sen deli misin? Ne yaptığına bak." "önemli değil. Sende bende biliyoruz ki bu beni öldürmez. Eğer direk ölmek isteseydim direk yüreğime saplardım ama konuşmamız gereken konu henüz bitmedi. Annen öldü ve artık bitti sevgili yeğenim. Eğer bir kenara bırakmaz ve bu aptal düşüncelerin seni ele geçirmesine izin verirsen seni ben öldürürüm ve ardından gözümü bile kırpmadan kendi canımı alırım. Sen benim asil prensimsin ve kendini bulacağına eminim." Birden bana sarıldı ve gözyaşını omzumda hissedebilmiştim "hepsi geçecek söz veriyorum. Ben her zaman yanında olacağım." "özür dilerim sen haklısın dayı. Ben kendimi toplayacağım söz veriyorum ama zamana ihtiyacım var." "anlayacağını biliyordum. Hadi şimdi biraz dinlen ve kendine gel." Başıyla onayladı ve odadan ayrıldı.

Bu sorunu da hallettiğime göre artık güzel bir gece geçirmek benimde hakkımdı. Yaramı sardıktan sonra hemen ceketimi alıp odadan ayrılmaya karar vermiştim ve o saniyede kapıda Mertle karşılaştım. "hazırlanmışsın." "biraz kafa dağıtmaya ihtiyacım var. Çıkıyordum." "iyi eğlenceler. Tadını çıkar, gelince konuşuruz artık." "önemli bir konu mu vardı?" "hayır, sadece sohbet etmek istedim." "o sorunu hallettim artık net bir sorunum ve sorununuz yok. Size de iyi eğlenceler." "sağ ol dostum." Arabaya doğru ilerlemeye başladım. Üzerinde çalıştığım herhangi bir iş yokken kendimi tüy gibi hafif hissediyordum. Önceden daha sık gittiğim bara gidecektim ama önce Harun Beyi ziyaret etmem lazım. Asde hakkında konuşmamız gereken önemli konular var.

İlayda'dan:

Biraz olsun dinlenebilmiştim ama yine de aklımda o olay varken rüyalarım bile kâbus gibiydi. Uyandığımda ilk iş olarak hemen soğuk bir duş aldım ve ardından üzerimi giyinip dışarıya çıkmaya karar verdim. Belki yalnız yürümek biraz kafamı dağıtabilirdi.

Dışarıya çıktığımda hava yeni kararmaya başlamıştı ve ayın pozitif enerjisinden istifade edeceğim için aşırı mutluydum. Mahzene her şey yerin altında olduğu için zamanı ayırt etmek çok zor bir detay. Havada tatlı bir soğukluk vardı. Bazen kafam bomboş oluyor bir yığın sorun varken ama bu gün çözülemeyecek sorunlar yoktu aklımda. Evliliğimin yaklaşıyor oluşu da strese sokmuş olabilir. Mert bu dünyada en çok sevdiğim insan lakin her gelin düğününden önce biraz stres yapar haklı olarak.

Mertle sohbet etmeye çok fazla ihtiyacım vardı onun burada olması çok fazla işime yaradı lakin onun benden daha çok dinlenmeye ihtiyacı var. Bir anda omuzumda bir şey hissettim ve neye uğradığımı şaşırdım. Arkamı döndüğümde beni iyice kendine doğru çekti ve bu kişi Mertti "çok korktum sevgilim" "özür dilerim ama birileri sanki beni yanında istiyormuş gibi hissettim ve buraya geldim." "evet, ama nasıl?" "anlamadım meleğim." "ben seni yanımda istiyordum lakin bunu nasıl saniyesinde hissedebildin?" "bilmem ama bildiğim bir şey var o da buna şaşırmaman gerektiği." "haklısın, yürüyelim mi?" "olur." Beline sarıldım ve beni omuzlarımdan kavrayarak kendisine doğru çekti.

Biraz sessiz yapılan yürüyüşün ardından bir ağacın atında dinlenmeye karar verdik. "Can sorunları halletmiş. Kafa dağıtmaya dışarıya çıkıyordu." "en son ne zaman gittiğini unutmuşum bile." "haklı olarak." O anda aklıma bir fikir geldi "Sevgilim bizde gidelim mi?" "yalnız takılmayı istemez mi?" "hayır, onun için değil. Biz yalnızca ufak yardımlarda bulunacağız o kadar." "bana uyar. Bende tam olarak hatırlamıyorum en son ne zaman eğlendiğimi." "o zaman gece hepimizin olsun." Melek gibi bir gülümsemeyle cevabımı almıştım. "eve kadar yarışalım mı?" "ödül?" "ne istersen sevgilim." "çok büyük bir cevap ve ben bunu kabul ediyorum." Üçten geriye saydım ve koşmaya başladık.

KETRUM 1. Kitap "Tamamlandı"Where stories live. Discover now