8.Bölüm-Korkunç Kaza

48 40 0
                                    

8

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

8.Bölüm:

İlyadadan:

Yanından ayrıldım ve kendi bedenimdeydim. Odadan çıkmaya karar verdim, kapıyı açtım ve koridora çıktığım anda, karşımda birden pelerinli birisini gördüm ve kucağında Asde vardı, oraya doğru koşmaya başladım, çığlık attım ama hayır kimse duymuyordu. Yüzü gözükmüyordu, onu yıkmaya çalıştım. O anda Asde yere düştü, benimle savaşmaya başladı boğazına tırnaklarımı geçirdim. Üzerime çıktı ve beni etkisiz hale getirmeye çalışıyordu. Onu büyüyle fırlattım, yanına yaklaştım ve kafasını duvara vuruyordum. Bir yandan da sesimi duymaları için bağırıyordum. Asdeye baktığım anda uyanmıştı ve bana doğru geliyordu ama gözlerinde yardım değil nefret duygusu vardı. O an birden kendimi yerde buldum ve üzerimi hoyratça atlamıştı adam.

Asde geldi ve beni boğmaya başladı. Adam birden engel oldu ve sırtıma hançeri sapladı. Sonra da, Asde ile oradan uzaklaştı. Hançerin ince sızısı canımı o kadar yaktı ki, yarama tuz basmışlarcasına acı gittikçe şiddetleniyordu.

Yerimden kalkmaya çalıştım ama ilk hareketimde o kadar çok kan boşaldı ki, bunu yapacak gücüm olup olmadığına emin değildim. "imdat! Ya yardım edin. Mert!" Kapılar birden açıldı ve üyelerin hepsi başıma toplandı. Bir tuhaflık vardı bu işte ama önemli olan onun canı değil, Asdenin varlığıydı "Asdeyi kaçırdılar, yetişin. Lütfen yetişin."

Can ve adamları koşmaya başladı, Suzan bana destek oldu ve beni sağlık odasına taşıdılar. Yaram derindi ve hemen tedavi etmeleri gerekiyordu "be, beni nasıl duymadınız?" "kendini yorma meleğim. Bedenlerimiz kendinde değildi. Sana bir masal anlatacağım ve sen de o sırada bilincin açık bir şekilde beni dinleyeceksin. Söz mü?" "söz." "bir varmış, kazanlar kaynar, cadılar uçar, büyücüler kovalarmış. Bir gün Su prensesi, dereleri, ırmakları gezerken. Ormandaki yangını fark etmiş ve hemen bütün gücünü kullanarak, görevini yapmaya başlamış, ilk defa böyle bir doğa olayıyla karşılaşıyormuş, yani o yangın kâinatın ilk yangınıymış. Ateşi gördüğü an hiç hissetmediği şeyleri birden o temiz yüreğinde hissetmiş... Öyle işte, tedavinde bitti. Şimdi odaya gideceğiz ve sen güzelce dinleneceksin." " Abla Mert nerede?" "Abimlerle gitmiştir. Beni muhakkak görmek isterdi ya da benimle bir iletişim kurmayı başarırdı. Onunla konuşabilir miyim?" "dinlen ve uyandığında yanın da olacak. Tamam mı? Sana ihtiyacımız var ve kendini düşünmek zorundasın." Odama doğru ilerledik, elbisemi çıkartmama yardım ettiler. Beyaz tüllü ve dantelli geceliğimi giydim. Yatağa uzandığımda Mert aklımdan çıkmıyordu.

Can'dan:

Arabalara atladık ama hangi yöne gideceğimizi bile bilmiyorduk, etrafa dağıldık ve büyük bir dikkatle aramaya başladık. Gece bize ilk defa bu kadar küsmüş bir durumdaydı. Bir an aklım kendine geldi ve Mert yoktu. Mert neredeydi? Ona ulaşmaya çalıştım ama nafile bir türlü ulaşamıyordum.

Direksiyona sert bir şekilde vurdum ve kendime gelmeye çalıştım bu kadar stres iyi değildi. Odaklanmaya başladım ve yolları bir bir aşmaya başladım. Çok geçmeden hissetmeyi başarmıştık. Hayatımda yapmadığım kadar hız yapmayı başarmıştım. Yol kenarındaki arabayı görünce bir an neye uğradığımı şaşırdım, kaza yapmışlardı, üyeler de buraya geliyorlardı. Arabadan indim ve kaza yapan arabanın kapısını açtım.

Asdenin yüzü kan içindeydi, kalbine dokundum ama hayır hissedemiyordum. Dizlerim titremeye başladı, kendimi topladım onu hemen arabadan indirdim ve yere yatırdım. Kalp masajı yapmaya başladım ve elimden geldiğince bütün büyüleri okumaya başladım ama hayır tek bir kıpırtı bile yoktu. Suzanı görmüştüm son olarak, korkunç bir his vardı gözlerinde.

Sonrasında tansiyonum düşmüş olmalı ki kendimden geçmeye başladım, dünyam dönüyordu. Beni tutmaya çalıştılar ama bırakmaları için silkeledim. Dünyam kaymıştı bu çok ağırdı her ne kadar güçlü olsam da bunu da kaldıramazdım. Arabamdan destek aldım, Suzanın çığlığı tüm geceyi inletti. Tansiyonumu toplamıştım birden arabalar gelmeye başladı. İşler tamamıyla pisliğe sarmaya başlamıştı, bu Asdenin dedesi ve adamlarıydı. Derin yanıma geldi, büyük ihtimalle güçlü durmam için yanımda durmaya çalışıyordu. Arabadan atladılar, Harun bey torunun yanına koştu, dizlerinin üzerine çöktü ve gözyaşlarını serbest bıraktı.

Yanına yaklaşmak istedim, elimi uzattım. Elimi tutmadı "dağılın!" diye bağırdım tüm ekibe ve herkes mahzene doğru gitti "kim yaptı bunu benim varisime, kim?" dedi ve gözü dönmüşçesine arabanın direksiyonuna ilerledi. Adamı tek hareketiyle çıkardı ama baygın olduğu her halinden belliydi, yola savurdu. Bu bu olamazdı bu...

Yorum yapmayı unutmayın, yeni bölümde görüşmek üzere sağlıcakla kalın. 

Sizi çok seven yazar.

KETRUM 1. Kitap "Tamamlandı"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin