15.Bölüm

29 29 0
                                    

15.Bölüm

Saraya geldiğimde ne yapacağımı bilirken bilmiyordum aslında. Çünkü hayat bazen bizim bildiğimiz planları da çürütür. Saraya geldim ve ardından beni bekleyene sürpriz misafirim de çok geçmeden gelmişti. Oğlum beni ziyarete gelmişti. Kapıyı açtı hemen yanına koşup sarıldım. Her ne kadar öz oğlum olmasa da artık o benim tek oğlumdu. Onun duygularını da okuyabiliyordum.

"anneciğim." "Asde canım benim." Onu koltuğa götürdüm "olanları duydum ama senden de dinlemek istiyorum ve eğer gözlerinde tek bir pişmanlık hissedersem bu sarayı onun başına yıkarım." O anda kapı açıldı "sevgili misafirim kimin sarayını kimin başına yıkmayı düşünüyorsun?" Riyondemon gelmişti "odaya izinsiz girdiğim için üzgünüm kraliçem. Koridorda duyduğum ses birden öfkelenmeme neden oldu sadece." Asde o anda ayağa kalktı. "senin sarayını, senin başına yıkarım. Sende korkmuyorum ve korkmayacağımda. Bunu yaşımla değil sahip olduğum güçlerle söylüyorum ve gözlerimin içine bakarsan dane kadar ciddi olduğumu anlayacağını belirtmek isterim Riyondemon." "cesaretin gözlerinden okumak mümkün ve tebrik ederim lakin unutma benim başıma bu sarayı asla yıkamazsın delikanlı." "eğer annemin kılına zarar gelirse veya burada olmak istemezse işte o anda gelir yıkamazsın dediğin sarayı ne hale soktuğumu görürsün. Kendine iyi bak anneciğim ben yine geleceğim." Asde, Suzan'a sarıldı ve ardından odadan ayrıldı.

Suzan koltuğa geçti ve "onun kusuruna bakma lütfen." "haklı." "hayır değil. Oğlum yalnızca beni korumaya çalışıyor lakin o ve onun öfkesi kontrollü değil." "biraz daha büyümesi lazım. Ben odama geçeceğim sen biraz daha dinlen lütfen. Bir ara yanına uğrarım." "ben dinlendim, teşekkür ederim." "rica ederim." Dedikten sonra odadan ayrıldı lakin gözlerinden hala tuhaf duygular okunuyordu. Onun bu şekilde davranması beni ona daha çok bağlıyordu. İnsan kaçtığının ve kaçanının esiridir. Her şey nasıl normale dönecekti bilmiyorum lakin dönebilmesi için elimden gelenin en iyisini yapacağımı çok iyi biliyordum.

Candan:

Hayatım boyunca hep dünyadaki düzen ve örgütün sağlığı için yaşadım. Çünkü bu bana babamın mirasıydı. Kardeşlerimin hayatı bu yüzden en önemli çizgim. Çok önemli bir olay değildi bu lakin bunu yapan önemli bir kişiydi. Onunla biran önce konuşmam lazımdı ve o kişi çoktan odama teşrif etmişti bile. "hoş geldin sevgili yeğenim." "hoş buldum saygıdeğer dayım." "lütfen otur." L koltuğu gösterdim. Bende masadan kalkıp yanına doğru ilerledim. "ne içersin?" "bir şey almayacağım." "tamam." Gözlerinin içine derin bir şekilde baktım "neden yapıyorsun bunu?" "tahmin etmenin uzun sürmeyeceğini biliyordum." "sen iyileştin ve bunu bilerek yapmaya devam ediyorsun."

"evet, hem de çok fazla isteyerek yapıyorum. Hatta öldürmek bile istiyorum lakin merak etme dayıcığım yalnızca canını acıtabilirim o kadar." "Asde kendine gel. Anneni İlyada öldürmedi ama bu yaptıkların onu bir defa daha öldürürdü." "önemli değil artık çünkü o benden de vaz geçti. Annemi veya babamı seviyorum diye yyapmıyorum bunları. Tamamıyla bir başıma bırakılmış lığımın öcünü alıyorum."

"annen yaptığı hatanın bedelini verdiği ani kararla ödedi ama senin bu başına buyruk hareketinin cezasını İlyada çekmek zorunda değil. İçindeki öfke sen ölene kadar geçmeyecek sevgili yeğenim ama bu öfke ona olmayacak. Sen kendine öfke duyuyorsun." "Eğer bir gün benim yerime geçme şansın olsaydı kendinden nefret ederdin." "kendimi sevdiğimi kim söyledi? Ben en azından kendi adımı veya şanımı ayaklar altına alacak bir adım atmıyorum ve sana bir şey söyleyeyim mi?" birden ayağa kalktım ve masamın çekmecesinden aldığım hançerimi alıp yanına döndüm. Ardından hançeri kucağına fırlattım ve "kalk ayağa!" bir an afalladı ama hemen ayağa kalktı. Yüreğine dokundum ve "eğer buradaki öfkenin tam sahibini göremiyorsan sana hemen onu göstereyim. O kişi benim! Annenin ölümünden sorumlu tek kimse varsa o da benim. Şimdi o hançeri al ve benim burada işimi bitir. Belki öfken gider ne dersin?" "hayır."

KETRUM 1. Kitap "Tamamlandı"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin