elini geriye verip sakince buğra'yı izledi. ona herhangi bir tepki vermeden gözlerini başka bir yöne çevirdiğinde onunla nasıl uğraşacağını hesap edemiyordu. buğra tek başına çekilmezken sarhoş hâli daha can sıkıcıydı ve bunun buğra'nın sarhoşken yaptığı şeylerle ilgisi yoktu. mecnun'un açısından tek sorun, buğra'nın ayıldıktan sonra kendini suçlamasıydı. onun dışında mecnun, buğra'nın sarhoşluğunu seviyordu. o her içtiğinde buğra sıkılmadan onu topladığı için buğra'yla bu zamanlarda yan yana olmak mecnun'a iyi hissettiriyordu.

"ya mecnun," ayağıyla mecnun'u dürttüğünde mecnun güldü. son zamanlarda sarhoşluğuyla alakalı en sevdiği kısım, gerçekten buğra'ya benziyor oluşuydu. "...senin bir arkadaşın vardı ya sinir olmuştun hani..."

"ee?"

"ne oldu ona, barıştınız mı?"

"barıştık."

"mekanın cennet olsun."

"ne?"

buğra kaşlarını çatarak birkaç saniye mecnun'a baktı. "neydi ya?" dedi bir şeyler hesap ederek. "afiyet mi oluyordu? hayırlısı mı?"

"aynen kanka, afiyet oluyor."

"sence ozan'ın siki gerçekten yamuk mu?"

"değildir."

"ama ali yamuk dedi."

"ali ozan'ın sikini nereden görsün?"

"anaokulunda."

"ozan da anaokulunun önünde dal taşak dolaşıyordu zaten amına koyayım, bakın benimki yamuk diye." dedi mecnun sinirle.

"hayal etsene." derken gülmüştü.

mecnun da istemsizce güldü. "yapmış olabilir bu arada."

"sence benim en rezil anım ne?"

"böyle sorarsan hatırlamam."

buğra anlamsız bir heyecanla kollarını ayırdı ve bacaklarını uzatıp bağdaş kurarak mecnun'a yaklaştı. "anlatsana."

"neyi anlatacağım?" derken başını kaldırarak buğra'nın çok içmekten kızarmış yanaklarına bakmıştı.

"benden en çok ne zaman nefret ettin?" mecnun kaşlarını çatınca buğra devam etti. "böyle hani dersin ya," cümleyi kurmak için birkaç saniye mecnun'a baktı. "şey dersin, buğra yine yaptı bunu amına koyayım. ne var böyle düşündüğün?"

mecnun sessizce güldü. "nerede öğrendin sen türkçe'yi?"

"söylesene."

"bir sik anlamadım ki."

"ya," dedi dizine hafifçe vurup mecnun'a biraz daha yaklaşırken. "...hani en çok sinir olduğun yer ne zamandı?"

gülmemek için kendini tutan mecnun gözlerini kaçırdı. "yer ne zamandı?" diye alay ettiğinde buğra mecnun'un dizine bir kez daha vurmuş ancak bu, onun daha çok gülmesine sebep olmuştu.

"tamam, hadi, söyle şimdi."

"bilmiyorum abi."

"biliyorsun."

"dur o zaman," kolunu nazikçe itip buğra'nın elini kendi dizinden uzaklaştırdı. "...düşüneyim."

"ama böyle en çok sinir olduğun şeyi söyle."

rideauМесто, где живут истории. Откройте их для себя