5~) Zayn'in Betası

Start from the beginning
                                    

Louis kısaca gülüp geçiştirdi.

"İsterseniz eşinize de danışın. Misafir istemeyebilir."

Zayn buna tam gerek olmayacağını söyleyeceği an, bu kadar kalabalığın arasında çocuğun hızlanan kalp atışını duydu. Dönüp dolaşıp konuyu eşine getiriyordu. Onunla tanışmak için heyecan duyuyordu.

Herkesin Harry'e karşı büyük ya da küçük bir zaafı vardı. Ya onun yüzünün ya da kalbinin güzelliği konuşulurdu. Zayn, onlardan yaşca küçük çocuğun bu heyecanını hayranlığa yorarak geçiştirdi.

Ayağa kalktı.

"Elbette misafir ister. Harry misafire bayılır. Ama sen onun değil, benim misafirimsin. Sana bir oda hazırlasınlar."

O hizmetlilere emir verirken Liam, Zayn'in yanından usulca ayrıldı.

Louis'in yanına geçip hemen koluna girdi. Onu kalabalıktan uzaklaştırıp bahçeye doğru ilerletti. Louis anlamadan peşinden sürükleniyordu.

Kalabalık arkalarında kaldı. İkisi de dış kapının önündeki taştan terasın en köşesine doğru yürümeye başladı. Liam, koluna girdiği bu genç oğlana çarpık bir gülümseme ile bakıyordu.

"Her tanıştığına kendini ne çabuk sevdiriyorsun! Az önce yaptıkların da kulağıma geldi. Bayan Smith ile kırıştırmışsın! Yaşlı kadın.. kocası da yanı başında."

Louis yüksek bir kahkaha attı. Çocuğun sesi, kahkahası, hareketleri, her şeyi insanları kendine çeken bir auraya sahipti.

"Huyum kurusun. İnsanlar ya bana bayılır ya da aşık olur. Ben ne yapabilirim?!"

"Kes şunu!"dedi Liam, ufak bir kahkaha ile. Kapıdan iyice uzaklaştılar. "Burası senin geldiğin yerlere benzemez. Kimsenin eşi ile burada sevişemezsin. Hemen yaftalarlar seni.."

Louis, Liam'ın hayatına dair gerçekleri biliyordu. Ufak bir bakışı ile bu koluna giren çocuğu susturdu.

"Bunu demeye mi çektin beni buraya. Bence Sir Smith, karısının hala alıcısı olduğuna sevindi."

"Çok kabasın, Louis William Tomlinson!"

Louis bir kere daha kahkaha attı.

"Yapmaaa! Burası namuslu geçinen sürtükler ile dolu-"

"Neden Sir Harry'i sordun. Kont biraz rahatsız oldu. Eşinde gözün var sanacak."

Louis onun kolundan çıkıp en köşede beton trabzanlara yaslandı. Liam'ın ellerinden tuttu. Liam şaşkınlıkla onun bu temasına bakarken Louis, gözleri parlayarak ona bakıyordu. Yüzünde masum bir gülümseme, sanki ona yıllardır âşık gibi bir bakış ile ellerini okşadı.

"Onun eşinin sen olduğunu sanıyordum."

Liam bir anlığına, bu tatlı çocuğun büyüsüne kapıldı. Gözlerini hemen başka yöne çevirip ellerini ondan uzaklaştırdı.

"Sana dedim. O evli. Ben yalnızca... onun.. sevgilisiyim."

"Ne oldu ahlak abidesi?"

"Bu ayrı bir şey. Ben evli bir adamla görüşmüyorum. Zaten görüştüğüm bir adam, kaide ve kurallar gereği sevmediği bir adam ile evlenmek zorunda kaldı. Ben de hayatımın aşkını bu yüzden bırakamazdım.."

"Niall denen zevzek sana onun metresi dedi ama."

"Dediğin gibi, zevzek! Beni sinir etmek için yapıyor."

Louis taştan trabzana iyice yükünü verip yeniden Liam'ın ellerini tuttu. Ondan uzak durmaya çalışan çocuğu kendi tarafına çekti.

"Eşi nasıl peki? Onu bana anlatsana."

Wolfsbane Prophecy - Larry - OmegaverseWhere stories live. Discover now