bölüm 7

1.5K 199 308
                                    

İyi okumalar...

🥂🥂🥂

"Midem bulanıyor

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

"Midem bulanıyor."

Bay Jeon sinirle suratıma bakıyordu. Ve benim midem gittikçe berbat hale geliyordu. Arabanın kontrolü bende olmasına rağmen kendimi durduramamış ve gaza daha da yüklenmiştim. Araba o kadar hızlanmıştı ki artık midem bulanmaya başlasa da kendime hakim olamamıştım. Ve maalesef Bay Jeon'un üzerine kusmuştum.

Bu durumumdan ötürü bana etmiş olduğu yol tarifi üzerine bir evin önüne geldiğimde güvenlik demirlerine çarpmamak için ani fren yapmıştım ve bu bizim öne doğru savrulmamıza sebep olmuştu. İkimizin de emniyet kemerleri takılı olduğundan kazasız belasız atlatmıştık. Yalnız Bay Jeon'un bakışları beni korkutmaya yetiyordu. Haklıydı üstelik.

Arabayı evin güvenliğine bıraktıktan sonra içeriye girerek benim odamın üç katı genişliğinde bir salona geçtik. Benim oturmamın ardından elinde su bardağıyla yanıma gelerek bardağı bana uzattı ve o da tam dibime oturdu.

"Kusmak istiyorum."

"Sana yavaşlamanı söylemiştim."

Gözlerimi devirerek elimdeki büyük su bardağından küçük bir yudum çektim.

"Elimin altına son model, aşık olduğum bir araba geçmiş. Bence buna bile şükretmeliyiz. Hiç duramayabilirdim. Yani benden beklenir bir şeydi bu. Anlayamamak sizin sorununuz."

Tek kaşını çatarak "Ehliyetin var mıydı senin?"

"Var."

"Ehliyetin bundan haberi yok gibi ama."

"Komik mi?"

Oturduğu yerde daha da dikleşip "Komiklik olsun diye söylemedim." diyerek bana yaklaşmıştı. Kokusu... beni benlikten çıkardığı o dakikalarda, sanırım denilen her şeyi yapabilirdim. Kendimi kokusuna öyle bir kaptırmıştım ki gece bile aradığım koku haline gelmek üzereydi. Zaafım olmaya başlıyordu fakat bu benim en son isteyeceğim şey bile değildi.

"Ne oldu?"

Bunu derken bana daha da yaklaşmıştı. Kontrolü kaybetmek üzereydim.

"Kokunuz çok güzel... Akılda kalıcı... Mükemmel... Aşık oluyorum sanırım da."

Hızla geri çekilerek aniden ayağı kalkması sebebiyle afallamış bir serseme dönsem de kafamı iki yana sallayarak kendimi toparlamaya çalıştım.

"Sen en iyisi önce bi' elini yüzünü yıka."

"Ha! Evet, iyi olur."

"Bu taraftan."

Beni yönlendirmeye başladığında onu takip ederek etrafa hiç bakmadan peşinden ilerlemeye devam ettim. Eğer ki etrafı incelemeye kalkışırsam tüm eşyalara dokunma isteğimi yok edemezdim. Çünkü fazlasıyla meraklı bir yapım vardı. Ve ben buna asla karşı koyamazdım. Zaten başıma hep bu yüzden belalar geliyordu.

Merdivenlerin hemen yanında bulunan lavaboya girmiş ve elimi yüzümü yıkamıştım. O sırada merdivenlerden ayak sesleri geliyordu. Bay Jeon demek ki üst kata çıkıyordu. Lavabodan çıktığım anda dikkatim sadece merdivenlerdeydi. Sanırım üst kata çıkmak istiyordum. Hatta kendime engel olmadan çıkıyordum da.

Üst kata çıktığım anda koskocaman bir oda bana ev sahipliği yapmıştı. Kapısı yoktu ama burasının yatak odası olduğu çok belliydi. Önümdeki siyahlara bürünmüş yatak o kadar asil duruyordu ki tarif edilemez bir büyüye sahipti. Etrafındaki minik beyaz komodinler sade olmasının yanında asillerdi de. Tavan ful camdı. Ev değil başyapıt resmen.

Kafamı yanımdaki karartıya çevirdiğimde onun zaten bana baktığını görmemle utanmıştım. Ünlü mimar Bay Jeon'un arabasına binmeyi geç evine ve hatta odasına kadar gelmiştim. Sabah kahvaltıda yürek yemiştim sanırım.

"Senin kokulara zaafın yok muydu? Parfüm rafları hariç her yeri ağzın açık inceledin?"

Dediği şeyle etrafa tekrar bakınarak daha önce fark etmediğim o muazzam kokuların olduğu rafa yaklaştım. Birini elime alarak bileğime sıktığımda tekrar konuşmuştum.

"Yuh, benim koleksiyonumdaki parfümlerin yarısı sizde de var." diyerek bir kokuyu elime almıştım. Farkında mısın Lisa, şuan adamın eşyalarını karıştırıyorsun.

Bay Jeon'un, "Gereğinden fazla rahatsın sanki?" sorusuna karşılık ona dönerek gözlerimi üzerine sabitlemiştim. Sahiden ben neden bu kadar rahattım?

Kafamı öne eğmiş ve hafif üzgün bir tonlamayla "Üzgünüm fazla patavatsızım. Merakıma yenik düşüyorum sürekli." diyerek tekrardan parfüm rafına döndüğümde elimdeki parfüm şişesini yerine yerleştirecekken bir yandan da konuştum.

"Bu arada, zevklerimiz uyuşuyor bayağı." demiştim.

"Hım-hım. Uyuşuyor."

Nefesini tam ensemde hissettiğimde elimdeki parfüm yeri boylamıştı ve ben öylece kalakalmıştım. Gözlerim kapalıydı, ellerimse iki yanımda ama o bana fazla yakındı. Çok fazla.

"Senin kokun... neden bu kadar baş döndürücü peki?"

🥂🥂🥂

Ehee!

Bölüm nasıldı? Her birinizin fikirlerini duymak istiyorum.

LOVE YOU GUYS💜💜💜

LOVE YOU GUYS💜💜💜

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
trouvaille | texting Where stories live. Discover now