6🍑

86 12 0
                                    

Selamlaaar bölümü oylamayı unutmayın keyifli okumalarr<3

Biraz kafamı dağıtsam iyi olur diye düşündüm. Mina'nın evinin yakınlarında bildiğim güzel bir kafe vardı, oraya doğru ilerlemeye başladım.

Tabii ki mekâna girdiğim an karşımda oturan Jennie ve Jisoo ikilisini görmeyi beklemiyordum... Jisoo beni görüp el sallamıştı. Ben de ona el sallayınca yanlarına gelmem için işaret etmişti. Onlara doğru ilerledim.

"Selam Lisaaa n'aber?"

"İyi Jisoo, senden?"

"Ben de iyiyim."

Diyip karşısındaki kızı, Jennie'yi, gösterdi eliyle.

"Bu arada bu Jennie."

"Hm hm."

Dedim kafamı yukarı aşağı sallarken. Ardından Jisoo kaşlarını kaldırarak sordu;

"Siz tanışıyor musunuz?"

"Tam olarak tanışıyoruz diyemem ama bir sohbetimiz olmuştu."

Diyip Jennie'ye göz kırptım.

"Biz iki dakika lavaboya gidip geliyoruz."

Dedi Jisoo. Sonrasında Jennie'yi kolundan tutarak lavaboya doğru götürmeye başladı sert adımlarla. Neler döndüğünü anlamasam da pek umursamadım.

•Jennie'den•

Biz otururken Jichu aniden beni kolumdan tutup sürüklemeye başlamıştı. Ben ise o sırada ne olduğunu anlamaya çalışıyordum. Beni lavabodaki bir kabine sokup arkamdan kapıyı kilitledi. Ardından beni duvarla arasına alıp sağ elini arkama koydu.

"Neler oluyor Chu?"

"Bir sohbetimiz geçmişti dedi, neler dönüyor arkamdan Jen?"

"Sakin ol sevgilim. O birinden hoşlanıyor ve benden yardım istedi onları yakınlaştırmam için. Başka bir şey yok aramızda, olamaz da zaten."

Bunu söylemem üzerine Jisoo gözlerini kısarak yüzünü bana doğru yaklaştırdı. Bir süre gözlerimin içine baktıktan sonra konuştu.

"Sana güveniyorum sevgilim."

Diyip dudağıma minik bir buse kondurdu.

Bunun üzerine gülümsedim, konuşmaya başladım.

"Hadi öyleyse, Lisa'nın yanına gidelim."

•Lisa'dan•

5 dakikadır gelmelerini bekliyordum, tam sıkılmaya başlamışken geldiklerini görüp gülümsedim. Onlar da bana gülümseyip oturdular. Birkaç saniyelik sessizlik sonrası Jisoo konuştu.

"Duyduğuma göre hoşlandığın biri varmış Lili?"

"Ummmm..."

"Kimmm?"

"Şey... Roséanne adında bir kız."

O sırada Jennie araya girdi, Jisoo'ya bakarak konuştu.

"Sana anlattığım kız, arkadaşım olan Rosé."

"Aaaaa o mu buu"

Diyip bana baktı... Ben ise utanıp kafamı eğmiştim. Konuşmaya başladım sonrasında.

"Siz ona Rosé diye mi hitap ediyorsunuz?"

"Evet, sen de edebilirsin."

Gülümsedikten sonra bir garson yanımıza doğru yaklaştı ve ne istediğimizi sordu. Jisoo ve Jennie latte, ben ise espresso söyledim. Siparişlerimiz gelene kadar konuşmadık. Ardından bir şekilde konuşmam gerektiğini düşündüm, sonuçta karşımda Rosé'nin yakın bir arkadaşı duruyordu ve o olmadan ona nasıl yakınlaşabileceğimi bilmiyordum.

"Şey... Jennie..?"

"Efendim Lisa."

Dedi gülümseyerek.

"Acaba sen Rosé ve beni tanıştırmanın bir yolunu buldun mu?"

"Lisa, doğruyu söylemek gerekirse, hayır. Düzgünce yanına gidip ona tanışmak istiyorum falan dersen o zaten reddetmeyecektir."

"Tamam... Teşekkür ederim yine de..."

"Bir şey değil."

Demesiyle ikimiz de gülümsedik. Ardından kahvelerimizi içip çıktık kafeden. Onlar evlerine gidiyorlardı, ben ise Rosé'nin çalıştığı markete... Üçü de farklı yerlerde olduğu için kafenin önünde vedalaşıp ayrıldık.

Yaklaşık 40 dakikalık yürüyüş sonunda varmıştım. Hemen içeri girdim. Rosé ilk karşılaştığımızda olduğu gibi telefonuna bakıyordu, beni görünce kapatmıştı. Bütün cesaretimi toplayıp yanına doğru adımladım. Gözleri parlayarak bana bakıyorken konuştum.

"Tanışmak ister misin Rosé?"

"E-e-evet... Tabii ki."

Diyip gülümsedi, çok heyecanlandığı her halinden belli oluyordu ve bu da hislerimin karşılıksız olmadığını hissettiriyordu bana...

"Öyleyse... Akşam yemeğine çıkmaya ne dersin?"

"Neden olmasın?"

Demesiyle gülümsedim. O da bana tebessüm etmişti. Ardından tekrar konuştum.

"Mesain 19:00'da bitiyordu değil mi?"

"Evet."

"Tamam, öyleyse, şöyle yapalım."

Diyip kasanın üstünde neden orada olduklarını bilmediğim kağıtlardan birini ve bir kalem alıp üstüne numaramı yazdım. Sonrasında kağıdı Rosé'nin önüne koydum.

"Bana ev adresini konum at, 19:30'da gelip seni alırım ;)"

"T-tamam."

"Ha, unutmadan..."

Diyip tekrar, sürekli aldığım meyve sularından almak için içecek reyonunda doğru ilerledim. Her zamanki gibi 2 tane alıp, parasını ödedim. Marketten ayrılırken ise,

"2 saat sonra görüşürüz Rosé, çok güzel olma kıskanırım."

Diyip kıkırdadıktan sonra yanından ayrıldım.

Ohaa parkchaeyoung etiketinde 97. sıradayız🤠🤠🤠🤠

Peach Juice - ChaelisaWhere stories live. Discover now