1- revenge ambition

99 13 14
                                    

Yeni bir maceraya adım atıyorum, umarım kurgu hoşunuza gider. 

26 Ocak gününe özel :)

medya:  Valerie Broussard - Killer

taehyung'un bahsettiği şarkı: Sibylle Baier - I Lost Something in the Hills

iyi okumalar.

438 numaralı otel odasının içinde, kan lekesiyle kirlenmiş beyaz gömleğimi ve boynumdaki birkaç morluk izini umursamadan titreyen bacaklarımın üzerinde duruyor; alnından vurmamla birlikte yatağın üstüne sırt üstü düşen adamın yukarıya doğru kayan korkutucu gözleri yaşadığı bilinç kaybını en etkili şekilde bana belirtirken odanın sessizliğini bozan titrek nefeslerimin arasından bu cansız bedeni izliyordum.

Gece yarısına doğru, zemin kattaki o puslu ve rengarenk ışıklarla dolu barın içinde dans edenlerin arasından zorlukla geçip kendime bir yer buluşum, çok sarhoş olmamak adına sadece iki bira içişim ve yüksek sesli müziğin kulağımı tırmalamasından dolayı rahatsızca oturduğum yerde kıpırdanıp bu adamın gelmesini bekleyişim aslında bunun kadar sancılı geçmemişti. 

Sadece birkaç dakika önce karşımdaki yatağın üzerinde ben uzanıyordum ve bu herif aklından geçen bütün kirli fantezilerini uygulayabilmek için bacaklarımın arasına girmiş bir halde tepeden yüzüme bakıyordu. Benimle ilgilenebilmek adına bir aptallığa düşüp silahı tam yanı başıma bırakması ve fırsatı kendi elleriyle bana vermesi sadece üç saniye içinde yaşamına son vermeme sebep olmuştu.

"Önceki şerefsizlere de böyle yapmalıydın." diyordum içimden.

"Teninin herhangi bir noktasına iğrenç ellerini sürmeye kalkışan o piçlerin alnına birer birer kurşun sıkmalıydın."

O zamanlar sadece on altı yaşında zavallı bir çocuktum. Tek bildiğim yalvarmak, saklanmak ve ağlamak olurdu. Çelimsiz bir vücudum olduğu içinde karşıdaki kişiye üstünlük gösteremeden yakalarımdan tutularak sürüklenir ve istenilen şeylere boyun eğmek zorunda kalırdım. O lanet duvarların arasında benim gibi hapsedilmiş bir sürü çocuk vardı. Sırf bu travmayı yaşamasınlar diye çoğu kez önlerine geçer dayak yerdim. 

Her birinin intikamını kendime görev olarak adamış ve onları kurtarabilmek adına yeni yollar aramaya başlamıştım. İlki de bunlardan biriydi. 

''Taehyung, vaktimiz daralıyor. Hemen orayı terk etmelisin.'' kulağımın içindeki küçük kulaklıktan gelen kalın ses dikkatimi dağıtırken, aklımın karışmasıyla sanki seslenen kişi beni görebilecekmiş gibi başımı onaylarcasına sallayıp yüzümdeki ıslaklığı elimin tersiyle sildim ve parmaklarıma bulaşan kana bakarken midemin bulanmasıyla yüzümü buruşturup hızlıca banyoya doğru ilerledim. 

''Taehyung, beni duyuyor musun? Seni bekliyoruz.'' Jin hyung konuşmaya devam ederken banyoya girip lavaboya yaklaştım ve çeşmeyi açıp ellerimi yıkamaya başlarken suyla birlikte akarak giden kana bakıp titreyen sesimle konuştum.

''Her yerime kan bulaştı. Temizleyip geleceğim.'' 

''Üç dakikan var adamlar birazdan odaya gelecek. Çabuk ol.'' 

Ellerimin temizlendiğine emin olup yüzümü de yıkadıktan sonra banyodan hızlıca çıktım ve yerdeki ceketimi giyinip silahı belimin arkasına yerleştirerek odadan ayrıldım.

''Araba nerede?'' 

''Otelin arka tarafında, çıktığında önüne gelip seni alacağız.''

Gri halılarla donatılmış karanlık ve uzun koridorda yürüyerek merdivenlere doğru yönelirken basamakları ikişer üçer atlayarak aşağıya indim, giriş kısmındaki koltuklarda oturan ve sohbet eden insanların uğultusu ortamın kalabalığını gün yüzüne çıkarıyordu. Herkes kendiyle meşgul gibiydi. Ceketimin önlerini kapatarak gömleğime bulaşan kanı gizledim. Danışma bölümündeki görevliler yeni gelen müşterilerle ilgilenirken kimseyle göz göze gelmemeye çalışıp çabucak dışarıya çıktım. 

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jun 24, 2022 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Killer's Cabin | TaekookWhere stories live. Discover now