"Bilmiyorum" dedi Felix. "Ne düşüneceğimi bilmiyorum, anlam veremiyorum." Ellerini birbirine kenetlemiş sakin kalmaya çalışıyor gibiydi.

"Sence Jisung haklı olabilir mi? Böyle bir şey mümkün mü?" Diye sordu. İnanmak istiyordu Hyunjin. Onu ilk gördüğünde hissettiği duygular, gördüğü rüya, Felix'e hissettiği yakınlık onda Jisung'a benzer fikirler oluşturuyordu.

"Yani önceki hayatımızda öldük ve daha sonra birbirimiz bulduk mu? Bu... mantıklı değil."

Hyunjin Felix'in zorlandığını fark etmişti. İkisi de böyle bir olaya nasıl tepki vereceklerini bilmiyorlardı. Hyunjin yerinden kalkarak Felix'in yanına oturdu. Tamamen ona dönerek konuştu. "Biliyorum gerçek hissettirmiyor, böyle şeyler filmlerde ve kitaplarda olur diye düşünüyoruz . Ama sence de Tanrı bize bir şans daha vermiş olamaz mı?" Duraksadı bir süre. Felix'te tamamen ona dönmüştü şimdi. Kelimeleri toparlayarak devam etti,
"Düşünsene, birbirimizi ilk gördüğümüzde hissettiklerimizi, buna 'dejavu' demiştin. Aynı kişilerden bahsetmemiz, ve en garibi bunların birer anı gibi hissettirmesi? Ve rüyamda sevgilime taktığım o mavi ipin, şimdi senin bileğinde olması. Sence hepsi birer tesadüf mü?"

"İnanıyorsun yani" dedi Felix yüzündeki alaycı bakışla.Konuşmasına devam edecekti ki Hyunjin böldü onu.

"Felix sana karşı bir şeyler hissediyorum" Felixin değişen ifadesini izledi. "Karşılaştığımız ilk günden beri sadece iki gün oldu. Nasıl bu kadar emin oluyorsun diye sorabilirsin, fakat açıklayamacağım bir his. Ben de soruyorum. Sanki yıllardır bu hisle yaşıyorum gibi. Birbirimizi gördüğümüz ilk anda kesinleşen bir his."

Felix şaşkın bir ifadeyle onu izliyordu. Sakince kelimeler döküldü ağzından "Ne saçmalıyorsun Hyunjin?"

Hyunjin aldığı tepkiyle duraksadı, tüm söyleyeceği kelimeler boğazında dizilmiş gibiydi. Anlamsız bakışlar attı Felix'e.

"Sadece iki günde nasıl bana karşı hislerin olduğundan emin olursun ve böyle geçmiş hayat saçmalıklarına inanırsın?" Felix artık ne söylediğini düşünmüyor, sadece bu olayın kapanıp gitmesini istiyordu.

Hyunjin hızla ayaklandı, "Neden saçmalık diyorsun?Ya gerçekse, ya Tanrı bize bir şans daha vermişse.. bunun parmaklarımızın arasından kayıp gitmesine izin mi vereceğiz?" gözlerinde ki hayal kırıklığı görülebilirdi.

"Şu an sadece abartıyorsun, böyle bir şey mümkün olabilir mi? Hadi oldu diyelim, gerçekten iki günde birbirimiz olduğunu anlayabilir miyiz. Belki de sadece bir tesadüf, belki de deliriyoruz?"

Hyunjin saatler önce gördüğü Felixten başka bir Felixle konuşuyordu sanki. Konuşma şekli çok değişmişti.
"Neden bu kadar karşı çıkıyorsun ki?" diye sordu sesindeki kırgınlıkla.

"Peki sen neden körü körüne inanıyorsun? Çocuk musun?"

Hyunjin duyduğu son soruyla gözlerini büyüttü. Şoka uğramıştı. "İkimizin başına böyle güzel bir şeyin geldiğine inanmak istediğim için bana çocuk mu diyorsun?" Hem sinirlenmiş hem de üzülmüştü.

"Hayır, yani.." ellerini kaldırarak böldü Hyunjin Felix'i.

"Bence daha fazla konuşma, inanmak istemiyorsan bu kendi tercihin. Umarım daha sonra böyle güzel bir hikayeyi mahvettiğin için pişman olmazsın."

Hızlıca kapıya doğru ilerleyip ayakkabılarını giydi ve kapıyı sertçe çekerek evden çıktı. Arkasında bıraktığı Felix çoktan kendini pişman hissetmeye başlamıştı. "Öyle demek istememiştim." dedi sakince. "Ama...böyle bir şeye inanıyorsan ya çocuksundur ya da deli."

Another Love | HyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin