Madness

206 37 41
                                    

"Seni... hatırlıyorum, Sam."

Hyunjin duyduğu isimle durakladı. Yavaşça yerine otururken"Sam" dedi titrek sesiyle. "Bu isim..."

Cümlesini tamamlayamadan Chris konuştu. "Sam kim?" Gözlerinden endişesi okunabiliyordu. Felix etrafına baktı korkuyla, Jisung masanın üstünde ki kırık bardağı topluyor, Minho Hyunjin'in yanında ayakta dikilmiş neler olduğunu anlamaya çalışıyordu. Derin bir nefes çekti içine, az önce gördüklerini atlatmaya çalıştı. "Sakinleşin bi" dedi kısık ses tonuyla.

"Az önce ne oldu öyle?" Dedi Minho yerine geçerken.

"Bilmiyorum" dedi Felix. "Sanki...bana ait olmayan bir anıyı hatırladım, böyle bir şey yaşamadım ama her duyguyu birebir hissettim."

"Ne gördün" dedi Jisung.

Felix gördüğü her şeyi tek tek anlattı. Arada gözleri doluyor. Boğazı düğümleniyordu. Bir yandan Hyunjini izliyordu. Hyunjin dolu gözlerini masaya dikmiş, yüzünde tek bir mimik olmadan dinliyordu onu. Anlatacakları bittiğinde herkesin gözlerinin içine baktı teker teker. Kimse bir şey diyemiyordu.

Chris konuştu biraz duraklayarak. "Kendine geldiğinde.. Seni hatırlıyorum Sam dedin."

"Kendimde bile değildim."

Hyunjin sonunda gözlerini masadan çekmiş ve Felix'e dikerek konuşmaya başlamıştı.

"Hatırlıyor musun, bu sabah sana 'bana sam diye mi seslendin' diye sormuştum."

Felix bir şey demedi. Devam etmesini bekledi.

"Gece rüyamda iki erkek gördüm, Bedeninde olduğum kişinin ismi Sam'di. Karşımda biri vardı. Kısa boylu birisi. Sevgiliydik, kavuşamıyorduk sanırım. Ailemle kavga edip onun yanına geldim. Onu sevdiğimi söyledim ve bileğine mavi bir bileklik bağladım, bir sonraki yaşantımızda onu bu ipten tanıyacağımı söyledim. Bu ipin bizi birleştireceğine inanıyordum. Ama ismini söyleyemeden uyandım. Sadece isminin -Y- ile başladığını hatırlıyordum. Uyandığımda ağlıyordum ve bu hiç rüya gibi hissettirmemişti, bir anı hatırlamış gibiydim. Tüm duyguları hatırlıyordum."

Felix hiç bir şey söyleyemiyordu. Bileğinde ki mavi bilekliğe dikmişti gözlerini.Hyunjinin aynı kişileri rüyasında görmesi kafasını karıştırmıştı. Bu olaydan ne anlaması gerektiğini bilememişti.

"Peki" dedi Jisung, "ya bunlar önceki hayatınızın anılarıysa"

Chris konuştu bu sefer "ne yani, birbirlerini bulduklarını mı söylüyorsun?" durakladı. "Böyle bir şey mümkün mü?"

Felix iyice afallamıştı. Zaten gördüklerinin ağırlığını hala atlatamamıştı. Anlam verememek onu daha da yoruyordu. Hızlıca ayaklandı "Kusura bakmayın ama sanırım gitsem iyi olacak." Kimsenin konuşmasına izin vermeden kafeden çıkıp gitti. Arkasında meraklı üç kişi ve aynı şekilde afallamış bir Hyunjin bırakmıştı.

Eve gelir gelmez içeri girip kapının dibine çökmüştü Felix. Gözlerinden akan yaşları silmeye çalışıyor, her şeye bir anlam yüklemeye çalışıyordu. "Acaba" dedi kendi kendine "Sam Hyunjin mi?" "Gördüklerim kim?" "Ya da bunlar gerçekten yaşandı mı yoksa deliriyor muyum?" "Gördüğüm kişi ben miydim, Yongbok ben miydim?" Düşüncelerinin arasında boğulurken kapının çalmasıyla irkildi. Yavaşça ayaklanıp kapıya döndü ve açtı.

"Hyunjin?" Sorgular bir tonda söyledi. İkiside kapının önünde dikildi bir süre. "Girebilir miyim" dedi Hyunjin içeriyi göstererek. Felix yavaşça kenara çekildi. "tabi"

İkiside ayrı koltuklara oturdu.Yoğun bir sessizlik hakimdi ortama. İkiside ne konuşacağını bilmiyordu. Bu sessizliği bozan Hyunjin oldu. " Ne düşünüyorsun" dedi gözlerini Felix'e dikerek. Kendisi düşünme yetisini kaybetmiş gibi hissediyordu.

Another Love | HyunlixWhere stories live. Discover now