41. bölüm

8.7K 459 78
                                    

Onları öyle görmek.. Bunu yapmak zorunda değildi. Herşeyi gözüme sokmak istiyormuş gibi hissediyordum. Gözlerim birbirine kenetlenmiş olan ellerinde, kulaklarım ikisinin gülme seslerinde kalmıştı. Ericin "iyi misin" demesiyle kendime geldim. Hızla evden çıktım. Bunları görmeye katlanamazdım. Nasıl hemen unutmuştu.
Eve girer girmez pijamalarımı giydim. Pofuduklarımı unutmadım. Murfağa inip bir kaba abur cubur ne bulduysam doldurdum. O arada kapı çaldı. Cipsten bir avuç elime alıp kapıya gittim. "Kimsin" diyince "benim" diyen sesin analizini yaptım. Bu ericti. "Ne istiyorsun" dedim. Cipsleri o arada yiyordum. "Kapıyı açsan diyorum küçük hanım" dedi. "Senin partin yokmu gitsene" dedim ama agzımdakilerle "sonon porton yokmo gotsono" diye çıktı. Anlamışçasına "ne yiyorsun sen" dedi. "Hap içiyorum intihar etcem." dedim. Kapı hala kapalıydı. Ama gözlerinden sinir aktığını anlayabiliyordum. "Çok komik. Aç artık şu kapıyı yemicem seni" dedi. Kapıyı açar açmaz. Beni tek omzuna atıp hızla yürümeye başladı. "İndir beni yoksa çok fena olcak" diye tehditler savurmaya başladım. Çırpınmaya çalışıyordum ama kımıldayamıyordum. Büyücü pislik. Ondan daha güçlü olabilirdim ama odaklanmayı becermem lazımdı. Kapısının önüne geldiğimizde dışarda takılanlar bakıp gülmeye başladılar. "Çok mu komik" diyerek susturdum. Evet komiktim. Pofuduklarım ve harika pijamamla. İçeri girince çok yavaş çalan müzikle mayışmış olan gözler beni görünce açılıp gülmeye başladı. Buna stefanın yanındaki o kızda dahildi. Eric evin ortasında indirdi. Gülenlerin nerdeyse hepsi kızdı. "Kızlar en azından erkekleri tavlamak için sizin gibi makyaj kutusunu yüzüme yapıştırmıyorum." dedim. Susmaları iyi oldu. Ama stefanın sevgilisi gülmeye devam etti. "Buyur canım bir şey mi var" dedim tek kaşımı kaldırarak. "Komik görünüyorsun bende gülüyorum" dedi. Birinin elinde olan şarapı alıp kafasından aşağı boşalttım. "Şimdide sen komik görünüyorsun ama ben gülmüyorum." dedim. Eric kolumdan tutup "sakin ol" dedi. "Sakinim" derken kafamdan aşağı içki aktı. Nefes alış verişim hızlanmaya başladı. Kızın üstüne atlayıp boğazını sıkmaya başladım. Ericle Stefan ayırmaya, kızda nefes almaya çalışıyordu. Kendimi biran ayrılmış bir biçimde buldum. Eric kollarımı arkaya götürmüş sıkıca tutuyordu. "Canını yakmak istemiyorum Eric bırak" dedim. "Ne yaparsan yap ama öfkeni kontrol etmelisin. Bu öfkeyle bilinçsizce herkesi öldürebilirsin" dedi. Kendimi bıraktım ve hızlıca yukarı çıkardı. Bir odaya itekleyip kapıyı kapattı. "Şimdi nefes al Elena" dedi. "Nefes almasam ölürüm zaten" deyince hafif tebessüm etti. "O kıza saldırırsan onları önemsiyormuş gibi görünürsün. Buda seni güçsüz yapar. Sen güçlü birisin" dedi. Merdiven seslerindeydi kulağım. Meraklılar çıkıyordu büyük ihtimal. "Merak etme duyamazlar bizi" dedi. "Çünkü önemsiyorum. Bir anda değişti. Ayrılır ayrılmazda o kıza gitti. Sende benden normal davranmamı istiyorsun. Çok beklersin" dedim. Biraz bağırarak demiştim sanırım. Seranın kapıdan "hey ordamısınız." deyişini duyup "sanırım eğlenmem gereken parti var" diyerek odadan çıktım. Eve koşup üstüme hemen birşeyler giyip geldim. Müzikle ortamı eğlenceli hale getirip masanın üstünde dans etmeye başladım. Eric haklıydı. Kalbime dikenleri batsada o faişe kirpiyi öldürmicektim. Ne yaparlarsa yapsınlar. Arada bir içki alıp kafama diktim. Herkes dans ediyordu. Eric kolumu çekerek masadan indirdi. Onla dans ettik. O sırada stefanla kızın gözden kayboldugunu fark ettim. Bir saniyeliğine aklımda ne filmler çevirdim. Sera burdaydı. Kızlarla dans ediyordu. O sırada birinin elindende bardağı çekip diktim.  Saatlerce dans ettik. Tam bir parti olmuştu. Herkes yavaş yavaş gitmeye başladı. En son Sera ben ve Eric kaldık. Teşekür edip bizde çıktık. Eve girdiğimizde Sera direk koltuğa attı kendini. Bende yukarı çıktım. Stefanın odasından sesler geliyordu. Kızın sesini ayırt edebiliyordum. Birde eve kız atmıştı. Çıldırmak üzereydim. Evden çıkıp Ericin evine daldım. "Ne oldu" diye sordu. "Misafir kabul ediyormusun" diye sordum. "Bir oda seç" dedi. Söyleniyorum felan ama benim iyiliğimi düşünüyordu. Yukarı çıkıp odanın birine girdim. Benim için ideal bir yerdi. Yatağa kendimi attım yastığa yüzümü gömüp uyumaya çalıştım. Bu sefer uyumayı başaramamıştım. Oflayarak yüzümü tavana dönüp mal mal baktım. Kapı bir kere tıklanıp açıldı. "Niye uyumadın" dedi Eric. "İzin verirsen uyucam." der demez gülerek odadan çıktı. Buda anca gülüyordu. Biz burda aşk acısı çekelim beyefendi gülsün.
Gözlerimi kapayıp uykuya odaklandım. Uyuma büyüsü gibi birşey yapıyordum galiba...
Gözlerimi araladığımda sağ kolum Ericin göğüs kafesinde sağ bacağımda bacaklarının üstündeydi. "Yuh" diye bağırarak yataktan attım. Gözlerini yerde araladı. Ovuştura ovuştura "ne oldu be manyak" dedi. İki elimi belime koyup oturarak "ne geziyorsun benim yattığım yerde" dedim. "Akşama kadar uyuyunca öleceğini felan sandım. Son zamanlarımı geçiriyordum" dedi. "Saat kaç" dediğimde bileğindeki saate bakıp "9" dedi. Oha ben nasıl bu kadar uyumuştum. Kendi büyümde boğuldum diyebilirim. Hemen kalkıp odadan çıktım. Arkamdan gelerek "kahvaltı yapalım" deyip gülüyordu. "Ev sahipliği yapmana gerek yok zaten yicem" deyip mutfağa girdim. Dolabı açıp aldığım kahvaltılıkları masaya koydum. Ericte sandalyenin birine oturmuş beni izliyordu. Hepsinin kapaklarını açıp yemeye başladım. Ericte eşlik etti. Karnımızı doyurunca masayı topladım. Oturduğu yere gidip yanağına bir öpücük kondurdum ve "teşekürler" dedim. Evden çıktım. Hava bildiğin kararmıştı. Bu uyuma büyüsü işime gelebilirdi. Biraz karanlıkta yürüdüm. Bir taksi görüncede bindim. Babamın yanına gitsem daha iyi olurdu. Geldiğimde "bekleyin" diyip kapıyı tıklattım. Babam açmıştı. Taksiyi işaret ettim. Oda ödemeye gitti. Bende içeri girdim. Julia oturmuş kan içiyordu. "Afiyet olsun" diyip yanına oturdum. Dişleri kanlı kanlı "hoşgeldin" diyip yanağımı öptü. Sonrada içeceğine devam etti. Babamda yanıma oturup "eve daha sık gelsen iyi olur küçük hanım. Özlüyoruz" dedi. "O zaman size iyi bir haber. Biraz burda kalıcam" dedim. İkiside bir yanımda sarıldılar. "Evet sevgi pıtırcıkları bunaltmayın beni" diyip aralarından sıyrıldım. Bugün dünya sıkılma günü ilan edilebilirdi heralde. Ne yapcağımı hiç bilmiyordum. Odama çıkıp üstümü değiştirdim. Telefonum aklıma geldi. Eric'te kalmıştı. Zaten kullanmıyordum. Pek umursamadım. Tek başıma ne yapcağımı bilmiyordum. Laptopu alıp bir film izledim. Filmin bitimine doğru julia odaya girip "kan lazım Elena. Günlerdir sadece bugün içtiğim kadar içtim ve elimde hiç kalmadı" dedi. "Git ve bir insan seç julia bu kadar zor olmamalı" dedim. "O kadar kolay değil tatlım. Diş izim mi kalsın. Normalde hastaneden alırdım ama şuan oraya gidemem." dedi. "Ee peki ben napcam" diyince başka çare yokmuş gibi bakıp "ben içicem sen büyüyle yarayı kapatacaksın." dedi. İşte tam olarak beklediğim macera. "Olur hemen hazırlanıyorum" dedim. "Çabuk ol" diyip odadan çıktı. Üstüme kot pantolonla siyah t-shirt giyip saçımı topladım. Odadan çıkıp salona indim. Julia hemen oturduğu yerden kalkıp ayakkabısını giydi. Converse'mi ayağıma geçirip bağcıklarını bağladım. Anahtarı pantolonun cebine koyup yavaşça kapıyı kapattım. Yavaş yavaş yürümeye başladık. Barların bulunduğu yerlerde kuytu köşelere baktık. Yalnız olan bir insan lazımdı. Bir köşede tem başına içen bir genç gördük. Aynı anda birbirimizin gözlerinin içine bakıp onaylarcasına başımızı salladık. Fazla içkiliydi. Ne olduğunu bilmezdi bile. Ben etrafta göz gezdirirken Julia ağzını kapatıp gırtlağına yapıştı. Bayılacak seviyeye geldiğinde juliayı itip ayırdım. Diş izini sildim. Hafızasını da silip julianın koluna girdim. Dudağının kenarını gösterip "kan kalmış" dedim. Güldü ve sildi. Beraber barların önünden kol kola yürüdük. Emma'yı bir bardan çıkarken görünce şaşırdım. Yanından çıkan kişide şok geçirmeme sebep olmuştu. Bunun Emmayla ne işi vardı...
Merhaba arkadaşlar. Bu bölüm geç geldi ve kısa oldu biliyorum. Elimden geldiğince yazıyorum. Vote ve yorumlarınızı esirgemeyin. İyi okumalar :)

Neyim benHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin