30. bölüm

10.2K 533 45
                                    

Medya:stefan

Loş bir ışık vardı. Bar gibi biryerdi. Barı kapatmışlardı galiba. Girer girmez müzik durdu ve birden gözler bana döndü. Gülerek 3-4 basamak olan merdiveni indim. Stefan önüme geçip "çok güzelsin" dedi. Fazla fazla yakışıklı olmuştu. Yaklaşık 10 saniye süzdükten sonra kolumdan çekiştiren kişiye baktım. Bu Emmaydı. İnsanları beklemiyordum açıkçası ama Olivia bile vardı. Beni sahneye çıkartıp mikrofonu verdi. "Emma hayatta milletin içinde şarkı söylemem." dediğimde "hadi ya bari doğum gününe giriş olarak söyle" dedi. Dikkatleri üzerime toplamaktan hep nefret etmişimdir. "Olmaz" diyerek mikrofonu Emmaya verip aşağı indim. Emma şarkıya başlarken bende dağıtılan içkilerden aldım. Serayı, domunu,oliviayı,keni ve son olarakda Stefanı öpüp teşekür ettim. Emma şarkıyı bitirince yanıma geldi ve onuda öptüm. Eğlenceli bir müzik çalıyordu. İçkiden bir yudum alıp dans edenlerin arasına karıştım. Eğlenmek şarttı. Çılgınlar gibi dans ettim. Topuklu engel oluyor diye dans ederken onuda çıkarttım. Daha fazla dansa devam ederdim ama birden slow bir şarkıya geçiş yapıldı. Herkes bir anda durdu. Ve eşlerini bulup dans ettiler. Bende aradan geçtim. O arada stefan önüme geçip "benimle dans edermisin" diyerek elini kaldırdı. Nazik bir şekilde elimi eline koyup "elbette" dedim. O kadar büyüleyici dans ediyorduk ki film sahnesi yaşamış gibi oldum. Birtek birbirimizin gözüne bakmıştık dans boyunca. Şarkı durunca dansı bıraktık ve gözlerimizi ayırdık. Pistte bitek biz vardık. Herkes etrafta dizilmişti. Biran tüm ışıklar söndü ve pasta geldi. Yani bitek mumlarının ışıkları görünürdü insan olsaydım ama baya karanlıkta net görebiliyordum. Herkes alkışladı ve önüme getirilen pastaya tam üflicekken Sera "dilek tutmayı unutma" dedi. Doğru. Gözlerimi kapattım ve normal bir hayatım olmasını diledim. O sırada hala gözlerim kapalıyken yine o ses konuştu. "Elena seni bulmaya çok yakınlar. Dikkatli ol" dedi. Normal bir hayatım olmicaktı. Bu belli birşeydi. Bulurlarsa bulsunlar. Hiç umrumda bile değil. Gözlerimi yavaşça araladım ve mumlara üfledim. İster istemez gözlerim dolmuştu. Herkes alkışladığında ise Stefana dönüp "teşekür ederim" dedim. Alnıma öpücük kondurup "hayatımda olduğun için ben teşekür ederim" dedi. Herkesi birer birer öpüp teşekür ettim. Hediyeler dolmuştu ama açamazdım şimdi. Hepsini masada toplayıp tekrar Stefan'a döndüm. Elimden tutarak birden kucağına alıp bardan koşarak çıkarttı. "Napıyorsun be deli" diyince güldü ve "partiden kız kaçırıyorum" dedi. Yaklaşık beş dakika kucağında beni taşıdıktan sonra indirdi ve "işte geldik" dedi. Etrafta ağaçlar vardı. Anlamadım açıkçası. "Sırtıma atla" diyince atladım ve ağacın en tepesine çıktık. Havaya baktığımda yıldızların arasından onlarca havai fişek patladı. Harbiden çok güzel görünüyordu. Zaten ağacın malum şekli yüzünden birbirimize yapışmıştık. Tek yaptığım hareket belinden sarılıp izlemek olmuştu. Aşağıdan sesler gelince ikimiz birden gözlerimizi aşağı indirdik. Havai fişekleri 10 metre öteden atan adamı ve partidekiler gördüm. Emma gülerek "demek partiden kaçıyorsunuz ha.hem siz oraya nasıl çıktınız" dedi. Ağacın gövdesine tepeden baktığımda harbiden bir insana göre fazla zor olduğunu anladım. Stefan gülerek "biz çıkarız" dedi. Emma yanındakilere bağırarak "madem onlar gelmiyor.partiyi buraya taşıyalım hadi millet" dedi. Bizde stefanla aynı anda "yok yok iniyoruz" dedik. Yavaşça insanlar gibi indik. Tam inecekken düşüyor gibi numara yaptım. Stefan tutmasa harbiden düşecektim. Hep beraber yürüyerek bara döndük. İçeri girdiğimizde barda kalan sadece servis yapanlar ve Ken'di. Oturmuş içiyordu. Yanına gidip "ne oldu" dedim. İçkiyi ağzından indirip "hiç" diyip masadan kalktı. Dışarı çıktı. Beni suçluyor gibi bir havası vardı ama neden. Arkasından çıkıp koşarak önüne geçtim. "Neyin var" diye çıkıştım. Omuz atarak arkama geçecek bir şekilde adım atıp "hiçbirşeyim yok" dedi. Sinirlenmiştim. Suçlar gibi söylüyordu. Yüksek bir sesle "senin derdin ne" dedim. Arkasına döndü. Dibime geldi ve "benden uzak dur elena. Senin yüzünden.." diye bağırdı. Gözlerim dolmuştu. Suratıma suratıma bağırmıştı. "Benim yüzümden ne" diyerek çıkıştım. O sırada herkes dışarı çıktı."boşversene" diyip gitti. Yürürken bir ara inleyerek kolunu tuttu. Acı çekiyor gibiydi. Benim yüzümdenmiydi yoksa. Olduğum yerde kalmıştım. Yere çöktüm ve ağlamaya başladım. Kötü şeyler hissediyordum. Stefan yanıma oturup omzuma kolunu attı. "Ne oldu" demişti. O kadar sessiz ve ince söylediki üzüldüğüne yemin edebilirdim. Ayağa kalktım ellerimle gözyaşlarımı sildim ve geri bara girdim. Herkes bana şaşkın şaşkın dışardan bakıyordu. Bir şişe viskiyi elime alıp geri çıktım. Kimseden çıt çıkmıyordu. Sadece ne yaptığımı seyrediyorlardı. Şişenim kapağını açtım ve kafama diktim. İndirince stefanın yanına gidip cebinden arabanın anahtarını aldım. "Bende geliyorum" diyince "hayır" diyip arabaya gittim. Şişeyi bir daha diktim. Arabayı çalıştırdım ve okula doğru sürdüm. Keni orda bulabilirdim. Geldiğimde hızlıca koştum. Okula geldiğimde çok ürkütücü bir görünüm vardı. Kapkaranlıktı. Binaya girdim ve 4. Kata çıktım. Odasına daha önce geldiğim için direk içeri daldım. Tabi elimde içki şişesi felan pek hoş bir görüntü olmadı. İçerde iki kişi daha vardı. Yattıkları yerden sohbet ediyolardı.  Birden dikeldiler ve hayırdır gibi göz işareti yaptılar. "Ken burdamı" dedim. Bir tanesi pis pis sırıtarak "Ken'i görmeye bu elbiseylemi geliyorsun" dedi. Yüzümü çirkin birhale getirip alaycı bir şekilde söylediklerini tekrar ettim. Sonra ciddi bir hal alıp "Ken nerde" dedim. "Gelmedi" diyince çaresizce kaldım öylece. Gidebileceği başka bir yer bilmiyordum. Kapıyı kapattım ve önünde içe içe beklemeye başladım. Kaç saat bekledim bilmiyorum ama en az 3 saat olmuştu. Sonunda merdivenlerden ayak sesi geliyordu. Baktığımda ise Ken olduğunu anladım. Bitkin duruyordu. Ve bir vampirde bitkinlik olmamalıydı. Odanın kapısının önüne geldiğinde ayağa kalkıp önünde durdum. "Benim yüzümden ne oldu" dedim. "Elena git başımdan" diyince alınmadım değil. İçerdekilerin bizi dinlediğinden adım gibi emindim. "Bıktım anlıyormusun. Garip olmaktan bıktım Ken. Ben mutlu muyum sanıyorsun. Şimdi ne benim yüzümden bilmek istiyorum. Kimse benim yüzümden acı çeksin istemiyorum. Telafi etmek istiyorum. Anlıyormusun." dedim. Hıçkırıklarımın arasından sardı beni. "Sakin tamam herşeyi anlatıcam" dedi. Çok rahatlatıcı bir ses tonuyla söylemişti. Aşağı indik ve banka oturduk. Anlatmaya başladı:

+Elena senin değer verdiğin herkesi biliyorlar ve bilmek istiyorlar. Laneti nasıl kaldırdığını bilmek istiyorlar.

-O zaman kaldırıyım onlarınkinide. Bana bir zararı olmaz.

+Bu kadar kolaymı. Beni kullanmalarının sebebi her seferinde yakalıyıp işkence ediyorlar. Lanetlerini kaldırır kaldırmaz seni öldürtecekler Elena.

Merhaba arkadaşlar. Biliyorum bu bölüm geç geldi. Ama malum okul yüzünden yazamadım. Anlayış göstereceğinizi umuyorum. Umarım beğendiğiniz bir bölüm olmuştur. Vote ve yorumlarınızı bekliyorum. İki okumalar

Neyim benHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin