35. bölüm

8.9K 482 48
                                    

İlk defa böyle bir şey başıma gelmişti. Ne yapacağımı bilemedim. "Senle ben, biz asla olmicaz." diyip arabadan çıktım. Hızla koştum eve doğru. Bunu Stefan'a söylemicektim. Olay çıkardı. Eve uzun uğraşlar sonucu vardım. Kapıyı tıklattığımda Ken açtı. "Nerdesin sen Elena dicem ama içki kokuyorsun." dedi. Bende tebessüm edip içeri girdim. Stefan telefonla ilgileniyordu. Bana bakmadı bile. "Hadi ama küs mü kalıcaz Stef" diyince "ben küsüz demedim. Bize sevgili demeye bin şahit isterler. Sanırım istemiyorsun. Zorlamana gerek yok" diyip yukarı çıktı. Kapalı bir şekilde terk edilmiştim resmen. Haklı olması beni üzüyordu. Nasıl kendimi affettireceğimi hiç bilmiyordum. Onu umursamadığımı düşünüyordu. Umursuyordum ama göstermiyordum işte. Keni sollayıp bahçeye çıktım. Masaya oturup bütün çiçeklerin kokusunu içime çektim. Yan eve gözümü kaydırdığımda harbiden iyi büyü yaptığını anladım. Saray gibi ev yapmış. Arabasının ışıklarını görünce masaya kafamı dayadım. "Umarım beni görmez" diye dua ettim. Bir süre geçtikten sonra kafamı kaldırdım. Evine girmişti. Birden kapı açıldı ve Ken karşıma gelip oturdu. "Ben artık gidiyim. Sende kendini affettirsen iyi olur küçük hanım" dedi. "Bana küçük hanım deme" dedim. Ne bu ya küçük hanım , küçük hanım. Nerem küçük benim. "İyi demem. Neyin atarı bu. Ben gidiyorum" diyip gitti. Arkasından "yarın görüşürüz" diyebildim. Ardından eve girdim. Sera ortalarda yoktu. Büyük ihtimal uyumuştu. Stefanın odasına girdiğimde masada oturup saçlarıyla oynayarak bilgisayarda takıldığını gördüm. Yanına gidip bilgisayarın ekranını indirdim. "Sen ne yaptığını sanıyorsun" diye kızmaya başladı.

-bak stefan. Çok özür dilerim. Ne yapacağımı bilemedim. Ona kesinlikle güvenmiyorum ama amacının zarar vermek olmadığını sende biliyorsun. Git desekte gitmiceğini de biliyorsundur.

+O benim umrumdamı. Olay sensin. Ben yokmuşum, sevgilin yokmuş gibi davranıyorsun. Nasıl istiyorsan öyle yapıyorsun. Anladık ki sevgili işleri sana göre değil. Dedi. Gözlerim dolmuştu. Yaşların aktığını hissedebiliyordum. Onu kaybetmek istemiyordum. "Özür dilerim. Ben seni seviyorum. Bu gerçek değişmicek. Sadece alışamadım işte şu vampirliğe. Bir anda üstüme kamyonet düşmüş gibi hissediyorum. O kanı içtiğime hep pişman oluyorum" dedim. Hıçkırıklarım arasından sarıldı bana. Ben hala iç çekiyordum. Kulağıma fısıldayarak "sakin ol. Tamam, anlıyorum." dedi. Beraber ağlaşa ağlaşa uyuduk.

Sabah gözlerimi Stefanın yanında açtım. Uyuyordu. Saat gelmese öyle kalırdım ama malesef okul vardı. Dürtükleyince uyanmayınca yatakten attım. Bir anda sıçradı garibim. "Yuh yaa yuhh Elena. Camdan atsaydın" dedi. Gözleri hala kapalıydı. Komik görünüyordu. "Kalkmazsan onuda yapıcam." dedim. Hemen gözlerini açtı. "Hadi çabuk hazırlan yoksa geç kalıcaz"  diyip odadan çıktım. Kendi odama girdiğimde Sera çoktan uyanmış hazırlanıyordu. Bende üstümü giyip saçlarımı hafif maşa yaptım. Eyeliner sürüp odadan Serayla birlikte çıktık. Aynı anda Stefanda odadan çıkınca hep beraber evden çıktık. Kahvaltıyı okulda yapcaktık. Çünkü geç kalmıştık.

Okula gelir gelmez içeri daldık. Stefanla Sera sınıflarına girdi. Bende ardından geri dönüp sınıfıma girecekken müdür karşıma çıkıp "arada sırada büyücülük derslerine gir demiştim. Karşına çıkmasam gireceğin yok. Hadi bakalım" dedi. Ani sınıf dönüşü yaptım. Büyücülük sınıfına geldiğimde kapıyı tıklatıp içeri girdim. Öğretmen "geç kızım" diyince boş yerleri süzdüm. Gözüm bir yerde takılı kaldı. Bu adam bide bu okula mı gelmişti. Ani şaşkınlığımdan "senin burda ne işin var" diyerek tepki gösterdim. Önden ona dönmüş sohbet eden kız aniden bana baktı. "Yuh onudamı tanıyorsun." dedi. Ne varsa sanki. Yanına gidip sessizce "bu okuldan gidiceksin" dedim. Gülerek "tenefüste konuşalım. Ders bölünmesin" diyince kötü bakışlarımı atıp boş bir sıraya oturdum. Ders boyunca öndeki kızla konuşmalarını dinledim. Merak ettiğimden değil, ders dinlemekten daha cazip olduğu için dinliyordum. Kız resmen çocuğun ağzının içine düşecekti. Bu nasıl bir yapışkanlıktır.

Çocuk umursamıyor yani bırak. Çocuk diye düşünüyordum. Çünkü henüz adını bile bilmiyordum. Kız cümle aralarında Eric demişti sadece. Onun dışında canım dediği için pek bir kesinlik yoktu. Hoca sınıftan çıkınca çocuğun yanına gidip "Ya ne bu böyle. Bela mısın sen. Her yerde sen mi çıkcaksın." diye bağırdım. Kız ayağa kalkıp "Eric'le beni yalnız bırak. Zaten sürtüklüklerin yüzünden yakışıklı çocukları zincirlicek hale geldik." diyince gülerek "kendinde ya bana birdaha sürtük dicek cesareti bul yada ikile" diyince kıçını sallaya sallaya gitti. İsminin Eric olduğu kesinleşmişti artık. Eric "okuldada kısa sürede tanınmayı başarmışsın." deyip güldü. Bu neyin rahatlığıydı be. "Bide sırıtıyormusun. Harbiden fazla sıktın. Girdiğin gibi çık hayatımdan." dedim. O sırada Stefan geldi. Ne olup bildiğini anlamadan Ericin gırtlağına yapıştı. "Aşkım sakin ol. Okulda yapma. Dikkat çekiyoruz" diyince kendime bir şaşırdım. Aşkım mı demiştim ben. Sinirle boynunj bırakıp kolunu boynuma  kolunu attı. Beni sınıftan çıkardı. Kantine gidip tost yedik. Sonra sınıfa çıktık. Derse girince Eric'e bakmadan sırama oturdum. Hoca girene kadar hiç bir şey yapmadım. Ericte kızla sohbet muhabbet baya eğleniyordu. Hoca içeri girer girmez "hadi bakalım. Ezberlediğiniz doğruları söyletme büyüsünü birbirinizde uygulama zamanı" dedi. Umarım beni kaldırmazdı. Bir kızı kaldırıp birini seçmesini istedi. Bir arkadaşını çağırıp tahtada karşı karşıya durdular. Bir tanesi saçma sözleri söylemeye başladı. Bitirincede "en çok nefret ettiğin insan kim" diye sordu. Kız direk babam dedi. Kız büyüyü kapattı. Transtan çıkar çıkmaz "niye bu soruyu soruyorsun.hassaslığımı biliyorsun." dedi. Öğretmen araya girip "aferin oldu. Şimdi kim gelmek ister" dedi. Birtek Eric elini kaldırınca hocada onu kaldırdı tabi. "Ben Elenayla çıkmak istiyorum hocam" dedi. Hoca gülerek "ona büyü işlemiyor. Başka birini seç" dedi. "İşletince görürsünüz" diyip tahtaya çıktı. Öğretmende inanmıyordu ama şans vermesi lazımdı. Bende mecbur çıkıp karşısına geçtim. Sözleri söyleyip bitirince içimi korku sardı. Ne sorcaktı acaba. O beklediğim an geldi. "Stefanla dün neden kavga ettiniz" diye sordu. Birden ağzımdan çıkıverdi işte. "Sana iyi davrandığım için kıskandı bu yüzden kavga ettik" dedim.

Merhaba arkadaşlar. Tekrar ben. Bu bölümü daha uzun yazmayı planlıyordum ama bugün yayımlıyım dedim. Umarım beğenmişsinizdir. Yorum ve votelerinizi bekliyorum. iyi okumalar. :)

Neyim benHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin