YH • 28 | KIRMIZI

Start from the beginning
                                    

Vazgeçmen şart mı, Savaş? 

Vazgeçmesen olmaz mı?

Vazgeçmesen benden?

Vazgeçme benden Savaş. 

Yaşadığımız onca şeyden sonra hikâyemiz bir vazgeçişle mi sona erecek, kitabımızın kapağı bitmiş gibi görünen bir hikâyenin üzerine mi kapanacak?

Baş parmağıyla alt dudağımı dişlerimin arasından kurtardığında, yemin ederim dudağımın dişlerimin arasında olduğunu unutmuştum. Hayır, aslında karşımda ne yapacağını bilen bu adam ustaca bana unutturmuştu. Parmağını dudaklarımdan sonra dişlerimin arasından hareket ettirip ağzımın içine sızdırdı. Parmağını dilimin üzerinde hissettiğimde, güçlü, otoriter, karşısındaki etkisi altına alan efsunlu bir sesle, "Benim için em, güzel kızım," diye emir verdi. 

Sesindeki hükmetmeye alışkın o ton, bir anda beni etkisi altına aldı. Garip bir andı, herkese böyle mi oluyordu yoksa ben mi böyleydim bilmiyordum, bu düşünceler üzerinde durmaya da istekli değildim zaten. Vücudum sözlerine, bakışlarına normalden çok başka tepkiler veriyordu. 

   Farklı bir deyişle ayvayı yemiştim. 

Gözlerimi kapatıp sorgulamadan istediğini yaptım ama o gergin bir sesle, "Hayır bebeğim, gözlerini aç, seni görmek istiyorum," diye emir verdi. Savaş'ın başka bir ruh haline büründüğünü ve yatakta hükmetmeyi sevdiğini anlamam için bu kısa emir cümleleri yeterli olmuştu. "Bana, gözlerimin içine bakarak yap."

   Bal rengi gözlerim, dışarıda rüzgârın etkisiyle titreyen yapraklar gibi titreşiyordu. Benim rüzgârımsa Savaş Akduman'dının ta kendisiydi. Onun erotik hareketimden etkilenen şu bakışlarını izlemek, bacak arama yayılan arzunun şiddetini katlayıp çoğalmasına neden oluyordu. Savaş'ın alıp verdiği nefesler hırıltılıydı. Allah'ım! Neredeyse bacaklarımı birbirine sıkı sıkıya bastıracaktım. 

İçimde anlamını çözemediğim şeyler oluyordu. Savaş gözümde büyüyor ve artıyor, ben küçülüyor ve eksiliyordum sanki.

    Kahverengi gözleri kısıldı. 

Savaş, kulağımın hemen altındaki noktayı öpüp ıslak parmağını dudaklarımdan çekti. Ardından sıcaklığını ve teninden yükselen baş döndürücü kokusuyla beraber uzaklaştırarak doğruldu. Yakıcı koyu kahve gözlerini, gözlerimden ayırmadan pantolonunu sakin hareketlerle çıkardı. Boxserını çıkaracakken biraz tedirgin oldum. 

Savaş, anlamış olmalıydı ki sırıtıp, "Bakmak zorunda değilsin, Nüket," dedi, sesindeki saf alayı yakalasam da beni sakinleştirmek için söylediğini biliyordum. "Yine de bana bakarak utanıp durman iyi olurdu." 

Serseri. 

   Başımı diğer tarafa çevirirken, alt dudağımı dişleyip duruyordum. "Böyle bir şeyi asla yapmam," dedim. 

"Asla yapmaz mısın?" diye sordu. "O gece ben soyunurken gözlerini benden bir an olsun ayırmamıştın."

Bir anlığına neredeyse şaşkınca ona bakacaktım ama kemerinin çıktığını haber veren ses yankı yaparken zihnimde inatla bakmadım. Üstelik İnanamadım. O gece onu soyunurken izledim mi, hem de ben? 

"Bazen çok alaycı oluyorsun," diye sitem ettim. 

Pnatolonunu çıkardığını haber veren hışırtı olabilecekleri ancak hayal edebilen derin düşüncelerimi kavururken, Savaş, "Evet, Biliyorum. Yine de her hâlimden ayrı ayrı hoşlanıyorsun," dedikten hemen sonra, "Ama beni izlediğin konusunda gerçekten ciddiydim, bebeğim," diye ekledi. "En güzel anlardan biriydi, bu gece tekrar etmemen ne kötü bilemezsin."

YARALI HAYALLER (+18)Where stories live. Discover now