6. Bölüm

8 1 0
                                    

        Gözümü,yüzüme vuran güneş ışığıyla açtım. Ben ne ara uyuyakalmıştım? Ellerime ve ayaklarıma baktığımda çözülmüştü. Evde kimse gözükmüyordu. Ayağa kalkıp kapıya yaklaştığımda dışarıdan sesler geliyordu. Kapıyı açıp dışarı çıktım. Kapının 2-3 adım ilerisinde sigara içiyorlardı.

Meriç:Günaydın
Ela:Günaydın
Fırat:Dışarı çıkmak için benden izin aldın mı?
Ela:Senden izin mi alacağım?
Fırat:Evet benden izin alacaksın.Bana sormadan hiçbir şey yapmayacaksın.
Ela:Sizin derdiniz ne Allah aşkına? Beni kaçırdın da ne oldu? Başın göğe erdi mi? Aldın mı intikamını? Ödeştiniz mi?
Fırat:Henüz değil.

   Hiç gözüme bakmadan konuşması sinirlerimi bozmuştu. Sadece sigarasına bakıyordu. O sigaranın dumanıyla boğulasın inşallah.

Ela:Nefret ediyorum hepinizden.
Fırat:Eyvallah.

    Gözlerimi devirip arkamı döndüm ve içeri girdim. Pislikler. Onlardan kurtulmam lazımdı. Daha fazla onları görmeye tahammül edemezdim. Üst kata hızlı adımlarla çıktım. Burada küçük bir banyo vardı. İçinde küçük bir duşakabin,klozet ve lavabo dışında hiç bir şey yoktu. Küçücük bir penceresi vardı o kadar. Ben de oradan kaçamazdım zaten. Sığmazdım geçen sene biraz kilo almıştım da. Oradan çıkıp diğer odaya girdim. Odadan çok depoya benziyordu. Eski eşyalar, odunlar falan vardı. Bir an aklıma odunlardan birini alıp kafalarına geçirmek ve sonra da kaçmak geldi ama sonra ölürler falan bir de onunla uğraşmayayım diye vazgeçtim.

       Aşağıya indim ve tekrar yanlarına gittim.
Ela:Ben acıktım.
Fırat:Tamam sabret biraz aldırırım bir şeyler.
Ela:İyi.
Fırat:İyi.
Ela:Ben sıkıldım.
Fırat:Küçük hanımı eğlendirmek için nasıl gösteriler yapalım? İstiyorsan ipin üstünde yürümeye çalışayım ya da elimle topları havaya atıp tutmaya çalışayım. Ya da yok yok ben en iyisi gidip ormandan sana bir ayı bulayım gelip oynatayım sana burada he ne dersin?
Ela:Çok komiksin gerçekten gerizekalı.
Fırat:Ne ne? Ne dedin sen duyamadım bir daha söyle.
Ela:Gerizekalı dedim.
Fırat:Bana bak benim sinirimi bozma kızım.
Ela:Bozarsam ne olur? Ne yaparsın?
Fırat:Aç bırakırım seni. Ölürsün açlıktan burada.
Ela:Aman bırak be. Çok korktum.
Fırat:İyi aç kal o zaman. Hem belki zayıflarsın biraz.

Diyip sırıttı.
Ela:Aa benim zayıflamaya ihtiyacım yok bi kere. Gayet zayıfım ben.
Fırat:Tabii tabii belli. Kaç kilosun sen? 80-85?
Ela:Oha! 56 kiloyum ben ne 85'i?
Fırat:Şişko.
Ela:Sensin şişko. Ayı.

   Dik dik bakmaya başlayınca içeri geçtim. Tabii ki korktuğumdan değil bu arada ben korkmam yani. Ne korkacağım canım. Nesinden korkacağım onun? Sadece bir kaza çıkmasın diye yoksa tabii ki korkmadım.

   Bam diye kapının açılmasıyla yerimde zıpladım.Fırat bana doğru geliyordu. Ben geriye gidiyordum.
Fırat:Sen az önce bana ne dedin?
Ela:Hiçbir şey. Hiçbir şey demedim.
Fırat:Yok yok sen az önce bana ayı dedin.
Ela:Demedim. Ben onu kendime dedim. Dedim ki Ela dedim sen iyice ayı gibi oldun yiye yiye dedim sana demedim ben onu kendime dedim.
Fırat:Ben de öyle düşünmüştüm.

Tek kaşını kaldırıp pis pis sırıtıyordu. Geçip koltuğa oturdu. Ben de geçip karşısına oturdum. Korkmuyordum ondan sadece birazcık dizlerim titriyordu o kadar.

1 saat sonra...

1 saattir dik dik birbirimize bakıyorduk. Ara ara "Ne bakıyon?" der gibi kafamızı sallamamız dışında bir şey yapmamıştık. Kapının açılmasıyla ikimiz de kapıya baktık. Elinde poşetlerle Meriç gelmişti. Poşetleri sehpanın üstüne bırakıp oturdu.Meriç poşetin içindekileri çıkarttığı anda gördüklerimle gözlerimin mutluluktan kocaman olduğuna eminim. Kokoreç almıştı. Ben bayılırdım kokoreçe.
Fırat:Hiç bakma öyle sen yemeyeceksin cezalısın.
Ela:Yemeyecektim zaten.

Dil YarasıOn viuen les histories. Descobreix ara