5. Bölüm

14 2 0
                                    

       Gözümü açtığımda bir arabadaydım. Arka koltukta yatar pozisyondaydım. Ellerim ve ayaklarım da bağlanmıştı. Başım çok ağrıyordu ve her yer bulanıktı.Şoför koltuğunda bir adam vardı ama kim olduğunu göremiyordum.

      Yavaş yavaş kendime geldiğim sırada araba  durdu. Öndeki adam inip benim kapımı açtı. Sonra beni çekip omzuna attı. Adamın yüzünde maskesi yoktu o yüzden yüzünü görebildim. Bir yerden hatırlayacaktım ama aklıma gelmiyordu. Ellerim ve ayaklarım bağlı bir şekilde adamın omzunda tepiniyordum.

—Bıraksana beni be adam. Kimsin sen? İndir beni çabuk. İMDAAAT!
—Boşuna bağırma. Seni kimse duyamaz.

Sesi de tanıdık gelmişti ama hala hatırlayamıyordum.
— İndir beni dedim sana. Hem zaten abimler çoktan senin peşine düşmüşlerdir.
— Onlar geldiklerinde çoktan geç kalmış olurlar.
Ne diyordu bu adam ne yapacaktı bana?
— Ne diyorsun ya? Ne yapacaksın bana? İMDAAT YA KİMSE YOK MU?
— Bağırmasana kızım kulağımın dibinde.
— İndir beni dedim sana hayvan herif. İndir beni çabuk. Seni aşağılık pislik. Hemen bırak beni.

     Bağ evi gibi bir yere girdik ve beni koltuğa fırlattı.
— Öküz yavaş ol biraz hayvan.
— Bak kızım benimle düzgün konuş yoksa-
— Yoksa n'aparsın? Kimsin sen? Neden beni kaçırdın pislik sapık.
— Eğer bir daha bana  'Pislik ya da sapık' gibi şeyler dersen hiç hoşlanmayacağın şeyler yaparım sana anladın mı beni?

    Bir parmağını bana doğru uyarır biçimde kaldırmış,kaşları çatık bir şekilde konuşmuştu. Kaşları çatıkken baktığımda onu hatırlamıştım. Bu o adamdı o günkü öküz adamdı bu.
—Şimdi hatırladım seni. Sen Dicle'nin abisisin. Ne istiyorsun benden?
— Senden bir şey istediğim yok. Senin abin benim kız kardeşimi kaçırdı. Ben de seni kaçırıyorum. Kısasa kısas.
— Abim Dicle'yi zorla kaçırmamıştı ama. Dicle kendi rızasıyla kaçmıştı.

Kaşlarını çattı ve üstüme doğru eğilerek ellerini omuzlarımın üstüne,koltukla arasına sıkıştıracak şekilde koymuştu.
—Eğer ağzını kapatmamı istemiyorsan kes sesini.
— Tamam konuşmayacağım. Ama lütfen ellerimi ayaklarımı çöz bari.
— Ben seni çözeyim sen de kaç. Çok mu akıllı zannediyorsun sen kendini?
— Ya kaçmam ben söz. Hem ayağımı daha iki gün önce burktum çok canım yanıyor.
— Ya tabii bugün arkadaşınla iki saat boyunca yürürken hiçbir şeyin yoktu ama.
— Sen nerden bili-
Ağzımı şaşkınlıkla açıp gözlerimi kıstım ve devam ettim.
— Sen beni takip ediyordun. Ben anlamıştım zaten.
— Aferin sana.
Dedi dalga geçer bir şekilde.
— Bana bak Dicle'nin abisi-
— Bana Dicle'nin abisi deyip durma benim bir adım var.
— Adını mı biliyorum be Allah Allah.Adını söylesen adınla hitap ederim sana Dicle'nin abisi demem dimi.
— Fırat. Adım Fırat. Tamam mı? Şimdi Allah rızası için sus başımı şişirdin.
— Üff aman iyi be.
Dedim sonra koltuğa ayaklarımı uzattım kafamı da pencereye çevirdim.Ayaklarımı bir sağa bir sola sallarken pencereden dışarıyı izliyordum. O da karşımdaki koltukta oturuyordu.
—Ela
—Anlamadım?
—Benim ismim de Ela.
—Sormadım.
—Sormodom.
Tabii ki bunu duymayacağı şekilde söylemiştim. Oracıkta vuruverirdi bu eşkıya beni.
—Fırat.
—Ne istiyorsun?
— Bir şey soracaktım da.
— Sorma.
—Peki.
Uyuz.
—Hani sen dedin ya abimler için "Geldiklerinde geç kalmış olurlar."diye ne yapacaksın ki bana? Neye geç kalacaklar?
— Sorma demiştim.
— Sordum ama.
Ayağa kalktı ve merdivenlerden çıktı. Yaklaşık iki dakika sonra elinde bantla geri döndü.
— Hayır. Fırat yapma lütfen. Hiç hoş değil.

     Bana yaklaşmaya devam etti ve elindeki bantı ağzıyla yırttı. O bana yaklaştıkça ben koltukta geriye gidiyordum. Kafamı sağa sola çevirmiştim yapıştırmaması için ama sonuç olarak yapıştırmıştı.Ama ben çok zeki bir kızdım.Ön tarafta bağlı olan ellerimle bantı çekmek için bir hamle yaptığımda ellerimden tutup engel oldu. Sonra ellerimi arkadan bağlamak için çözdüğü anda daha ellerimi bağlamasına fırsat vermeden hala bağlı olan ayaklarımla erkekliğine tekme attım. Ayarını biraz fazla kaçırmış olabilirdim ama nasıl olsa bana giren çıkan yoktu.

       Geriye doğru gidip düştüğünde hemen mutfağa doğru zıplaya zıplaya gittim/ayaklarım bağlı olduğu için/ve elime bir bıçak alıp ayaklarımdaki ipten kurtuldum. Ağzımdaki bantı da çıkartıp koşarak kapıya doğru yöneldim. O yavaş yavaş ayağa kalkmaya çalışırken ben kapıya gelmiştim bile.
— Sakın kaçma Ela. Senin için hiç iyi olmaz.
— Kaçtım bile.
El sallayıp sırıttım ve arkama bakmadan koşmaya başladım.

         Bulunduğumuz ev ormanlık bir yerde olduğu için yol uzaktaydı. Arabaya gitsem de kapısını açamazdım. Açsam da araba kullanmayı bilmediğim için kullanamazdım. O yüzden ormanın içinde yolu bulana kadar koşmaya başladım. Şu an muhtemelen peşimde değildi ya da çok gerideydi çünkü hiç ses falan duymuyordum. Çok hızlı koştuğum için bana yetişemediğini düşünmüştüm.

       Sonra yola çıktım ve biraz koştuktan sonra bir arabanın yaklaştığını gördüm. Bu onun arabası değildi. Onda siyah Range Rover vardı. Görmüştüm. Bu gelen araba siyah mercedes G63'tü. Hemen arabayı durdurdum. Şoför inince konuşmaya başladım.
— Lütfen yardım edin. Bir adam beni kaçırdı. Peşimde.
— Tamam atla gidelim.
— Çok teşekkür ederim.

Arabaya bindik ve hızlıca arabayı çalıştırdı. 3-4 dakika sonra normal yoldan çıkıp orman yoluna girdi ve bağ evinin önünde durdu.Şaşkınca yanımdaki adama bakarken o arabasından indi ve benim kapımı açtı.
— İn hadi.
— Hayır. Hayır şaka mı bu lütfen ya ne istiyorsunuz benden.
— Sen mi inersin ben mi indireyim?
— Ya benim sizden kurtuluşum yok mu? Benim ne suçum var? Ben ne yaptım size?

       Bir elini belime bir elini de bacaklarıma sarıp bir anda beni kucakladı. Ayağıyla arabanın kapısını kapatıp bağ evine doğru yürümeye başladı. Kollarında çırpınıp ona vurdum,bağırdım çağırdım ama ıslık çalarak beni takmadan yürümeye devam ediyordu. Bağ evine girdik ve beni az önceki koltuğun üstüne bıraktı. Kafamı sağa çevirdiğimde karşı koltukta oturup bana bakan bir adet Fırat öküzü ile göz göze geldim. Başını sola doğru eğmiş bana bakıyordu.
—Sana kaçma demiştim.
dedi ve ayağa kalktı tekrar ayaklarımı ve ellerimi bağlıyordu.
— Pislikler sizi. Nefret ediyorum hepinizden. Allah'ın cezaları. Sizden bir kurtulayım görürsünüz siz. Davacı olacağım hepini-

     Beni susturan ağzıma yapıştırılan bant olmuştu.Sonra beni buraya getiren hain çocuk konuştu.
— Abi kaçırmasaydık daha iyiydi. Ne çok konuşuyor ya.
— Sorma Meriç gözünü açtığından beri susmadı başımı şişirdi. Ağrı kesici falan var mı yanında?
— Var abi arabada getireyim ben sana.

   Giderken bana gülüp göz kırptı. Gözlerinizi oyacağım hepinizin. Önce bir kurtulayım. Sonra hepinizden tek tek soracağım bunların hesabını. Bizimkiler şimdi her yerde arıyorlardır beni. Belki MOSSAT'a bile gitmişlerdir. Meriç denen o hain gelip abisine ağrı kesici verdi ve yanına geçip oturdu. Fırat bana dik dik bakarken ağrı kesicisini içti. Boğazında kalır inşallah. Kafamı pencereye çevirdim. Kollarımı arkadan bağladıkları için canım yanıyordu ama asla acımı belli etmezdim. Kaşlarım çatık bir şekilde duruyordum. Güçsüz değildim.

        Telefon sesi duymamla kafamı tekrar onlara doğru çevirdim. Fırat telefonu gülerek açtı.
— Ooo ben de neden hala aramadı diyordum. Anca hissettin kardeşinin yokluğunu herhalde.

Abim miydi telefondaki? Umarım abimdir.Fırat'ın söylediklerinden  ne konuştuklarını anlamaya çalışıyordum.

— Kardeşin iyi.
Gözüme bakıp devam etti.
— Şimdilik...
...
— Kardeşimi kaçırırken düşünecektin onu Tarık Gökalp. Ödeştik.

Dil YarasıNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ