37. Bölüm •

17.5K 1.2K 643
                                    

Merhaba.
Yine gecenin köründe yeni bölüm atıyorum, tüm gece kuşlarına selamlar. ❤️
Tarumar 200K oldu! İlginiz ve güzel yorumlarınız ile mesajlarınız için çok teşekkür ediyorum.

Biraz yoğun ve ağır bir bölüm oldu. Kontrol etmeden atıyorum, hatalarım varsa affola..
Umarım beğenmişsinizdir. 🙏🏻
Sizi seviyorum, iyi okumalar. 🌸

Lütfen oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın. ❤️

Karanlığın sonunda, küçük bir ışık vardı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Karanlığın sonunda, küçük bir ışık vardı.

Umutların, şifanın ve sevginin kolladığı bu ışık hiçbir zaman yakın olmamıştı fakat şimdiki kadar da uzak değildi. Aştığım engebeli yolları bir daha aşmayacağım umuduyla yaşarken; her seferinde, bir kez daha pürüzlere takılıyor ve engellerin eşiğine düşüyordum. Oysa, mutluluk en çok hüznün acısında kavrulanların hakkıydı. Ancak ben bunu hiç tadamamış, sevgiyi hissettiğim an büyük bir boşluğa düşmüştüm. Hastalık peşimi bırakmıyordu.

Zihnimdeki tuhaf sesler, durmadan ismimi bağırıyor; kulaklarımda dehşet bir çığlık kopuyordu. Babamı, Nazlı'yı yahut başka bir sureti görmekten çok bu garip sesler beni ürkütüyordu. Yine de, savaşacaktım. Bebeğim için yaşamak hatta iyileşmek için savaşacaktım. Bunu yapmak zorundaydım.

"İlaçların bunlar." dedi, Hakan Bey keyifsiz bir sesle. Hemen sonra, elindeki reçeteyi bana uzattı ve genişçe gülümsedi. "En düşük dozu verdim. Bebek için hiçbir zararı olmayacak, sen yalnızca ilaçlarını düzenli kullan ve stresten kaçın. En ufak bir sorunda hemen gel ve konuşalım Veda." Dudaklarımı dişlerime geçirirken karşımda oturan Alaz'a kısa bir bakış attım. Siyah gözleri, Hakan Bey ile benim aramda mekik dokuyor merakla dinliyordu. Ne olursa olsun, ona olan kırgınlığımı durduramıyordum. Öfkeli değildim, kızgın ya da hayal kırıklığına uğramışta değildim. Yalnızca kırgındım. Bebeği benden almak istediği için, tek dostumu ve arkadaşımı benden almak istediği için kırgındım.

"Haftaya yine gel." dedi, Hakan Bey ben ayaklanırken. Çantamın kulpunu sıkıca kavradığım sırada, Alaz uzandı ve reçeteyi alarak geriye çekildi. "Bu sesler ve halüsinasyonlar, bebeğe zarar verir mi?" Aniden sorduğu bu soru, başta beni şaşırtırken Hakan Bey'de hafifçe kaşlarını kaldırdı ve hemen sonra elini ensesine götürdü. "Bunun için bir şey söylemek doğru olmaz ancak ben Veda'nın bu olaylarla baş edecebileceğine inanıyorum." Gergin bir ifadeyle Alaz'a döndüğümde yutkunduğunu gördüm. Üzerindeki koyu gri tişörtü çekiştirdi ve boynundaki zinciri bir kez çevirdikten sonra başını salladı. "Gidelim, Veda."

Hakan Bey'in odasından çıkar çıkmaz dudaklarıma hapsettiğim soluğu dışarıya üfledim ve ellerimi sıkıca yumruk yaparak Alaz'ın yanında yürümeye başladım. Hastanenin kasvetinden çıkana değin, Alaz bir kelime dahi etmemişti fakat arabaya binmek üzereyken "Aramız hep böyle mi olacak?" diye, mırıldandı. Tepkisi, bakışlarımı asfalttan kaldırıp ona çevirirken kaşlarımı çattım. "Biliyorum, söylememem gereken şeyleri söyledim. Kırdım, üzdüm ya da yıprattım. Ancak beni de anla Veda, yalnızca iki hafta önce küçücük bir kızken tanıdığım dostumu kaybettim. Onu gözünü kırpmadan öldüren bir yığın adam sana veyahutta bebeğe acır mı sanıyorsun?" Parmaklarım usulca karnıma dokunurken gözlerimi yumdum ve ellerimden birini arabanın kapısına yasladım. Acımaz Alaz, acımaz lâkin ben bir bebeği öldürmeye acırım.

TARUMARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin