7. Bölüm •

28.4K 1.6K 696
                                    

Merhaba.
Lütfen, oy ve yorumları arttıralım. 🙏🏻
Emek verdiğim bir bölüm oldu, umarım beğenirsiniz.
Sizi seviyorum. 💞
İyi okumalar. 🌸

Yaşam, bazılarına altın kasede temiz bir su sunar

Ops! Esta imagem não segue as nossas directrizes de conteúdo. Para continuares a publicar, por favor, remova-a ou carrega uma imagem diferente.


Yaşam, bazılarına altın kasede temiz bir su sunar. Bu suyu içmek, değerlendirmek yahut kıymetini bilmek; insanın zihindeki, olgunlaşmış ağaç dallarına bağlı olan birer çaput gibidir. Bazılarına ise sunulan bu su, eskmiş bir kasede, bulanık, çamurlu ve tiksinç bir haldedir. Lâkin başka bir ihtimal olmadığından, bu kirli suyu içmek; kanına karıştırmak zorunda kalırlar. Böylelikle, insanın içine felaketler doğar ve makûs bir karaktere bürünür. Toplumda, bu şekilde karanlığa boğulur.

Tam da bu noktada, o altın kaseye parmak uçlarımı sürtmek ve sunduğu, sakladığı temiz sudan yudumlamak istiyordum.

Hayatın güzelliklerini, tadamamıştım. Ellerimi uzatsam yakalayabileceğim mutluluğu insanların, ailemin, olmayacak ilişkimin yahut arkadaşlıklarımın avuçlarında aramayı sürdürdükçe tadamayacaktım. En başından beri hedefim; o altın kaseyi hayatın sunmasını beklemek değil, kendi kudretimle çekip almak olmalıydı. İlk önce, kendimi ben mutlu etmeliydim. Beni, benden daha çok etkileyecek kim olabilirdi?

Dakikalardır kıvrandığım, hastane yatağından doğrulurken; nefeslendim ve ellerimi dağınık saçlarımın arasına daldırdım.

Yıllardır, içimde sakladığım derdimin ilmek ilmek ördüğü büyük hüznün kollarından sıyrılmayı başaramıyordum. Attığım adımda, aldığım nefeste yahut uyuduğum uykuda; daima suçlu ve kirli olduğumu hissediyordum. Kimse ile paylaşmadıkça içimdeki sıkıntı,  koca bir balona dönüşmüş ve şişmeyi hiç kesmemişti. Her soluduğumda, kaburgalarıma müthiş bir sancı ile birlikte, kanlı ellerin dokunduğunu anımsıyordum.

İç geçirdim.

Kendimi, yüzdüğüm ve boğulmak üzere olduğum bu dert kuyusundan kurtarmak zorundaydım.

Ani bir kararla, bacaklarımı uzandığım yatağın aşağısından sallandırdım ve bir çırpıda ayakkabılarımı giydim. Saat, öğleden sonrayı geçiyordu. Buraya geldiğim süre hatrı sayılır kadar uzun değildi ancak dimağımın olgunlaşmasını sağlayacak kadar verimli olmuştu. Uyuşturucudan, dayaktan ve hakaretlerden; en çokta babamın ruhsuz, nefret timsali korkunç bakışlarından uzakta olduğum için arınıyordum. Ruhum, bedenim, kanım tüm kötülüklerden arınmaya çalışıyordu. Bunu yapmak zorundaydım. Kendimi, bu pisliğin içinden ve bana kirliliği anımsatacak her derdimden ancak konuşarak kurtulacaktım.

Saçlarımı, giydiğim ceketimin içinden çıkararak; odamın kapısını çektim ve bir kez kilitleyip hızlıca etrafa bakındım. Normalde, onlarca merdiven inip çıkabilirdim lâkin fikrimin değişmesinden ya da her an odama döneceğimden korktuğum için koşar adımlarla, asansöre yöneldim.

TARUMAROnde as histórias ganham vida. Descobre agora