12. Bölüm

2K 180 138
                                    

Aradan geçen bir ayda Wei Wuxian'ın döndüğü her yere yayılmıştı. Bu sürede devam eden saldırılar, herkesin aklına bir şüphe düşürmüştü. Zamanında karanlık sanatları kullanan adamın geri dönmesi, masumluğu kanıtlansa bile onlara bu olaylarla ilgisinin olduğunu düşündürmüş ve bu kulaktan kulağa her yere yayılmıştı.

Yuan, dersten çıkmış anne ve babasını arıyordu. Etrafta olmadıklarını görünce ise Jingshi'ye yönelmiş ve oraya geldiğinde kapıyı tıklatıp, "Anne, baba içeride misiniz?" diye seslenmişti.

Wei, oğlunun sesini duyduğunda istemeyerek de olsa sevdiği adamın dudaklarından ayrılmıştı. Ona bakan bakışları tatlı bulunca kıkırdayıp, minik bir öpücük daha vermişti. Sonrasında biraz geri çekilip oğluna, "Buradayız, gelebilirsin A-Yuan." diye seslenmişti.

Yuan, içeriye girip masanın yanında oturan anne ve babasını görünce gülümsemişti. Yanlarına gidince hemen ortalarına geçmiş, annesine sarılmıştı. "Derslere girmek istemiyorum. Seninle kalmak istiyorum." Diye üzgün bir sesle söylemişti.

Wangji, oğlunun annesine karşı çok hassas olduğunu biliyordu. Uzanıp saçlarını okşayıp, "A-Yuan, derslere girmen gerektiğini biliyorsun." dedi. Onun ne hissettiğini anlıyordu. Kendisi de Wei'yi bir saniye bile bırakmak istemiyordu.

Wei, ikiliye gülüp oğlunun yanağını sıkmıştı. "Babandan izin alamadın genç adam, hem yalnız kalmıyorum A-Yuan kalsam bile kendimi koruyabilirim biliyorsunuz değil mi?" diye sormuştu. Ne de olsa zamanında herkes onun gücünden korkup onu öldürmüştü.

İkili birbirine baktıktan sonra isteksizce baş sallamışlardı. Wei onlara gülümseyip aklına gelen fikirle gülümsemişti. "Yarın gece avına çıkalım mı?" diye sormuştu.

Baba ve oğul bir süre düşünüp aynı anda onayladığında yarın ne yapacakları belli olmuştu. Ne kadar endişelenseler de onu dünyadan soyutlayamayacakları için istediğini kabul etmeleri en iyisiydi.

Gece vakti Yuan, kendi odasına döndüğünde geçen ay Yunmeng'e gittiklerinde öğrendiği bilgileri düşünüyordu. Denilene göre bugün Jin sekti'nin lideri, sektten ayrılacaktı. Konaklayacağı yeri öğrenmek onun için zor olmamıştı ve bugün yıllardır uğraştığı intikamının sonucuna ulaşacaktı. O adamı yok etmek için yavaş yavaş hareket etmiş, önce ona bağlı olanları yok etmişti. Bugün ise yıllardır çektiği uğraşın sonuna gelmişti. O adamı bugün dünyadan silecekti.

Hazırlanmaya başladığında, öncelikle üstüne olan üniformasını çıkarıp gizlediği simsiyah kıyafetlerini giymişti. Bunları giydiği zaman büründüğü siyahlık ile daha kolay kamufle olabiliyordu. Karanlık sanatları altın özünden bile daha rahat kullanabildiği için onun için çoğu şey daha kolay oluyordu. Fark edilmek istemediği zamanlarda kolaylıkla kamufle olabilmesi gücü sayesindeydi.

Hazırlanması bittiğinde, odasında olan aynaya ilerleyip bir süre kendisine bakmıştı. Yıllardır iki kişiliği varmış gibi yaşıyordu ve artık bu kişiliğini geride bırakmak istiyordu. Annesi dönmüştü ve o artık ellerini kirletmek istemiyordu. Annesine sarıldığı zaman suçlu hissetmek istemiyordu. Bunu bu zamana kadar hiç düşünmemiş olsa da annesinin dönmesi ile bunları düşünmeye başlamıştı.

Aynadaki yansımasından sıkılmış gibi iç çekip odadan sessizce çıkmış, siyahlığa bürünüp gecenin karanlığına karışmıştı. Hızlı olmasına gerek yoktu. O gelene kadar alacakları bir kaç nefes onlara verdiği bir nimet olarak görülebilirdi.

Kendince yavaş gitse de, aslında gayet hızlı bir şekilde varmıştı. Lüks hanın çatısına yerleştiğinde etrafa kısaca göz atmıştı. Kalabalık olacağını biliyordu yine de o korkak adam çok fazla koruma getirmişti. Tuzaklar kurmuş olacağından şüphelenip etrafı gizlice kontrol etmeye devam etti. Her şeyin yerini saptadıktan sonra çatıya dönüp ıslığını çalmaya başladı.

海誓山盟 - 𝓦𝓪𝓷𝓰𝔁𝓲𝓪𝓷 Where stories live. Discover now