white/green/red/black

124 20 17
                                    

Birkaç kez fazlasıyla uzaktan, bir mağaranın öteki tarafından geliyormuşçasına boğuk çıkan fısıldamalar her seferinde yüksekliğini bir kademe arttırarak sonunda Keigo'ya ismini söyleyen haykırışlar olarak geri dönmüş, dakikalar sonra genç oğlan ağırlaşmış göz kapaklarını neler olduğuna bakmak için yukarı kaldırma adına kendisini zorlayarak gözlerini yarım yamalak bir şekilde açmıştı.

İlk duyduğu şey yanağında hissettiği ıslaklık oldu. Ardından görüş açısı ağır ağır netleştiğinde tanıdık bir yüzle karşılaşmış fakat bu yüz, daha önce hiç rastlamadığı bir ifadeyi barındırırken şaşkınlıkla gözlerini birkaç kez kırpıştırmak zorunda kalmıştı.

Todoroki Touya neredeyse pişmanlık dolu bir ses tonuyla (Keigo bunu nasıl tasvir edeceğini gerçekten bilemiyordu) onun adını söylüyor, alnındaki yarayı umursamadan karşısındakini uyandırmaya çalışıyordu.

"Keigo, beni duyuyor musun? Hey!"

Sarışının omuzlarını sarstığında artık kendine gelmesi gerektiğini fark etti genç oğlan, ilk hamlesi de kafasını yavaşça sallamak olmuştu. "Sen..."

"Touya." dedi kızıl saçlı, Keigo'nun herhangi bir hafıza kaybı yaşamasından endişe duymuşçasına. "Todoroki Touya, hatırlıyorsun, değil mi?"

"Touya... Alnın..."

"Siktir et onu şimdi." diyerek kestirip attı Touya. "İyi misin? Kalkabilecek misin?"

Keigo kafasını salladı tekrardan. Touya geri çekilerek ona nefes alacak bir alan sağladığında fark etmişti ki hava karanlıktı ve her neredelerse fazlasıyla esiyor olmalıydı, soğuğun yüzüne diken gibi battığını hissediyordu. Kızıl saçlının yardımıyla uzandığı sert zeminde doğruldu ve kaslarını esnetmek için birkaç hareket yapmaya çalıştı. Üzerinden bir kamyon geçmişçesine her bir noktası acıyor, dizleri ve dirseklerinde sürtünüp aşındıklarından dolayı yanmalar hissediyordu fakat iyi olduğunu söyleyebilirdi. Sonuç olarak o hızla patikadan çıkmalarına rağmen hâlâ hayattaydı; ayağa kalkabiliyor, hatta yürüyebiliyordu.

Öte yandan Touya, ondan çok daha berbat gözüküyordu. Alnındaki yara gerçekten de derin gibiyken bu yetmezmiş gibi kulağından boynuna doğru da kandan bir yol oluşmuştu, tamamen dağınık olan saçlarının arasınaysa toz toprak karışmıştı. Yüzünde ve kollarında üzerindeki kanı çoktan kurumuş birkaç çizik mevcuttu, ayrıca sağ ayağının üzerine de basamıyor gibiydi.

"Berbat görünüyorsun." diyerek içinden geçireceği cümleyi kelimelere döktü Keigo fark etmeden. Touya'nın buna karşılık yaptığı şey ise kafasını eğip bakışlarını başka bir tarafa çevirmek olmuştu. Etrafına göz atan Keigo, karşısındakinin ifadesine dikkat kesilmeden nerede olduklarını anlamaya çalışırken kollarını birbirine doladı. Çevrede ağaçlardan ve dondurucu soğuktan başka bir şey yoktu. Hissettiği hareketlenmeyle bakışlarını tekrardan karşısına çevirdiğinde Touya'nın ceketinin fermuarını açtığını görerek kaşlarını çattı. "Ne yapıyorsun?"

Kırmızı saçlı oğlan ise bu soruya anlam veremeyerek kaşlarını sorarcasına kaldırmıştı. "Üşüyorsun."

"Saçmalama, gebermeye mi çalışıyorsun?" dedi Keigo kolundaki D işlemeli şeridi çıkarırken. Touya'ya "Arkanı dön." komutunu verdiği sırada şeriti ikiye katlamakla meşguldü. Diğer oğlan, sarışının ne yapmaya çalıştığını anlayamasa da dediği gibi arkasını döndü ve Keigo şeridi onun alnındaki yaranın üzerinden geçirip kafasının arkasında bağlarken sessiz kaldı. Sarı saçlı oğlan son düğümü sıkı bir şekilde attığından canı acımış, tıslayarak kafasını öne doğru eğmişti.

"Bu, şimdiye kadar tişörtünden bir parça koparıp yaranı kapatmayı akıl edemeyecek kadar salak olduğun içindi." dedi Keigo sırıtarak. Touya ise onun yüzündeki ciddiyetsiz ifadeye şöyle bir göz attıktan sonra gülerek kafasını iki yana sallamış, içinden Keigo'ya aralarındaki o gergin hattı yok ettiği için teşekkür etmişti.

"O kadar bağırmama rağmen uyanmadığın için benim kadar aptalsın." Touya omuz silkerek söylediğinde Keigo buna gözlerini devirmişti. "En azından kendi ilk yardımımı karşılayacak yaştayım. Ve, dur tahmin edeyim, nerede olduğumuzu bilmiyorsun, değil mi?"

"Nasıl bilebilirim?" diye homurdandı kızıl saçlı. Keigo ise bir öğretmen gibi "Hm hm, anlıyorum." demiş, ardından kollarını birbirine bağlamıştı. "Eh, ne yapalım artık. Karşında birinci seviye bir izci olduğu için şanslısın."

Yaklaşık on saniye boyunca bir sessizlik kapladı ikisi arasındaki mesafeyi; ardından Touya'nın kahkahası bu boşluğu makas misali kesmiş, genç oğlan karnını tutarak gülerken Keigo "Ne var?" diye çıkışmıştı. "Ciddiyim ben."

Touya onu duymazdan gelip "Tabii, bir numaralı izcisin." diyerek gülmeyi sürdürdüğünde "Tanrı aşkına." diye mırıldandı, ardından bir yön seçerek oraya doğru ağaçların arasında yürümeye başladı. "Biliyor musun, burada soğuktan donsan da umurumda değil."

"Oh, lütfen bekleyin, izci-sama!" Kırmızı saçlı oğlan alaycı ifadesinden kurtulamayarak sağ ayak bileğindeki yaralanmadan dolayı topallaya topallaya Keigo'nun peşine takıldığında sarışın yalnızca somurtmuş ve daha da hızlanmıştı.

well darling let's hurt tonight  |•| dabihawksHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin