hunt you down, eat you alive

408 28 25
                                    

"Biri nöbetçi öğretmeni çağırsın!"

Kalabalığın arasından yükselen ince ses, karşılarındaki karmaşayı gizleyemedikleri bir zevkle izleyen veya taraflara ellerinden geldikçe tezahürat yapan kişilerin bağırışları arasında kaybolsa da çemberin dışındaki öğrencilerden birkaçı bu zayıf sesi duymuş ve ilk bulduğu öğretmeni çağırmak için hızla okula yönelmişti. Bu sırada katmanlarını gittikçe arttıran çemberin en iç kısmındaki bronz tenli kız, yediği yumrukla bir iki adım gerileyen arkadaşına hitaben "Sana söylediğimi yap!" diye bağırmış, ardından uzun zamandır voleybol oynadığından dolayı spordan uzak yaşayan kişilerden bir tık daha kaslı olan kolunu göstererek "Vur işte!" kelimelerini eklemişti. Takami Keigo, iradesi bıraksa kavganın ortasına büyük bir hırsla karışacak olan arkadaşına gözlerini devirip burnundaki kanı beyaz gömleğinin koluna silerken "Kolaydı sanki." diye mırıldandı. Ardından takım arkadaşlarından birini yere düşüren herifin tekine tekmeyi basmış, karnına bir başka tekme daha geçirirken bir an olsun tereddüt etmemişti. Çocuğun üzerine eğilip bir yumruk da suratına çakmak için hazırlandığı o saliselik anda kulaklarına "Hawks!" bağırışı doldu, büyük ihtimalle çemberde onu destekleyenlerden birine aitti fakat Keigo seslenen kişiyi tespit etmeye ya da neden bağırdığını anlamaya fırsat bulamadan sırtında hissettiği sert baskıyla gafil avlanarak dizleri üzerine düştü. Bu baskıyı yapan kişi dizleri üzerinde duran Keigo'nun karın boşluğuna tekmeyi bastığı an sarı saçlı oğlan sağına doğru devrilmiş, nefessiz kaldığı o kısacık saniyenin sonunda kendisini küçük taşlarla dolu zeminde sırt üstü bir şekilde bulmuştu. Üzerindeki oğlanın patlayan dudağından çenesine doğru akan koyu renkli kan kendisine çoktan bir patika çizmiş olsa da yüzünde istediğini elde etmiş bir avcının tehlikeli sırıtışı yer alıyor, turkuaz gözleri kavganın başından beri ulaşmak istediği kişiyi sonunda pençeleri altına geçirdiği için hevesle parlıyordu.

"Az önce tekmelediğin kişi şutör gardımızdı, kuş beyinli." Okulun basketbol takımı kaptanı Todoroki Touya'nın kalın sesinin altında yatan alay, Keigo'nun dudaklarının da yukarı doğru gerilmesini sağlayacakken "Bu, onun için." cümlesinin ardından yüzüne yediği sert yumruk, dudaklarından dalga geçercesinebir gülüşün yerine tıslama ve birkaç küfürün çıkmasına sebep olmuştu. Touya'nın kemikli parmakları kirlenmiş gömleğinin yakalarını kavrarken yüzleri arasındaki mesafe, ikisi de farkında olmadan kısalıvermişti.

"Sikik çeneni ne zaman kapatman gerektiğini hiç bilmiyorsun, değil mi?" dedi kızıl saçlı oğlan. Hâlâ yüzünde duran gülümseme onu içinde bulundukları durumdan zevk alan, sadist piçin teki yapmaktan ileri gitmiyordu Keigo'nun gözünde.

Eh, sorun şu ki, sarışın da ondan pek farklı değildi.

Mirko, canım Touya şerefsizinden daha çok acırsa senden bileceğim.

Touya'nın alnına tüm gücüyle kafa atmadan önce aklından geçirdiği cümle buydu. Karşısındaki oğlan yediği darbeden dolayı acıyla tıslayıp ağırlığını Keigo'nun üzerinden biraz olsun kaldırdığı sırada sarışın, yaptığı hareketi gören arkadaşının "İşte böyle!" bağırışını duymazdan gelerek bacağını üzerindeki oğlanı kendisinden uzaklaştırmak için kullandı ve Touya'yı yere düşürdükten sonra hızla ayağa fırladı. Touya da bu sırada dizlerinden tekini zemine dayamış bir şekilde yarım yamalak doğrulmuş, alnını tutuyordu. "Kafanı sikeyim senin."

Keigo'nun yüzündeki sırıtış mümkünmüş gibi daha da genişlerken ikinci bir darbe için atılacağı sırada kulaklarına dolan "Burada ne oluyor böyle?!" bağırışıyla duraksadı. Kaçmak için bakışlarını çevresine doğrultacağı sırada çemberi dağıtan matematik öğretmenleri saniyeler içerisinde karşılarına dikilmiş, kavgaya karışan hiçbir öğrenci de bu kısacık sürede ortamdan ayrılamamıştı. Gözleri ateş saçan matematik öğretmenleri, her ay en az bir kez karşılaştığı bu görüntüden bıkmış bir şekilde burnundan soluyordu.

"Herkes müdürün odasına! Hemen!"

well darling let's hurt tonight  |•| dabihawksHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin