1. Bölüm

40 4 4
                                    

Ela•

Kızlarla oturup sohbet ederken gelen müzik sesiyle kafamı sola çevirdim. Bana doğru yaklaşan kişiyi görmemle gülümsememe engel olamadım.Karşımda oynaya oynaya gelen Barış elimi tutup beni ayağa kaldırdı.

Ela:Ya saçmalama Barış oynamam ben.
Barış: Aaa hadi çiçekçi kız.
Ela:Barış herkesin içinde oynayamam ben.
Barış:Oynarsın oynarsın.

Ellerimi tutup kaldırdı.Ben de onunla birlikte oynamaya başladım.Şu an öğle arasında,okul bahçesinin tam ortasında,herkesin içinde Barış ve ben karşılıklı oynuyoruz. Başta biraz çekinsem de şu an halimden hiç şikayetçi değildim. Biz oynarken önce 2 kişi sonra 5 kişi sonra 10,20,30 derken okulun yarısı da bize katılmıştı.Müdür kızmıyor mu demeyin çünkü şu an tam arkamda müdürümüz Hasan Hüseyin Er namı diğer "Kral" ve beden hocamız Ferhat Hoca karşılıklı oynuyordu. Eee burası İzmir.Biz neşemize,eğlencemize düşkün oluruz.
Yaklaşık yarım saat oynadıktan sonra artık yorulmuş bahçede ağaçların yanındaki banklardan birine oturmuştum. Arkamdan Barış gelip yanıma oturdu. Şu an bizi gerçekten görmeliydiniz. Barış kravatını çıkarıp kafasına bağlamış,okul ceketini pantolonunun kemerine sıkıştırmıştı.Ben ceketimi belimden bağlamış saçlarım her yerden fırlamış ter içindeydim.
Saate baktığımda dersin başlamış hatta 15 dakika geçmiş olduğunu gördüm. Şimdi bana geçmiş olsun. Okulun en katı öğretmenlerinden biri olan tarihçimiz Nejla Hocanın dersiydi. Öğretmen zili çaldığı andan itibaren sınıfa 1 dakika bile geç kalan olsa yok yazar yarım gününü yakardı. Benim devamsızlığım ise 8,5 gün olmuştu bile. Hep Nejla Hoca yüzünden. Ben yoksa hastayken bile okula gelir,derslerimi aksatmazdım.
Koşa koşa bahçede Hasan Hocayı aradım ama bulamadım. Hocalardan birisine sorduğumda odasına gittiğini söyledi. Kapısının önüne geldiğimde önce üstüme başıma çeki düzen verdim sonra kapısını çalıp odasına girdim.

Ela:Hocam merhaba girebilir miyim?
Hasan Hoca:Gel Ela gel.
Ela:Hocam kusura bakmayın rahatsız ettim ama sizden ufacık minicik küçücük bir isteğim olacaktı da.
Hasan Hoca:İste bakalım ne isteyeceksin?
Ela:Hocam şimdi biz öğle arasında müzik açıp oynadık ya.
Hasan Hoca:Eee?
Ela:Ben zamanın nasıl geçtiğini anlamamışım. Dersin 15 dakikası geçmiş. Dersim de Nejla Hocayla. Rica etsem bi izin kağıdı verseniz. Ben de yok yazılmasam olur mu?

Hasan Hocaya en tatlı halimle gülümsedim ama o hiç ciddiyetini bozmadı.Tam izin vermeyeceğini düşündüğüm anda konuştu.

Hasan Hoca:İyi tamam bu seferlik izin kağıdı yazıyorum ama bi dahaki sefere geç kalmamaya dikkat et. Sonraki dersin ne?
Ela:Beden hocam.
Hasan Hoca:İyi 3 derslik izin yazıyorum. İstersen evine gidebilirsin.
Ela:Vallaha mı? Aslansınız hocam. Cansınız hocam. Vallaha size boşuna Kral demiyorlar. Allah başımızdan eksik etmesin. Allah'a emanet olun hocam hoşçakalın iyi günler.

Diğer müdürler gibi değildi Hasan Hoca. 50li yaşlarında çok tatlı ponçik bi insandı. Sadece bana karşı değil tüm öğrencilerine karşı böyleydi. Normalde okuldan erken çıkmamıza kolay kolay izin vermezdi ama ben çok ders çalışan bi insan olduğum için son iki dersim beden,müzik ya da boş ders olduğunda Hasan Hocadan izin alır eve gidip ders çalışırdım.
Sınıfıma çıkıp çantamı aldım. Sırama baktığımda boş olduğunu görünce Barış'ın gelmediğini anladım. Muhtemelen okuldan kaçmıştı. Hocaya izin kağıdımı verip sınıftan çıkınca Barış'ı aradım ama açmadı. Yaklaşık 5 dakika sonra telefonum çaldı.
Büyükbaş arıyor...

Ela:Neredesin sen yine okuldan mı kaçtın?
Barış:Evet eve gidiyorum. Üstümü değiştirip çıkacağım. Bizim çocuklarla buluşacağız. Sen de gel istersen.
Ela:Yok ya ben eve gidiyorum.Ders çalışacağım.
Barış:İzin mi aldın Hashüs'ten?
Ela:Yaa Hashüs demesene şu adama ayıp.
Barış:N'apıyım kızım uzun isimleri telaffuz ederken sıkılıyorum.
Ela:Bi gün inşallah yanındayken ağzından kaçırırsın da sana yine erkekler tuvaletini temizletir.
Barış:Sana da eğlence çıkar.
Ela:Aynen neyse ben durağa geldim. Otobüse bineceğim.Kapatıyorum görüşürüz.
Barış:Görüşürüz çiçekçi kız.

Okulda herkes bana çiçekçi kız derdi. Bunun sebebi henüz 9. Sınıftayken yaşanmıştı. Sınıf arkadaşım elinde çiçeklerle bana gelip "Seni çok seviyorum Ela. Benimle çıkar mısın?" demişti. "Hayır üzgünüm ama bi ilişki istemiyorum." dedikten sonra çocuğun bana "Hadi ama naz yapma senin de benden hoşlandığını biliyorum. Hem fazla naz aşık usandırır." demesiyle asfalyalarım attı. Zaten 5 dakika öncesinde Nejla Hoca beni yok yazmıştı. Ona sinirliyken üstüne bir de bu beni iyice deli etmişti.Çocuğun boyu epey uzun olduğu için onunla aynı hizaya gelebilmek için sıranın üstüne çıktım.Sonra elindeki çiçekleri alıp kafasına kafasına vurdum. "Ben.Seni.Kırmak.İstemiyorum.Ama.Sen.İlla. Gel.Benim.Kafamı.Kır.Diyorsun." Her bir kelimemde bir kere daha kafasına vuruyordum. En son"Senin yüzünden yazık oldu güzelim çiçeklere." Deyip tekrar kafasına vurduğumda sınıftan çıkıp söylene söylene gitti. Ben de elimde kalan paramparça olmuş çiçekleri sinirle çöpe attım. Herkes bakıp bakıp gülüyordu. Yanıma gelen Barış elini omzuma attı.
Barış:Helal bee çiçekçi kız.

O günden sonra bütün okul bana "Çiçekçi Kız" demeye başladı.
Aaa nasıl unuturum? Benim size kendimi tanıtmam gerekiyordu. Aşk olsun ama siz de hiç hatırlatmıyorsunuz.

Neyse ben Ela Gökalp. Mavi gözlü 1.61 boyunda kahverengi saçlı esmer tenli bir kızım.2 hafta önce 18 yaşıma girdim. 12.sınıf öğrencisiyim. Mimar olmak istiyorum. Derslerim bu sene çok güzel ama geçen seneye kadar kitaplarımın kapağını açmadığım için haliyle notlarım baya düşüktü. Şimdi de onları toparlamak için sürekli çalışıyorum. Benim 4,5 kişilik bir familyam var. Annem, babam,abim ve Barış.Annemin ismi Rukiye. Tanısanız çok seversiniz. Çok tatlıdır. Efsane yemek yapar. Parmaklarınızı yersiniz. Ama bir terlik atışı var ki LeBron James anacığımın yanından geçemez. Babamın ismi de Kâzım. Mahallenin bakkalı olur kendileri. Anacığımdan kapamadığım izinleri aldığım, annemin terliklerinden,temizlik görevlerinden,abimin baskıcılığından kaçarken sığındığım limanım. Bir de abim Tarık var. Abim 24 yaşında iç mimar. Çalışmadığı günlerde babama bakkalda yardım ediyor. Aşırı kıskanç bir insan.Sürekli onu yapma,bunu yapma onunla konuşma,şuraya gitme,bunu giyme diye bana karıştığı için bu genç yaşımda hayattan bezdirdi. Bir de benim kansız,şerefsiz,üç kağıtçı,ahlaksız,terbiyesiz arkadaşım Barış var. Her gün bizim evde olduğu için artık o da bizim aileden sayılır. Onunlayken her an rezil olabilir,başınıza bela alabilir ya da hastanelik olabilirsiniz. Onun yanındayken ne kadar can güvenliğim olmasa da yanında en çok keyif aldığım insan o.

Dil YarasıWhere stories live. Discover now