14: ziyaret

573 50 12
                                    

*time skip*

"pasta yapmak zorunda mıydık yani?" diye isyan etti harry, başını geriye yatırırken. bir yandan da kremayı çırpmaya çalışıyordu. üzerinde annesinin pembe önlüğü vardı.

lily oğlu ile vakit geçirememekten yakınınca harry gününü annesine ayırmaya karar vermişti. ve şimdi mutfakta pasta yapmaya çalışıyorlardı.

"sus ve kremayla ilgilenmeye devam et harry." dedi lily gülerek. kekin kabarmasını dikkatle bekliyordu. öyle ki bugün onun için cidden değerliydi. oğluyla vakit geçirmeyi seviyordu.

"ama-" kapının çalınışı çocuğun cümlesini böldü.

"draco'yu çağırmadım!" diyerek savunmaya geçti harry. lily'se karşılık olarak kıkırdadı.

"biliyorum tatlım." rahat bir nefes verdi harry.

lily zarif adımlarıyla kapıya doğru yürüdü. kapının deliğinden gelenin kim olduğuna baktı.

başta sonuna kadar açıldı gözleri. hızla geri çekilip kapıyı açtı.

"selam tatlım." dedi adam, samimi bir gülümsemeyle. elindeki çiçek buketini ona uzattı.

"j-james.." dolu gözlerini ela gözlerle birleştirdi. ardından adamın boynuna atıldı.

"kim gelmiş ann-" babasının bakışlarıyla kesilivermişti cümlesi.

uzun süre sonra, lily kocasından ayrılabildiğinde gözlerinden yaşlar süzülüyordu.

"merhaba, harry." dedi James. "ne kadar büyümüşsün." harry de aynı annesi gibi koşarak sarıldı adama.

"seni özledim." diye fısıldadı.

"ben de seni özledim oğlum."

bir süre daha ayrılmadılar birbirlerinden. lily de arkalarından dolu gözleri ve gülen yüzüyle izledi onları.

dakikalar sonra mutfakta birlikte pasta yapıyorlardı.

harry babasına draco'yu anlattı. james aşırı tepkiler vererek sarıldı oğluna.

uzun sürenin ardından ilk defa bir akşamı hep birlikte geçirmişti potter ailesi. herkesin yüzüne bir gülümseme hakimdi.

harry için her şey iyi gidiyordu. şaşırtıcı şekilde fazla iyi.

itirazı yoktu. ailesini seviyordu. sevgilisini seviyordu. yaşamayı seviyordu. masallardaki kadar mükemmeldi hayatı.

ama keşke bir masal olsaydı onun hikayesi. ne olursa olsun iyi sonla bitebilseydi.

-

"tekrar gelebilecek misin james?" dedi lily, başını adamın göğsünden kaldırıp gözlerine bakarak. james iç çekip koltukta uyuyakalmış oğluna baktı.

"bilmiyorum lils. zaman belirleyecek."

"her şey daha da kötü olmayacak, değil mi?" gülümsedi adam. karısını kendisine daha çok çekti.

"ölmayacak bir tanem. söz veriyorum." lily'nin yüzünde de belirdi o gülümseme. bir süre daha baktı kocasının gözlerine. ardından sevdiği adamla dudaklarını buluşturdu.

ama unutuyordu ki, james potter, verdiği sözleri tutamayan bir adamdı.

overbearing and hero, drarryWo Geschichten leben. Entdecke jetzt