21: KAFAMI KARIŞTIRIYORSUN

49.1K 2.7K 308
                                    

"Norm Ender- Depresyon oteli"

К сожалению, это изображение не соответствует нашим правилам. Чтобы продолжить публикацию, пожалуйста, удалите изображение или загрузите другое.

"Norm Ender- Depresyon oteli"

BÖLÜM: 21- KAFAMI KARIŞTIRIYORSUN

Aras memnuniyetle gülümseyip cebindeki son model telefonu çıkarıp açtı ve Su'ya uzattı. Yaptığı şeyden çok emin gözüküyordu.

Su; tek kaşını havaya kaldırıp telefonu eline aldı ve mesajları kontrol etti ama benimle yazışmaya dair hiçbir şey yoktu. Ya da biz öyle sanıyorduk.

Aras değilmiş desem de içimdeki şüküfe "Mesajları silmeyecek kadar geri zekalıysa senden en başından beri gizlenmemliydi." deyince ona hak verdim. Şüküfe doğru söylüyordu, mesajları silmiş de olabilirdi. Bir sürü ihtimal vardı.

Aras şu an şüpheli olarak ikinci sırada gözüküyordu. Mantıken. Ya da bize öyle göstermeye çalışıyorlardı, ya da hepsi bize oyun oynuyordu. Aklımdaki düşünceleri savurdum elimin tersiyle.

Su işini bitirince Aras'a telefonu uzattı ve bana döndü, iki gözünü yavaşça kapattı.

Tamam anlamında başımı sallayıp ayağa kalktık "Biz Gidelim artık," deyince kızlar homurdansa da Acar keyifle gülümsedi

"Sonunda," diyerek keyiflendi. Bir an değiştiğine inanmıştım, sadece inanmıştım. Bu umurumda olmasa da can yakıyordu. Garip hissediyordum.

Güçsüz durmak yerine ona iğreniyormuş gibi baktıktan sonra diğerlerine gülümseyip selam verdik. Kişiye göre muamele.

"Tekrar görüşelim çocuklar," diyerek sahilden eve doğru ilerlemeye başladık. Bu kadar heyecanlı olacağını bilmiyordum.

Bir şey bulmak adına, hatta eğlenmek için gelmiştik ama ben neden keyifli değildim? Saçma bir döngünün içerisindeydim ve olduğum yerde dönüp duruyordum. Sıkılmıştım, onu bulmak istemiyordum. Karşıma çıksa bile onu umursamadan yaşamaya devam edecektim? Benden ne istiyordu? Çok mantıklı açıklaması olduğunu keşke şimdi anlasaydım.

Biraz uzaklaştıktan sonra Su, "Kafayı yiyeceğim ama!" diye bağırınca biraz korkmuştum. Zaten hava kararmaya başlıyordu. Ödüm bokuma karışmıştı af edersiniz.

"Ne bağırıyorsun mal!" diyerek koluna ilk vurdum sonra koluna girdim ve karşıdan karşıya geçtik.

Homurdanarak "Ama ben uyuyamam ki bilmeden," dedi. Bu sefer ona hak verdim. Benim da kafam karışmış merak duygum harmanlanmıştı. Hayır hayır, merak etmiyordum. Onun kim olduğunu öğrenmek istemiyordum.

Kabul ediyordum, Su kadar ben de çok merak ediyorum. Kendimi kandırmaya çalışsam da sebepsizce; küçük bir çocuğun okulun ilk günü heyecanı gibiydim. Sadece kendimi kandırıyordum.

Ben de çok merak ediyordum ama daha bulmuş değildim. Bu işin bu kadar zor olacağını tahmin etmiyordum, direkt Nermin teyzeye sorsam? Çok garip ve saçma olurdu, kadın bana deli gözüyle bakardı.

Konuşmayı kesip nihayet eve varmıştık, "Biz de mi kalacaksın Sucuk?" diye sorduğumda başını olumlu anlamda salladı.

"Sana yazanı bulmadan gitmeye niyetim yok!" deyince gülümseyip tekrar koluma girdim ve merdivenlerden çıkmaya başladık.

Kapıyı çaldığımda Ali Can kapıyı açmıştı, sinirleri hayli bozuk gözüküyordu. Yine annemden azar işittiği belliydi.

"Ne bakıyorsun öyle tirrek!" diye bağırınca oflayarak odasına ilerledi. Annemden sonra benden böyle tepki alınca sinirleri daha çok artmıştı, onu sinir etmeyi seviyordum.

Tam içeri geçmişiz koridordan geçip odaya doğru gidiyorken annem mutfaktan bize bağırdı.

"Gelin bakayım buraya!" diye bağırınca acaba yine ne yaptık diye düşünmeden edemiyordum. Her şeyi yapmış olabilirdik. Çünkü biz.

Mutfağa vardığımız yıkanacak bulaşıkları görünce gözlerim kocaman oldu. Neden bizi çağırdığını anlamış olduk.

Annem eliyle arkasındaki bulaşıkları göstererek "Kolay gelsin kızlar," diyerek mutfaktan bir çırpıda çıktı. Bizi sinir etmenin yollarını biliyordu.

Su ile birbirimize bakıp ufladıktan sonra sıkıla sıkıla bulaşıkları yıkadık. Sonunda bulaşıklar uzun uğraşlar sonu bitmişti, Su köpürterek yıkamış ben de durulamıştım.

Hayli yorulmuştuk ve kendimizi odaya atmıştık, yatağa kendimi atmamla telefonumdan bildirim gelmesi bir oldu. Neydi bu akşam akşam?

Komidine koyduğum telefonu alırken Su'da üzerini değiştiriyordu, gözleri beni bulunca 'ne oldu?' Anlamında bir bakış attı. Bilmiyorum anlamında omuzlarımı silktim ve gelen bildirimlere göz attım.

Bildirimler mesaj kutusundan gelmişti, büyük ihtimalle ruh hastası benimle uğraşmak için yazmıştı. Bunu anlamamak zor değildi.

Ruh hastası kmş: Sizin gibi çakalını görmedim biliyor musun?

Ruh hastası kmş: hem mesajları neden silmeden dışarıya çıkayım ki?

Duru: artık Aras olmadığını biliyoruz,

Duru: aklımızı bulandırmaya çalışma, yemezler.

"Bu varya Aras çıkarsa ne gülerim." dedi Su başımın üstünden. Elimle kafasına vurup "Allah korusun de," deyince tek kaşını havaya kaldırıp "Sen bu çocuktan mı hoşlanıyorsun?" diye sorunca gözlerim kocaman oldu.

"Saçmalama istersen!" diyerek telefona geri döndüm. Bazen Su'da salaklaşabiliyordu.

Ruh hastası kmş: bu lafını bir gün yeme de.

Duru: ya olacaklar listesi elimizde az kaldı bulmamıza neden uğraştıyorsun ki

Duru: ya mal Acar'sın ya da Anıl'sın.

Ruh hastası kmş: Mal Acar skskskksks

Ruh hastası kmş: bu güzelmiş kullanırım.

Duru: kafamı karıştıyorsun.

Duru: yapma.

Ruh hastası kmş: sen de

Ruh hastası kmş: sen de

К сожалению, это изображение не соответствует нашим правилам. Чтобы продолжить публикацию, пожалуйста, удалите изображение или загрузите другое.
KOMŞU SORUNSALI ❦ 𝑡𝑒𝑥𝑡𝑖𝑛𝑔Место, где живут истории. Откройте их для себя