7.Bölüm:"Geçmiş Yerin Altında Bir Metrede"

Start from the beginning
                                    

"Gece gündüz olsa da yesem derdindesin sende." Koca lokmayı ağzıma attığımda ağzımın kenarından yağ süzüldü. "Bari şunun yağını azalt. Ağzını yüzünü batırmadan yemeye çalışmanda gerekiyor," dediğinde ağzımın kenarındaki yağa yüzünü buruşturarak baktı. Biri yanımda olunca bilerek yapıyordum bunu.

"Böyle daha zevkli, hele annemin yanında daha bir hoşuma gidiyor," dediğimde ikimizde güldük. "Annem nerde gördün mü?" diye sordum. Yumurtanın bol olduğu kısma denk getirdiğim lavaşla bir lokma daha attım ağzımın içine.

"Hepsi terasta oturuyor. Bende onlarla oturuyordum ama mutfakta ki koku yukarıya geldiğinde ninem beni yanına yolladı mutfağı yakma diye." Sinirle güldüm. O da gülümsemekle yetindiğinde, dilimle ağzımın kenarını temizledim. "Dayılarım da az önce çıktılar."

"Hafta sonu nereye gittiler?" diye sordum merakla.

"Ömer Zorsu'nun evinde öğle yemeği varmış ona gittiler," diye cevap verince elim havada kaldığı. Benim bundan niye haberim yoktu? Adar bana bunda hiç bahsetmedi. Neyse şimdi işi vardır onun yoksa hesap sorardım.

Ben sonra onu arar davet yemeğinden bana da ayırmasını isterim. Ah hayır, tabi ki de pisboğaz değildim! Sadece düğün, davet ve cenazede dağıtılan yemekleri bir başka seviyordum. Anlamadığım bir şekilde normalde yapılan yemeklerden daha bir lezzetli oluyordu.

Ve evet cenazede bile yapılan yemekleri sabırsızlıkla beklediğim doğru.

"Peki Kadir abim ne zaman geliyormuş haber var mı? Neredeyse iki ay oldu." Yüzünde oluşan mutluluk yerini aldığında hevesle başını salladı.

"Yarın akşama bilet almış."

"Ah, sonunda gelecek. Çok özledim onu. Redife halam ne çok sevinmiştir şimdi," dedim.

"Sevinmez mi? Dün akşam onunla konuştuğundan beri etrafa gülücükler saçıyor. Ninemin de ondan farkı yok."

Kadir abim sert bir adam olmasına rağmen özünde çok yumuşak kalpli bir adamdır. Ama özünde çünkü pek görmedik. Aslında o öfkeli hem de çok. Bu öfkesi resmen onun her duygusunun içinde yerini almış. Babası öldüğünde ve amcaları tarafından istenmeyip sadece miras için onları tutuklarında her şey o kadar üst üste gelmiş ki, Kadir abim daha bir sert ve öfkeli olmuş. Tabi buranın kültürü de var ama yaşadıkları onun anlayabildiği yaşta olunca durumlar onu bu hale getirmiş. Mustafa da yerine göre öyleydi ama Kadir abim sürekli böyleydi.

Gitmeden bir ay önce bir kızla sözlenmişti. Bu işler pek uzatılmazdı ama babamlar onu yurt dışı işi için yolladıklarından kızın ailesiyle konuşup, döner dönmez düğün yapılacağını söylemişlerdi. Döner dönmez dedikleri ise anca bir kaç ayı alırdı.

"Gelse de düğün yüzü görsek. Ninemin de keyfine diyecek yoktur şimdi, ne de olsa uzun zamandan sonra bir gelin girecek bu eve," dedim.

"Öyle." Kollarını masanın üzerinde bileştirip öne doğru eğildi. Tavanın yarısına geldiğimde doyduğumu hissedince birkaç lokma daha alıp bırakmayı düşünüyordum. Bir parça daha lavaştan alıp yerken, Ümran sessizce beni izliyordu. Saçlarını örgü yapmış, üstünde de gömlek ve pileli bir etek vardı. Ah, Mustafa neden istemiyorsun bende anlamıyorum ki, çok güzeldi oysaki. Güzel diye sevecek hali de yoktu maalesef.

"Ümran." Arkama yaslanıp yemeğe ara verdim. Ümran sesimi duyunca dikkat kesildi. "Yanlış yoldasın sen, bunu farketmemiş olamazsın," dediğimde kaşları hafifçe çatıldı.

"Ne demek istiyorsun?" diye sordu karmaşık bir şekilde. Öne eğilip elimi elinin üzerine koydum.

"Ümran... Biliyor musun bilmiyorum ama sen çok güzelsin ve ben en çok sana hayranım annemden sonra. Şu işe bak ki sende anneme hayransın. Saçların, gözlerin ve karakterin inan bana o kadar özenli ki, Herkesin beğeni ile bakacağı birisin her yönden..." Konuyu nereye getireceğimi bekliyordu. Onu övmem ile yüzünde utangaç bir tebessüm oluştu. "Ama sen kendinin farkında hiç değilsin. Fadile yengem bana sürekli şımarık diyor ya-" dediğimde sözümü kesti.

PARAVANWhere stories live. Discover now