7.Bölüm:"Geçmiş Yerin Altında Bir Metrede"

265 60 41
                                    

7

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


7.BÖLÜM:"Geçmiş Yerin Altında Bir Metrede"



Sezen Aksu, Güllerim Soldu

Noor Alzien, Qafel



"Hay Allah'ım ya, yumurtalarda geri zekâlı olmaz ki ama!"

Sinirle gözlerimin önüne gelen saçlarımı ellerim yumurta olduğu için kolumla çekmeye çalıştım. Birazda olsa önümü gördüğümde işime devam ettim. Hayır, ben çok becerikliydim bu işte fakat yumurtalara kontrolsüz güç uyguladım. Avucumun içindeki yumurta ve yumurta kabuklarını çöpe atıp ellerimi yıkamaya başladım. Ardından dolaptan aldığım iki yumurtayı bu sefer dikkatle kırarak çırpmaya başladım. Hafiften gelen yanık yağ kokusunu duyumsadığımda aceleyle bir kaşık biber salçasını içine koydum. Ocağın altını olabildiğince kısarak bol yağın içinde kızartamaya başladım.

"Allah'ım şu kokuya bak," diye mırıldandım yüzümde bir gülümseme belirdiğinde. Ardından çırptığım yumurtaları dökmek için tavanın ortasını açmaya başladım. Çok kızarmayan biber salçasını, elimdeki kaşıkla kenara aldığımda yumurtayı tavaya döktüm. Ateşi de biraz arttırdıktan sonra yavaşça pişen yumurtayı karıştırdım. Yumurtada tam pişmeden kenardaki biber salçasını da içine katarak karıştırmaya devam ettim. İkisi birbirine karışıp pişince ocağın üzerinden alıp, mutfaktaki masanın üzerine bıraktım.

"Biran önce Mustafa gelse de yesem," diyerek, dağıttığım tezgâhı toplamaya başladım. Dedim ben becerikliyimdir diye!

"Seyhan." Arkamı döndüğümde, Ümran eliyle havadaki kokuyu dağıtmaya çalışıyordu. "Pencereleri açsaydın bari bunun kokusu pişince çok ağır oluyor," dedi.

"Açarım şimdi," dediğimde, pencereye doğru ilerledim. Pencereyi açıp masanın yanında durarak Ümran'ın bana uzattığı poşete baktım. Elindeki poşeti yeni farketmiştim.

"Mustafa getirdi az önce, sana vermemi söyledi," dedi. Yüzünde kırılgan bir ifade vardı. Oysaki bunun için kırılacak hiç bir sebep yokken.

Elindeki poşeti alarak masaya oturdum. "Yandaki fırından lavaş alamsını istemiştim." Bakışlarımı ondan çekip, önümdeki poşeti açmaya başladım. "Yumurtalı biber salçasını ekmekle yemeyi sevmiyorum, sıcak lavaşla daha güzel oluyor," diye devam ettiğimde amacım ona açıklama yapmak değildi, sadece Mustafa ile aramızdaki en ufak bir şeyden bile onun hoşnutsuz olacağı bir durumun olmadığını anlamasını sağlamaktı.

"Daha biraz önce kahvaltı yaptık hemen nasıl acıktın?" diye sorup, çaprazımdaki boş sandalyeyi çekip oturdu. Gerçek bir merakla sorduğu soruyu cevaplamadan önce bir parça lavaş kopardım.

"Yağız sırf ben yemeyim diye öküz gibi tavayı sıyırdı, nasıl aç kalmam ki Ümran?" diyerek gülümsedim. Tavayı önüme çekip lavaşla içindekinden bolca aldım.

PARAVANWhere stories live. Discover now