17.Bölüm:"Sıcak mı, Soğuk mu?"

159 52 8
                                    

17

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


17.BÖLÜM: "Sıcak mı, Soğuk mu?"


Kehlani, Gangsta

"Neden engellemedin?"

"Engelleseydim içindeki tüm şüpheler yok olur muydu?" diye başka bir soru yöneltti.

Şu anda çok yanılıyordu. Hayretle ağzım bir parça aralandığında, oturduğum sandalyede öne doğru eğildim. Babamın çok nadir yaktığı sigaranın dumanı yüzüme vurmuştu.

"Eğer beni durdurup orada beni şüpheye düşürecek bir şey olmadığını söyleseydin..." Duraksayıp, içimdeki soluğun ağırlığını dışarı verdim. "... İnanırdım. Senin tek bir sözüne inanırdım baba. Bunu biliyorsun. Ama neden beni engellemeyip, öyle bir şey yapmama izin verdin bilmiyorum fakat beni bir teste tutuğunu da anladım."

Ruhsuz bir şekilde gülüp sigaranın olduğu eliyle şakağını kaşıdı. Tamda tahmin ettiğim gibi bunu gülüşüyle onaylamıştı.

"Neden gidip uyumuyorsun? Bence geceyi yeteri kadar yaşadın, Seyhan."

"Ah, bazen bir şüphe tarafından delirdiğimi görmek hoşuna gidiyor değil mi?" diye sorum, parıldayan gözlerinin içine bakarak.

"Sen Nihal'in eserisin. Ne derdi annen..." Hatırlıyordu ama düşünüyormuş gibi durdu bir süre. "... İhtimaller," diye tamamladı sözlerini.

Başımı, onu onaylarcasına salladım. "Evet, değer görmeyen ihtimallerin önemini her hücreme kadar işledi annem. Eğer bunu yapmasaydı ben bu gün o daire girip, bacağımı incitmeyecektim."

Kaşları çatıldı. "Bacağın mı?" dedi daha net anlamak istercesine.

"Bacağım sızlıyor," dedim dudaklarımı büzerek. Babam soluğunu seslice vererek, daha yarısı duran sigarasını önündeki küllüğün içinde söndürdü. Oturduğu yemek masasının sandalyesinden kalkarak yanımda durdu. Omuzlarımdan tuttuğunda, bedenimi ona çevirdim. Bir dizini kırıp yere yaslayarak önümde diz çöktü ardından.

"Hangi bacağın?" diye sordu.

Elimi sağ bacağıma koyup, paçaları geniş eşofmanı yukarı sıyırmaya çalıştığım. Babam sabırsızca ellerini koyup, dizime kadar sıyırarak bacağıma baktı. Bacağıma bakarken ki yüz ifadesi sertleştiğinde, bacağımın düşündüğümden daha kötü olduğunu anladım. Çok acı hissetmiyordum ama sızlamaya devam ediyordu.

"Hay seni gece oraya gönderen aklımı..." Sustuğunda, burnundan verdiği sert soluğu bacağıma çarptı. "Niye söylemedin?" Cevap vermedim. Başını kaldırmadan gözlerini bana dikti. Bir kaç saniye yüzüme bakıp ayaklanarak, arkasını döndü ve salondan çıktı.

Başımı eğip, dizimin bir altında, sağ tardaki morluğa baktım. Morluk tahmin ettiğimden büyüktü ama yürürken çok da acımıyordu. Babam tekrardan salona girince bakışlarımı ona çevirdim. Elinde tuttuğu kremi fark ettiğimde tekrardan önümde siz çöktü. Kremi açtığı anda burnuma yoğun bir mentol kokusu geldi. Ah, bu koku çok ağırdı ve her yere kolayca siniyordu.

PARAVANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin