26 - єη ιуι кαяαя - 𝒇𝒊𝒏𝒂𝒍-

311 30 39
                                    

Duygulanmak🥺
İyi okumalar🍀

"Sence bu damatlık nasıl Yunho?"

"G-güzel." diyebildim sadece. Nasıl buraya geldiğimizi merak ettiğinizi düşünüyorum ama gerçi tam olarak ben de anlayamamıştım...

✴ღғʟᴀsʜʙᴀᴄᴋღ✴

Yeosang'la konuşmamız bittikten sonra gerçekten eve nasıl geldim bilmiyorum. Hızla en yakın vakite uçak bileti almış ve hemen hazırlık yapmıştım.

"Sakin ol."

"Nasıl sakin olabilirim? Onun o sesini duysaydın sen de sakin olamazdın, çok kötüydü sesi. Uçak kaç dakikaya kalkacak?"

"Yarım saat var."

"Hemen hazırlanmamız gerek. Çabuk ol. Önemli eşyalarını almayı sakın unutma."

"Emredersiniz efendim." deyip kolunu kaldırdı ve elini düz bir şekilde alnına koydu Mingi. (şu askerlerin yaptığı şey iyi açıklayamadım🤧)

10 dakika içinde hızlıca hazırlanıp havaalanına gittik. Çok merak ediyordum acaba iyi miydi. Onu ve diğerlerini aramış ve geri dönüş alamamıştım, tek yapmam gereken iyi olmasını ummaktı bu durumda.

Cehennem gibi gelen 2 saate yakın uçuştan sonra sonunda hemen Yeosang'ın bana attığı adrese doğru yola çıkmıştık. Mingi bana bu kadar aceleci olduğum için gülse de ben kesinlikle ciddi bir şey olduğuna emindim.

"Aşkım sakin ol. İyidir emin ol."

"Tek dediğin sakin ol! Sesi çok kötüydü diyorum."

"Tek dediğin sesi çok kötüydü." dedi beni taklit ederek. Gülme gelmişti fakat kendimi tutup gülmemiş ve yürümeye devam etmiştim.

"Şurası." dedi Mingi bir yeri göstererek. Gösterdiği yere baktığımda orasını bir damatlık dükkanı olduğunu gördüm.

"Ciddi değilsin, değil mi?" dedim Mingi'ye ciddi misin diyen bakışlarımı atarak.

"Bak." deyi konumu gösterdi, tam o yeri gösteriyordu konum. Gözlerimi kocaman açıp ekrana bakarken Mingi beni kolumdan çekip oraya sürüklemeye başladı.

"İnanamıyorum." diyerek ağlamaklı sesimle konuşmaya devam ettim. "Beni gerçekten kandırdınız mı? Ne kadar endişelendim ben biliyor musun sen?"

"Ben değil onlar seni kandırdı. Sinirini onlardan çıkar, ben yolda öğrendim." deyip önümde eğilip elleriyle bizimkilerin oturduğu yeri gösterdi. Yanlarına gittiğimde bana doğru damatlıklarla gelmeye başladılar, ben daha sinirimi onlardan çıkarmadan bana damatlık göstermeye başlamışlardı bile...

✴ღғʟᴀsʜʙᴀᴄᴋ ᴇɴᴅღ✴

"Hey daldın gittin yine! Şuna baksana, çok güzel." Hongjoong'dan duyduğum sesle onlara dönmüştüm.

"E-evet."

"Hangisi daha iyi. Sağdaki mi soldaki mi?"

"İkisi de aynı."

Bıkkınlıkla ilk sağı sonra solu işaret ederek konuştu: "Bu daha pahalı bu daha ucuz."

"Bu, daha ucuz olan."

Sağda buluna kabinden gelen Jongho'nun, "Sen zenginsin, eşin de öyle!" diye bağırışı bütün mağazayı inletecek derece güçlüydü.

"Sesini burada tüketme düğünde daha çok işe yarayacak." Seonghwa'nın dediği şeyle ona sinirli şekilde bakmaya başladım. Ben istemeden benim düğünüm yapacaklardı. Bu arada benim düğünüm mü emin değildim ama bana bir şeyler gösterdiklerine göre benim olmalıydı.

SELFISH | yungiWhere stories live. Discover now