12 - вєηιмℓє çιкαя мιѕιη?

541 63 148
                                    

İyi okumalar🍫(başlamadan önce çikolata yiyelim ağzımız tatlansız)

Bizimkilerin yanına gidip bana düşen işi halletiğimi söyledim. Jongho da ona düşen işi hallederse her şey tamam olurdu, ki halledeceğini düşünüyordum, ona güveniyordum.

Aradan 2 ders geçmişti, yine kantinde buluşmuştuk.

Hongjoong sıkıntıyla, "Yunho~, Jongho alabilir mi sence bilekliği?" demişti.

"Jongho'ya güveniyorum, yapar."

"Umarım yapar." dudak büzerek kafasını masaya yatırdı.

Biraz daha bekledik ve sonra telefonuma bir mesaj geldi.

+82******: bilekliği aldım hyung!

Mesajla gülümsedim. Yapacağını biliyordum.

+82******: ben Jongho bu arada ama zaten anlamışsındır
Neyse bilekliği getiriyorum hemen!

"Jongho bilekliği getiriyor!" dedim heyecanla.

Hongjoong koskocam bir çığlık attı ve bu sayede herkes bize baktı. Wooyoung onun koluna vurdu. "Bağırma morelimiz bozuk bizim."

"Niye?" diye sordum merakla.

"Çünkü kantinde muzlu süt kalmamış. Çok üzücü."

"Çok önemli gerçekten." dedi Hongjoong kaşlarını kaldırıp ağzını düz hala getirerek. (😯😐yani şu iki emojinin birleşimi olarak düşünebilirsiniz)

"Hyung, hyung!"

Jongho hızlıca yanımıza geldi.

"İşte bileklik, al bakalım." bilekliği Hongjoong'a uzattı.

"Çok çok sağol." Jongho'ya havadan öpücük attı. "Ne istersen al hepsi benden!"

"Sadece küçük bir bileklik ama ne istersen al diyorsa acımayacağım kusura bakma."

Beraber kantine gittiler. 5 dakika sonra Jongho kucağı dolu şekilde geldi. Yanımdaki boş yere oturdu ve kucağındakileri masaya bırakarak yemeye başladı.

"Nasıl aldın bilekliği?" diye sordu San.

"Sınıfına gittim, şansıma uyuyordu ve alabildim."

"Yorgun muymuş? Kıyamam ben bebeğime. Kesin uyurken çok tatlıdır. O gözlerini ve burnunu yemek istiyorum. Aaahh, delireceğim! Seonghwa benim için çok tehlikelisin sen, aklımı başımdan alıyorsun."

Hongjoong'un söylediği şeyle hepimiz güldük.

Gerçekten aşık olmak bu muydu? Hep onu düşünmek, onun yüzünden deliye döndüğünü hissetmek. Bunları düşünürken aklıma Mingi geldi. Bugün onu okulda görmedim. Onu Jongho'ya sormalıydım yoksa gerçekten meraktan ölecektim.

"Jongho, Mingi okulda mı?"

Elindeki çikolata paketini açarken konuştu : "Evet ama varlığıyla yokluğu bir. Arka bahçedeki bankta oturuyor, kalkmadı hiç. Çok garip davranıyor, sanki ona bir şey olmuş gibi. Onun bu hale neden gelmiş olmasıyla ilgili bir düşüncem var,"
Çikolatadan büyük bir ısırık alıp sözüne devam etti. "Senin yüzünden.(bu dobralık bende de var) Çünkü, onu kırabilecek çok az şey var ve bunlardan biri de sensin. Sana karşı çok duygusal ve korumacı, bunların farkındasın değil mi?"

Farkındayım ama korkuyorum, ona karşı duygularımdan. Ya beklediğimiz gibi bir şeyler olmazsa aramızda ya benimle oynuyorsa. Kafam çok karışık gerçekten. Çoğu şeyi çok kafama takmam, akışına bırakırım ama bu konuda yapamıyorum işte. Lanet olsun!

"Farkındasın. Bak eğer numara yaptığını düşünüyorsan, yapmıyor. Yapamaz çünkü seni gerçekten çok seviyor, onun için çok değerlisin."

O da benim için aynı...

"Aaaawww~, San bunlar çok tatlı~." Wooyoung, San'ın omuzlarını sallayarak konuştu. (Woo burda tatlı derken yungi'den bahsediyor bu arada ve evet öyleler woo)

Wooyoung'a defalarca teşekkür etmek istiyordum, ortamın gerginliğini bozmuştu.

Jongho'ya tekrar baktığımda mutluca kek yediğini gördüm. Az önce  yüzünde olan o ciddi ve garip ifade yerine bu mutlu ifade vardı. Dedikleri onun için anlam taşımıyor ama benim için taşıyordu. Hem vicdan azabı hem de  anlam veremediğim bir duygu kaplamıştı içimi. Acilen Mingi'yle konuşmam gerek.

Hızlıca arka bahçeye Mingi'nin yanına gittim.

Kafası masadaydı ve öyle oturuyordu. Omuzuna dokundum parmağımla.

"Yine ne var Yeosang?"

"Rahatsız ettiysem kusura bakma. Gidebilirim istersen."

Kafasını kaldırıp bana döndü. "Yunho? Neden geldin?"

"Senden özür dilemek istiyorum. Yaptığım şey gerçekten çok çocukça ve kötü biliyorum ama aklıma tek onu yapmak gelmişti ve bunun için çok pişmanım. Özür dilerim."

"Önemli değil."

"Hayır, önemli! Benim yüzümden bu halde olduğunu biliyorum."

Uzun sessizlik oluştu aramızda.

"Korkuyorum."

"Neyden?"

"Sana karşı olan duygularımdan."

Yine sessizlik oluştu. Aslında cevap vermesini de pek beklediğim söylenemezdi.

"Ben de korkuyordum ama şu an sana karşı olan duygularımdan eminim Yunho."

"Bana karşı ne hissediyorsun?"

"Seni seviyorum, hatta sana aşığım. Hiç kimsenin sevgisine ihtiyacım yok, senin dışında. Tek senin sevgine ihtiyacım var. Sen benim için çok değerlisin, seni çok seviyorum. Dünyam sensiz çok boş, hayatımdaki her şey sensin. Güneşim, ayım, yıldızlarım, mutluluğum, üzüntüm ve her şeyim." Elimi alıp kalbine koydu. "Ve özellikle kalbimsin. Sen olmadan kalbim atmıyor gibi, ama seninleyken kalbim çok hızlı atıyor hep."

Kalbi gerçekten çok hızlı atıyordu, yerinden çıkacak gibi ama benim kalbimin de bir farkı olduğu söylenemezdi.

"Senin bana karşı ne hissettiğini bilmiyorum ama eğer bana karşı küçücük bile bir sevgin varsa lütfen benim her şeyim olmayı kendin de kabul et. Lütfen. Söz veriyorum sana bana verdiğin sevginin 2 katını vereceğim her zaman. Benimle çıkar mısın?"

Evet sonunda çıkma teklifi geldi! Bakalım Yunho'nun cevabı ne olacak. Eğer ben şerefsizlik yapmazsam evet olacak tabi ki😅

Sizlere gerçekten çok teşekkür ediyorum, kitabımı okuyup yorum ve oy atan herkese çok teşekkür ediyorum ve sevgilerimi gönderiyorum. Kitabımın okunacağını düşünmüyordum, Amaris_6 sayesinde yazıp yayımladım diyebiliriz, hatta direkt deriz ve tabi ki jinjinslove sayesinde de. Öylesine yazmıştım okunmaz bile diyerek ama okunuyor ve bu beni mutlu ediyor gerçekten. Neredeyse 100 oy oldu bile kitap. Hepinize tekrar çok teşekkür ederim.💗

i love u🤍

Sonraki bölümde görüşmek üzere🍃💓

SELFISH | yungiحيث تعيش القصص. اكتشف الآن