Bölüm 8

31K 1.5K 148
                                    

Annesiyle yaptığı görüşme sonrasında işe gittiğinde Zöhre diken üstündeydi. Kafası öyle allak bullaktı ki o gün ilacını almayı unuttuğunu fark etmedi bile. Ne yapacağını bilmiyordu. Babası Doğu Bey'i tehdit etmiş ve Zöhre'yi işe almamasını istemişti ama Doğu Bey yine de Zöhre'yi işe almıştı. Bu konuyla ilgili adamla konuşsa bile ne diyeceğini bilmiyordu. Bu saatten sonra hiç bilmiyormuş gibi davranmakta ona çok zor gelecekti.

İşe gittiğinde o kadar dalgındı ki Doğu Bey ona bir sorun olup olmadığını sordu ama Zöhre olmadığını söyleyerek geçiştirdi. Aklında hep aynı şey vardı. Sürekli Doğu Bey'in başına dert oluyordu. Adam babasının tehditlerini ciddiye almamış bir de üstüne çok sert karşılık vererek babasının işlerini baltalamıştı. Bunu neden yaptığını bilimiyordu Zöhre. Belki Zöhre'ye acıdığından, belki tehdit edilmesine çok sinirlendiğinden... Zöhre'nin anladığı bir şey daha vardı, eğer buradan ayrılırsa bir daha iş bulamayacaktı. Herkes Doğu Bey gibi değildi. Buradan ayrıldığında tekrar iş aramaya başlayacak ve babası yine insanları tehdit edecekti. Bu olasılığı düşünmek bile istemiyordu. İşinde çok sıkı çalışacak, yöneticilerine kendini beğendirebilmek için elinden geleni yapacaktı.

Zöhre aldığı kararın etkisiyle daha sıkı çalışmaya başladı. O gün akşam eve gittiğinde iş bilgisayarını yanına aldı ve evde de çalışmaya devam etti. O kadar çok çalıştı ki ertesi gün işe gittiğinde ancak beş saat uyuyabilmişti. Bir sonraki gün yine aynı tempoda devam etti. Belki bu kadar çok çalışmasına gerek yoktu ama o bu işe muhtaçtı ve kendini çok çalışmak zorunda hissediyordu.

Üç gün geçtiğinde Zöhre artık günde birkaç saatlik uykularla idare ediyor, zaten işe girdiğinden beri az uyuduğu için son günlerde daha da uykusuz kalması onu çok yoruyordu. Ama bu durum Zöhre'nin umurunda değildi. Yaptığı işlerde Doğu Bey'den takdir eden bir cümle duyduğunda ondan mutlusu yoktu.Ne yazık ki bir şeyin farkında değildi. Üç gündür ilacını almıyordu. Öyle yoğun stres altındaydı ki bu durumun bilincinde değildi. Yorgunluk, stres ve bir de üstüne ilaçlarını almaması eklenince Zöhre'nin kalbi çok yorgun düştü ama Zöhre bu durumu fark etmeye mecbur kalıncaya kadar algılayamayacaktı.

Üçüncü gün geldiğinde toplantı odasında bir görüşme yapıyorlardı. Yönetim kadrosu toplanmış, toplantı notlarını alma görevi Zöhre'ye verilmişti. Zöhre o gün ani ayağa kalktığı zaman ara ara başının döndüğünü hissetmiş ama hemen geçtiği için önemsememişti. Toplantıda göğsüne bir ağrı girince acıyı durdurmak isteyerek elini göğsüne bastırdı. Bir yandan da notları almaya devam etmeye çalışıyordu. Kesik kesik nefesler alarak kimseye belli etmeden kendine gelmeye çalıştı. Derken sanki güneş yavaş yavaş çekiliyormuş gibi oda kararmaya başladı. Zöhre'nin gözleri tamamen karardığında kalem elinden düştü. Doğu Bey'in bakışları ona doğru dönerken Zöhre sandalyeden kayarak yere yuvarlandı.

Zöhre sesleri duyuyor ama görmüyor, tepki veremiyordu. Doğu Bey'in 'Zöhre' Diye bağırdığını duydu. Aralarda bilincini tamamen kaybettiği zamanlarda oluyordu. Bir ara gözlerini açtığında bir arabanın arka koltuğunda Doğu Bey'in kollarında olduğunu gördü.

''Ne oldu?'' Diye sordu yavaşça.

''Bir şey yok, iyi olacaksın.'' Dedi adam ama Zöhre onun gözlerindeki paniği görebiliyordu. ''Hastaneye gidiyoruz iyi olacaksın.''

Zöhre çok halsizdi. Bütün yaşam enerjisinin vücudundan çekildiğini hissediyordu. ''Ben ölecek miyim?'' Diye sordu yavaşça.

FÜTADE | DİLSUHTEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin