2- en büyük düşmanın

532 41 9
                                    

Miley Cyrus - Gimme What I Want

Altımdaki siyah arabadan indim, kırmızıya boyattığım saçlarımı ellerimle geriye doğru attım. Tek kolunu geçirdiğim çantamı elimle düzeltmiştim. Kulağımda her zamanki siyah kulak içi kulaklıklarım vardı, şimdilik okulun gürültüsünü duymak isteyecek gibi değildim. Özellikle okulun büyük ihtimalle beni gördüklerinde Vante hakkında fısıldaşmalarını çekemezdim.

Normalde ayağımda siyah postallarım olurdu ama zeki ikizim ayağını kırmışsın gibi yapacaksın, postallar ağır diyerek spor ayakkabıyı tercih etmemi sağlamıştı. Aptal iki hafta evde yatacak diye plan kurmuştu ama iyileşmesi rahat 3 hafta sürdüğünden bir haftalık bir aksama yaşamıştık. Ben o sürede kendi okuluma gitmeye devam etmiş, boktan hayatımı ekstra bir hafta daha çekmiştim. Her zaman yaptığım şey olduğundan pek de umursamamıştım ama içten içe yeni olacak olan şeyleri düşünmeden edememiştim.

Kafamda birkaç plan vardı ama hiçbiri kesin değildi. Vante'nin bana anlattığı ve bilmemi istediği birkaç şey olmuştu, yine de çok çok detaylı olduğunu söyleyemem. Arkadaş çevresinin yalnızca ismini ve birkaç özelliğini biliyordum. Sevgilisinin tipini tarif etmişti, onu notlarıma dahi not ettirdi. Sanırım güzel bir ilişkileri vardı ki, bana onunla ilgili bazı önerilerde bulunmuştu. Aklımda farklı fikirler olsa da iyi olmasını umuyordum, çünkü ne kadar iyi olursa bir şeyleri bozduğumda o kadar acı çekerdi Vante. Kendi kendime kıkırdayarak okulun bahçesine adım attım.

İşte başlıyoruz.

Giydiğim beyaz şortun ceplerine ellerimi soktum ve yalnızca önüme bakarak yürümeye başladım. Bahçedeki insanların bana bakarak dedikodumu yaptıklarından emindim, bu duruşumu daha da dikleştirmemi sağladı. Okulun bahçesi beklediğim gibi büyüktü. Büyük olmasının yanı sıra bir futbol sahası, bir basket sahası ve bir de voleybol sahası görebiliyordum. Geriye kalan kısmı ise genel olarak yeşil ve banklarla doluydu. Babamın Vante'yi neden böyle bir okul gönderdiğini anlayabiliyordum, fazlasıyla sosyalleşebilecek seçeneklerin olduğu kesindi. Tam da ona göreydi.

Düşüncelerime dalmışken birden arkamdan sarılan iki tane kol hissettim ve anın şaşkınlığıyla sıçradım. Hafif bir korkuyla arkama dönecekken kulağımda bir fısıltı hissettim.

''Benim, Jimin. Her zaman Vante'ye böyle sarılırım, korkmak yerine gülümse. İnsanlar bakıyor.''

Park Jimin.

Vante'nin en yakın arkadaşı, ayrıca aramızdaki anlaşmayı bilen tek kişi. Vante, bu işi tek başıma beceremeyeceğimi düşündüğünden Jimin'i yardımcı olması için ayarlamıştı. Zaten anlaşmayı yapmadan önce de Jimin'in her şeyden haberi varmış.

Sonunda arkamdan sarılmayı kestiğinde koluma girip gülümsemişti. Yapmacık bir şekilde sesini yükselterek ''Vante, bebeğim çok özledim.'' demişti. Büyük ihtimalle etraftaki insanlara duyurmaya çalışıyordu kendisini ve benim geldiğimi. Ben de ona karşılık olarak yapmacık bir kahkaha ile konuşmuştum.

''Çok özledim, bebeğim.''

Iy.

Dışarıdan aşk böcekleri gibi görünüyorduk, herkesin BFF dediği türden bir aşk böceği. Binanın içine adımımızı attığımızda sesimizi kesmiş, onun beni bileğimden tutup sürüklemesine izin vermiştim. Sonunda boş bir tuvalete getirdiğinde beni, sırtımı tuvaletin camına dayamıştım. o ise karşıma geçmişti.

''Güzel giyinmişsin, Vante mi hazırladı seni?''

Sesi kısıktı, bir eli ise belindeydi.

''Evet, ilk gün olduğundan o giydirdi. Beklediğimden daha feminen ama hoşuma gitti.''

fake you out || taekookWhere stories live. Discover now