-7-

427 58 54
                                    

"Peki sen ona bu kadar değer veriyorken, o seni bir kere bile merak edip aradı mı?"

Bana dolmuş gözler ile baktı.

"O daha uyanmamıştır belki, onlar orada sabahlamayı düşünüyordu."

Resmen kendini kandırıyordu. Hala anlayamamıştım, neden bu kadar Seonghwa'ya bağlıydı? Ya hayatı boyunca ilk ve tek arkadaşı o ya da ona karşı başka duygular besliyordu...

Daha kötü hissetmemesi için kıyafetleri ona verdim ve odadan çıktım. Mutfağa indim ve kahvaltıyı hazırlamaya devam ettim. Bir süre sonra oda gelmişti ve birlikte kahvaltı yaptık.

Ortam çok sessizdi ve ben bu sessizliği bozmak istedim.

"Bugün için bir planın var mı?"

"Aslında h-hayır."

"Neden kekeliyorsun."

"Ç-çünkü"

"Çünkü?"

Bir anda ayağa kalktı ve telefonunun nerede olduğunu sordu. Bende oda da olduğunu söyledim. Hızlıca odaya çıktı telefonunu alıp mutfağa geri geldi. Açmaya çalıştı fakat açılmamıştı telefonu. 

"Galiba şarjı bitmiş, şarj aletin var mı?"

"Evet, bekle."

Çalışma odama gittim ve çekmecelerimi aramaya başladım. Sonra yanıma gelen Yeosang'ı fark ettim.

"Bir şey mi oldu?"

"Şey, aslında evet."

"Ne oldu?"

"Bir şeyi çok merak ediyorum?"

"Neyi?"

"Hani bana dedin ya, ilk defa biri iltifat etti diye, ailen bile sana iltifat etmemiş, nasıl bir ailen vardı?"

"Hm, bir şartla anlatırım."

"Ne şartıyla?"

"O gün neden kusuyordun, kilo vermek için mi yapıyorsun, doğruyu söyle? Eğer kilo vermek içinse daha sağlıklı yöntemler var ve zaten yeterince zayıfsın."

"O gün gerçekten midem bulanmıştı ve bende kusmuştum. Zaten hala midem bulanıyor. Galiba Wooyoung'un verdiği içecekte sorun vardı."

"Sana verilen her içeceği içer misin? Belki bozuktu ya da içine bir şey kattı. Sen gerçekten çok safsın."

"Şunu demeyi keser misin?"

"Neyi?"

"Safsın demeyi, hoşuma gitmiyor."

"Gerçekler acıdır..."

"Sende artık anlatır mısın şunu!?"

"Neyi?"

"Cidden mi? Dedim ya ailenden bahset diye. Anlat hadi."

"Neden merak ediyorsun ki?"

Her cümlemizde vücutlarımız da birbirine daha da çok yaklaşıyordu.

"Gerçekten neden merak ettiğimi merak ediyor musun?"

"Evet."

Bu konuşmayı yaparken birbirimize çok yakın olmuştuk. Özellikle dudaklarımız. Dudaklarına bakmaya başladım, çok güzel görünüyorlardı. Dudaklarına baktığımı fark edince benden uzaklaştı.

"Anlatır mısın artık?"

"Zamanı geldiğinde her şeyi öğreneceksin..."

"Ama, ama-"

"Aması yok hem ben seni annenin yanına bırakayım merak etmiştir."

"Sen neden anneme yalan söyledin?"

"Yorulmuyor musun?"

"Neyden?"

"SORU SORMAKTAN!?"

Ben böyle sert bir çıkış yapına korkmuştu.

"Tamam ya sadece merak ettim."

Dedi sessizce ve aşağıya indi. Tam evden çıkacaktık ki aklına gelen şey ile duraksadı.

"Eşyalarım?"

"Kalsın."

"Ne demek kalsın?"

"Kalsın burada işte."

"Neden ki?"

"Belki bir gün ihtiyacın olur."

Sessizce güldüm o ise hiçbir şey anlamayarak arabaya bindi.

Bir süre sonra evine gelmiştik. Evleri gerçekten büyüktü dışarıdan biraz evlerine baktım, sonra beni içeri davet etti.

İlk başta reddetmiş olsam da beni kolumdan çekince hayır diyemedim...

Giant «JongSang»Where stories live. Discover now