''Neden konuşmak istemiyeyim ki?''

''Ne bileyim, onu sen bileceksin. Dün ne geçti sizin aranızda Allah aşkına?'' Aylin sorunun cavabını beklemeden devam etti. ''Sana ulaşamadık. Doğu Bey bir şey demedi. Sakin bir şekilde odasına gitti. Beş dakika sonra işle ilgili bir mesele yüzünden ofisin ortasında Selim Bey'le tartıştı. Nazlı'nın dediğine göre bunca yıldır bir kez bile tartışmamışlar. Ben Doğu Bey'i hiç böyle sinirli görmedim dedi. Selim Bey ortalığı yatıştırmaya çalıştı da olay büyümedi. Tam o bitti derken küçücük bir hata yüzünden pazarlama birimini birbirine kattı. Yemin ediyorum diken üstündeydik. Neyse ben yanına gittim seninle konuştuktan sonra, uyuyakaldığını, geleceğini söyledim. O fırtınalar estiren adam birden sakinleşti. Biz de rahat bir nefes aldık.''

Zöhre bu duyduklarına şaşırmıştı. Doğu Bey tersten kalkmıştı belli ki bu gün.

''Ben onun neden öyle olduğunu düşünüyorum biliiyor musun?''

Zöhre merakla, ''Neden?'' Diye sordu.

''Senin gelmeyeceğini sandı. İşten ayrılacağını düşündü. Ondan çıldırdı adam. Benim anlamadığım bir gün geç kaldın diye niye böyle düşündü ki?''

Zöhre dün konuşulanları hatırladı. Dün Doğu Bey'e işten ayrılmak istediğini söylemişti ama neden onun işten ayrılmasını bu kadar önemseyecekti ki? Bu işe talip bir sürü insan olduğundan emindi. Yeri kolayca dolardı. ''Bence benimle ilgisi yoktur. Yıllardır arkadaşıymış Selim Bey onun. Benim yüzümden onunla tartışacak hali yok.''

''Bilmiyorum valla. Ben öyle hissettim. Neyse benim kaçmam lazım. Bir sürü iş var, yanına geleceğim diye kaldı hepsi. Hadi görüşürüz.''

Aylin söyleyeceğini söyleyip aceleyle çıktı. Olabilir miydi? Evet dün Doğu Bey'e işten ayrılacağını söylemişti ama sırf o işten ayrılacak diye bu kadar çıldırmış olabilir miydi adam? Yok canım dedi kendi kendine. Öyle saçma bir şey olacağına inanmıyordu.

Bir saat sonra Doğu Bey toplantıdan gelmiş ve odasına kapanmış, öğle yemeği saati de gelmişti. Zöhre çekinerek adamın yanına gidip öğle yemeğine çıkıp çıkamayacağını sordu. Çıkabileceği cevabını alınca Aylin'i almaya gitti. Birlikte yemekhaneye gittiler. Ofisin içinden geçip yemekhaneye gidene kadar kendini çok rahatsız hissetti Zöhre. Yemekhanede de bu rahatsızlık devam etti. Artık daha fazla içinde tutamayacağını hissederek Aylin'e döndü. ''Herkes bana bakıyor.'' Dedi.

''Yok canım neden baksınlar ki?''

''Öyle öyle. Dün olanlardan sonra herkes bana bakıp kendi arasında konuşuyor. Kimbilir hakkımda neler düşünüyorlardır.''

Aylin başını kaldırıp etrafa baktı. ''Yok canım kimse bakmıyor. Sen kuruntu yapıyorsun.'' Dedi. O anda yanlarına geldiğini fark etmedikleri Selim Bey masaya oturdu.

''Naber kızlar?'' Dedi adam. ''Zöhre neyi kuruntu yapıyor?''

''Zöhre dün olanlardan sonra herkesin ona baktığını, onun hakkında konuştuklarını düşünüyor.'' Dedi Aylin. Zöhre onu oracıkta boğabilirdi. Bu böyle söylenecek şey değildi ama Aylin bazen çok patavatsız olabiliyordu.

''Bence de şu an herkes buraya bakıp dedikodu yapıyor.'' Dedi Selim Bey.

Adamın böyle söylemesi üzerine Zöhre neredeyse ağlayacaktı. O ağlamak üzereyken Selim bey devam etti. ''Ama sana değil bana bakıyorlar Zöhre.'' Dedi. ''O kadar yakışıklıyım ki herkes bana bakıyor. Kimse gözlerini benden alamıyor. Sen üstüne alınma yani.'' Bunun üzerine hem Zöhre hem de Aylin kahkaha attı. Zöhre'nin gerginliği biraz olsun azalmıştı. Yemeği bitirip hava almak için plazanın bahçesine çıkacakları zaman Selim Bey onlardan ayrıldı. Bahçede elindeki karton bardakla kahvesini içen Nazlı'yı görüp yanına gittiler. Aylin her zamanki patavatsızlığıyla konuşmaya başladı.

FÜTADE | DİLSUHTEWhere stories live. Discover now