- 12

944 68 35
                                    

Selam 💫

Bu bölümü doğum günümde, yani 13 Mayıs'ta yayımlıyorum. Bilmiyorum ama içimde bi tuhaflık oluştu :))

Vote (oy) vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın. İyi okumalar.

Klaus'tan

Isabel, ölünce üstümdeki büyüsü de kısa süre sonra kalkmıştı.

Hızla yanına gitmiştim, gözlerim dolmuş bunun nasıl olduğunu sorguluyordum.

Isabel'in bedenini hızla aldım ve yine aynı hızla az önce çıktığımız odaya götürdüm.

Yerde kalbi çıkarılmış bir şekilde yatan Alice'yi umursamadım ve Isabel'i yatağıma yatırdım.

Yavaş yavaş bedeninin rengi soluyordu, bu canımı yaktı. Ancak gözlerimin dolmasına engel oldum.

Ben Klaus Mikaelson'um! Ben ağlamam.

Ancak aynadaki yansımam tam tersini söylüyordu.

Bir ihtimal diyerek bileğimi ısırdım ve Isabel'e kanımdan verdim. Ancak çoktan kalbi çıkmıştı işe yarayacağına dair umudum yoktu.

Biraz kendimi toparlayınca öfkem kendini belli etti.

Alice'nin bedenine çöktüm ve bir şey bulmaya çalıştım.

Kalbi başka biri tarafından sökülmüştü fakat kim olduğuna dair bir fikrim yoktu.

Masaya baktığımda Esther'in büyü kitabı yoktu. Kaşlarımı çattım, Alice'yi her kim öldürmüşse kitabıda  o almış olmalıydı.

"Elijah.. Rebekah.. Kol!"

Adeta kükrediğimde, beş dakika içinde hepsi yanıma gelmişti.

Önce masada öylece duran bana, sonra yerde yatan Alice'ye sonra da Isabel'e bakmışlardı.

Rebekah, Isabel'i görür görmez elini ağızına götürdü ve ağlamaya başladı.

Elijah gördükleri karşısında şoka uğramış gibiydi, Kol ise oldukça sakindi ama gözlerinde ki acıyı görebiliyordum.

Elijah; "Burada neler oluyor Niklaus?!"

Derin bir nefes aldım ve herşeyi en baştan onlara anlattım. Ancak sesim kısıktı ve aci doluydu.

Bunu ben bile fark etmişken başkasının fark etmemesi imkansızdı. Her ne kadar güçlü durmaya çalışsamda o ölmüştü.

Isabel... Sevdiğim kadın... Kara meleğim..

Bu hala hayalmiş gibi gelirken, içimdeki hiddetli öfke ile yanımdaki aynaya yumruk attım.

"BUNU KİM YAPTIYSA BEDELINI ODEYECEK. TUM SOYUNU YOK EDECEĞİM!"

Aynanın önünde diz çökmüş, gözlerimde ki yaşları kırılan aynada parça parça görüyorken acıyla bağırdım.

"Niklaus.."

"Kes sesini Elijah!"

Tekrar aynada kalan parçalara vuracakken dudağımdaki yara dikkatimi çekti.

Kanayan ama bir o kadarda hızlı iyileşen elimi yere indirdim ve diğer elim ile dudağıma baktım.

Küçük bir diş iziydi. Yanlarında kuruyan kanlar vardı.

Ve Isabel ölmeden hemen önce beni sertçe öpmüştü.

Kanımdan içmişti!

Sarayı kahkahalarım ile doldururken kardeşlerim bana acıyarak bakıyordu.

KUZEN AŞK-I  - KLAUS MİKAELSONWhere stories live. Discover now