18.Bölüm İlk Sızı

215 39 5
                                    

Korktuğumuz aslında karanlık değildir, karanlığın içindekidir bence. Çünkü belirsizlikler insanı tedirgin eder. Belirsiz bir yol için fazla sabırsızız. Yola çıkmadan daima yolun sonunu görmeyi isteriz. Tıpkı bir düşmanın ne niyetle sonumuzu getirmek istediğini öğrenmeye çalışmamız gibi... Bu bir istekten çok ihtiyaçtır.

Hayatım boyunca en büyük düşmanım kendimdi. İçerisine doğduğum hayat, doğarken ölmek gibiydi. Öyle bir anne ve babanın eline düşmüştüm ki bu tüm hayatımı etkileyecek cinsten bir bahtsızlık olmuştu. Bencil bir anne, alkolik bir baba, uyumsuz bir kız kardeş ve şimdi de müstakbel bir üvey anneye sahiptim.

Bir kişi daha vardı aslında. Onu es geçmek gururumdan mı ileri geliyordu bilmiyordum. Ancak hayatımın merkezine oturmak için şansını zorladığı kesindi. Adını söylemeyeceğim. Çünkü olur da hayatımdan defolup gitmezse adını sarf etmeyi uygun görebilirim daha sonrasında. Şimdi değil yani.

Şimdi olmaz.

"Daha iyi misin?" Dakikalar önce odadan Asrın ve Kaan'ı kovmuştu ve şimdi de yatağın kenarında oturmuş yüzüme oldukça ciddi bir şekilde bakmakla meşguldü. Büyük bir kabus görerek uyanmamın ardından küçük bir halüsinasyon görmem onun tadını feci derecede kaçırmışa benziyordu.

Kafamı iki yana salladım. "Bu seni ilgilendirmiyor." Beni hastaneye getirmişti ve bu bile yeterde artardı onun gibi birisi için.

Ona öfkeliydim. Çünkü o kadar aceleci davranmıştı ki dün gece canımızdan olabilirdik. Onu uyarmama rağmen umursamamıştı. Risk almayı seven bir yapısı vardı eyvallah, ama bunun benim hayatımda bir karşılığı yoktu. Ben emin adımlarla ve kendi istediklerime göre ilerlemeyi severdim.

Alpaslan Kıraç ile o kadar aynı ve aynı zamanda o kadar farklıydık ki... Bu konuda bir sonuca varmakta güçlük çekiyordum.

Dün gece hastaneye yeni geldiğimiz sıralar yapılan kan tahlilinin sonucunun da can sıkıcı olması epey asabımı bozmuştu. Şu bize kafayı takmış herif, içkime uyuşturucu koydurtmuştu ve bedenim bu nedenle allak bullak olmuştu. Sevinebileceğim tek düzgün şey, kanımdaki uyuşturucu oranının düşük sayılmasıydı. Gün içerisinde sistemimden temizleneceğini öğrenmiştim.

Sadece fiziksel olarak birkaç yan etki ve biraz önce uyandığımda ufak bir halüsinasyon yaşamıştım. Alpaslan'ın elini kanlı görmüştüm ve bunu söylediğimde Alpaslan suratıma bön bön bakmakla yetinmişti. Zaten ardından da Asrın ve Kaan odadan çıkmışlardı fazla darlamayıp.

"Neden elimi kanlar içinde gördün? Neden özellikle böyle bir sanrı gördün Ferzan? Bununla bağlantılı bir anın mı var? Öylesine görmüş olamazsın."

Ofladım bıkkınca. Ona seni ilgilendirmiyor dememe rağmen sorgulamasına devam ediyordu kendince. Yaşadığım travmaların hiçbiri onu gerçekten de ilgilendirmiyordu oysaki. Üstelik onu kurtarışım da gayet kendi çıkarıma dayanıyordu. Bu saçma oyunu bitirmekti niyetim.

"Dediğim gibi seni ilgilendirmiyor."

"Bunun peşini bırakmayacağım." Hayretle baktım ona. "Daha kaç kez demem gerekiyor acaba? Seni ilgilendirmiyor."

Bir eliyle çenesini sıvazladı. Yorgun gözüküyordu. Tüm gece uyumamış gibi... "Dün gece olanlar..."

Gözlerimi devirdim. "Dün gece olanlar oldu ve bitti. O dahiyane planın elimizde patladı. Üstüne üstlük bir de o ikimize de düşman olan herifin gözünde aptaldan farkımız kalmadı. Resmen yine oynadı bizimle. Aferin sana!"

Kollarımı göğsümde birleştirdim ve burnumdan soluyarak devam ettim. "Dün sizi keyfimden kurtarmadığımı adın gibi biliyorsun. Bu sahte ilişki olayı hemen son bulacak. Daha fazla bu saçma şeye katlanmayacağım. Bana borçlusun. Hem istediğini de elde ettin. Canını sıkmak istediğin herkesin canını sıktın. Benim bile!"

11 SERİSİ: ATEŞ (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin