13.Bölüm Kaosun Ayak Sesleri

311 47 7
                                    

"Dün akşam biraz geç döndünüz?" Sanem'in normal çıkan ama içten içe merak barındıran sesi kahvaltı masasındaki sessizliği bozduğunda babamın onunla dün hakkında konuşmadığını anladım. Tabağımda duran bakışlarımı masanın başında oturan babama çevirdiğimde o da eş zamanlı olarak elindeki kahve fincanını tabağının yanına bıraktı ve bana baktı. Bakışlarında benim dün Alpaslan ve Bahadır ile sokakta ne haltlar karıştırdığımı sorgulayan emareler vardı. Üstelik biraz sinirli gibiydi de bana karşı. Gizli kapaklı işlerden hoşlanmadığı için ona fazla ters düşüyordum.

"Görüşme biraz uzun sürdü sadece." Konu babam tarafından kısaca kestirilip atılırken Sanem ısrarcı bir tavra bürünmek istememiş olmalı ki konuyu bana getirdi. Derin bir nefes aldım. Belki de Lena gibi kahvaltı öncesi bu evden sıvışmak en mantıklısıydı.

"Hayat nasıl gidiyor Lara'cım? Alışabildin mi? Okula, arkadaşlarına falan?" Omuz silktim ve arkama yaslandım. Bana olan sahte ilgisini fark etmemek imkansızdı. Merak konusu olansa bana karşı bu artniyetinin nereden ve neden geldiğiydi. Lena'ya benden daha iyi davranıyor gibi bir hali vardı ve nedense içimden bir ses bunun onunla daha fazla vakit geçirdiği için olduğundan başka bir nedene bağlı olduğunu fısıldıyordu.

"Her şey gayet iyi, asıl size sormalı? Düğün hazırlıkları nasıl gidiyor? Hazır Lena yokken bu konudan rahatça bahsedebilirim sanırım?"

Düğün tarihini bile Lena'nın -bir diğer deyişle benim de- mezuniyetimden sonraya seçmeleri onu oldukça dikkate aldıklarının bir göstergesiydi. Bu dönemde üzerine gitmek istememeleri Lena'nın dengesiz sinir bozukluklarıyla karşılaşmak istememelerinden ileri geliyordu.

Benim ise... Benim ise umurumda değildi.

Burada kök salmak gibi bir niyetim yoktu. Gelecek şimdilik bulanıktı. Sadece babam bana git gide sinir olmaya başlarsa fazla göz önünde olmamı istemezdi ve bu da İstanbul'da kalma serüvenimi sona erdirirdi. Kafamda dün gece iyice oturan planlarımsa zaten bunu destekliyordu.

Sanırım sevilmemek için uğraşan bir yanım vardı. Sevilmemeye alıştığım için.

"Tüm hazırlıkların bitmesi için bolca vakit var. Bu yüzden her şey yavaş ilerliyor." Sanem'in ses tonu konu düğüne gelince birden heyecanlı bir tınıya ev sahipliği yapmaya başladığında gülümsedim. "Güzel." Derin bir nefes aldım ve oturduğum yerden kalkıp okul çantamı koluma taktım. "Artık gitsem iyi olur."

"Sana birkaç bir şey diyeceğim, ben de geleyim kapıya kadar." Babam peçeteyle ağzını silip mırıldanırken omuzlarımı düşürdüm ve onu beklemeden evden çıktım. Arabaların park edildiği garaja doğru yürürken babam da arkamdan geldi ve bana yetişti.

"Dün olanları kurcalamak istiyorum. Ama bu sadece beni yorar bunu da biliyorum." Omuz silktim. "Belki de artık yaşlandın. Sadece kendi hayatınla ilgilenmeli ve diğer şeyleri boş vermelisin babacığım."

İç çekti. "Onlardan uzak dur." Arabamın yanına vardığımızda kaşlarımı çattım ve ona döndüm. "Niye beni etraftan bu kadar soyutlamaya çalışıyorsun?" O da kaşlarını çattı. "Seni etraftan soyutlamaya çalışmıyorum Lara. Sadece altı üstü iki tane oğlandan uzak dur diyorum."

Hafifçe sırıttım. "Alpaslan'ı anlayabiliyorum. Ama Bahadır ile ne zorun var?" Ellerini pantolonunun ceplerine yerleştirdi ve gayet mantıklı bir sebebi varmış gibi tek kaşını kaldırdı. "Sana yan gözle bakıyor." Suratımı buruşturdum. "Diyelim ki öyle, bunda ne var ki baba? Birinin benden hoşlanmasını ya da benim hoşlanmamı dert etmezsin sanıyordum."

"Eğer bu kişiler gözümün tutmadığı birileriyse gayet de dert edinirim. Kaldı ki Bahadır'ı gözüm tutmuyor. Arkadaşımın oğlu ama bu umurumda bile değil. Sana beladan başka bir şey getirmez."

11 SERİSİ: ATEŞ (+18)Where stories live. Discover now