Bölüm 8

12 1 0
                                    

Bu bölümde biraz heyecan olucak. Umarım beğenirsiniz. :)

----------

Güvenlik bize doğru yaklaşmaya devam etti. Berk'in elleri titriyordu. İyice korkmuştu. Ben ne yapacağımı şaşırmış bir şekilde öylece duruyordum. Güvenlik yanımıza gelince,

"Gençler! Ne oluyo burada!?" diye bağırdı. Berk duraksadı.

"B-ben şey.. Arkadaşımı kaybettim de görevliye o-onu görüp görmediğini sordum."

"Çok güzel sormuşsun! Bir insana bir şey sorarken cevap vermedi diye el kaldırılmaz! Kimse öğretmedi mi sana bunu!" güvenliğin sesi gittikçe yükseliyordu. Umarım bizi karakola götürmez. Ama bundan şüpheliyim çünkü adam galiba polis. Hepsi benim yüzümden. Keşke baştan iyi davranmasaydım Mert'e. Doğum günümde yaşadığım şeylere bak!

"B-ben... haklısınız efendim.. Çok özür dilerim." Berk cidden çok üzgün görünüyordu. Ama güvenlikte değişiklik yoktu. Hala sinirliydi. Güvenlik durdu.

"Peki. Size iyi tatiller.. Bu seferlik affediyorum. Sonuçta arkadaşını kaybetmişsin." dediklerine inanamıştım. Sonuçta bu bi polis ve böyle bir olay gördüğü an, karakola götürmesi gerek suçluyu. Ve bize bunu yapmadı. Aman ne diyorum ben ya. 

"Polis bey siz ciddi misiniz?" 

"Herhalde ciddiyim genç. Senin adın ne bakalım?"

"Berk."

"Bende Murat. Memnun oldum. Sizin adınız ne hanımefendi?"

"B-ben mi? Ben Merve.."

"Hmm. Memnun oldum."

"Ben de memur bey. Bir daha böyle bir şey olmayacak. Bundan emin olabilirsiniz. Sizden çok özür diliyoruz."

"Sağolun gençler ama, benden değil, görevliden özür dilemelisiniz. Bir de şu konu neymiş, neden bu kadar sinirlendin Berk anlat bakalım."

Bu adam tüm memurlardan iyi ve nazik çıkmıştı. Çok rahatlamıştım, Berk bana bakarak kurtardık anlamında göz kırptı. Cevap olarak kafamı evet olarak salladım. Ama işin kötü tarafı Mert bey hala burada değildi.

Aradan bir 15 dakika geçti. Olayı anlattık. Mehmet bey hala gözlerini kocaman açmış bize bakıyordu. 

"Anladım gençler. Ben şimdi ofisime gidip tüm kameralara bakacam. Bir şey bulursam eğer, odanızdaki telefonu aratacağım." dedi ve kalktı. Toplamda 1 saat olmuştu. Jessie hala ortalıkta yoktu. Telefonumu açtığımda yine 4 cevapsız arama ve 12 mesaj  vardı. 2 arama annemden 2 arama Jessie'dendi. İlk önce annemi aradım. 

"Alo kızım. Aradık cevap vermedin. Nerelerdeydin?"

"A-anne ben" Berk'e baktım. Denizde olduğumu söylemem gerekiyodu. Olayları anlatırsam direk buradan alırdı beni. "ben denizdeydim."

"Hmm... Emin misin? Çünkü sesin biraz tereddütlü gibi geliyor da."

"Annecim sen niçin aramıştın? Donuyorum da mayomu değiştirmem lazım." Berk güldü. Gülünecek ne vardı ki bunda. Tamam belki biraz komik olabilir ama başka söylicek bi şey bulamadım. En mantıklısı buydu. 

"Kızım seni çok seviyoruz. Baban şimdi arkadaşlarıyla buluştu. Burada değil. Seni akşam arayacak. Tabi burada akşam, orada saat kaç oluyo bilmiyorum ama."

"6 saat ileri burası." 

"Tamam. Ona göre ararız. Doğum günün kutlu olsun dicektim canım kızım. Seni çok seviyorum. İyi ki varsın.." klasik annelerden doğum günü mesajı. Kitap yazdı yine. :D

"Canım annem. Sağol. Görüşürüz."

"Görüşürüz canım.."

Kapattık. Şimdide hemen Jessie'yi aramam gerekiyordu. Tam o sırada yanımızdaki tuvaletlerin kapısı açıldı. Gelen Mert'ti. Bizi görünce tekrar içeri girdi. Erkekler tuvaletindeydi. Ben asla giremezdim bu yüzden Berk'e söyledim. 

"Berk! Mert'i gördüm. Tuvalette! Bakar mısın bi!"

"Ne Mert'mi ama..! Tuvalette mi gerçekten mi! Her yere baktık bir tuvaleti akıl edemedik! Bakıyorum tamam. Sende Jess'i ara." Jessie'ye bazen Jess dediğimiz de oluyordu. Ama Jessie bunu pek sevmediği için Berk ve ben aramızda söylüyoruz. 

"Tamam."

Telefonumu açtım. Jessie'yi aradım. Daha ilk çalışında açtı.        

"Alo Jessie? Mert burada! Tuvalette saklanıyomuş!" 

"Ah sonunda! Tuvalette mi cidden mi!?"

"Berk de aynı şeyi söyledi. Her yere baktık bi orası kalmıştı. Bu arada da çok şey oldu. Anlatırız akşam."

"Mert yine kaçmazsa tabii"

"Yok umarım kaçmaz ben onunla konuşucam zaten."

"Tamam canım. Geliyorum bende."

Mert ve Berk geliyodu. Mert bana bakmamaya çalışıyordu. Ama sürekli göz göze geliyorduk.

"Mert ben çok özür dilerim. Bu kadar üzüleceğini bilseydim böyle yapmazdım. Lütfen kızma bana"

"Merve bunu baş başa konuşalım mı?!"

Sinirli görünüyodu. "Tamam." dedim ve sustum....

---------

Hayatımın YazıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin