14. Bölüm Maskeler Düştüğünde

Bắt đầu từ đầu
                                    

"Of uzun uzun konuşmayı kesin de sadede gelin. Lara orada kimler var? Alpaslan'ın çevresi dediğin ne ki zaten. Kaan ve Asrın." Merve konuşmaya bir bomba bırakırken asıl istediğim noktaya varmıştık ve komik olansa Merve Esila'dan kat be kat daha zekiydi. Sanırsam çocukların çoktan burada olduğunu sezmişti ve sadece sevgilisinin evde hasta yattığını düşünen Esila'yı kırmaktan imtina ediyordu.

Kısa bir an duraksadım. Ardından sırıtarak konuştum. "Hayır, onlar yok. Hem Esila zaten sen Asrın evde hasta yatıyor dememiş miydin?" Asrın'ın gerilen bedeni onu ele vermememle birlikte biraz gevşerken dilimi alt dudağımın altında yavaşça gezdirdim. Bu sırada Esila'nın sesini duydum. "Evet, evet. O evde. Çok hasta olmalı. Okuldan sonra yanına gitmek istedim. Ama o istemedi."

Başımı olumlu anlamda salladım ve mırıldandım. "Pekala. Artık kapatsam iyi olur."

"Lara, her neredeysen orayı bir an önce terk eder misin? Kendimi çok huzursuz hissediyorum. O manyak herifin yanında kalma."

"Görüşürüz kızlar." Telefonu kapattıktan sonra sırıttım ve elimi Asrın'a doğru uzattım. "Bence yeterince kaynaştık. Ne dersin?" Dişlerini sıkarak homurdandı ve ona uzanan elime tiksinircesine baktı. "Sen ne çeşit bir manyaksın bilmiyorum. Ama Esila ile arama giremezsin!"

Asrın neredeyse bana saldıracak gibi bir gerginlikle bakarken neredeyse Esila'ya yalan söylediği ortaya çıkacak diye bir hayli strese girmişti. Neyseki karşısında fareyi bir anda salıverecek bir kedi yok.

Yanımda oturan Alpaslan'dan çıt çıkmazken bunun bir gözlem yapma olduğunu sezdim. Sınırlarımı görmeye çalışıyordu. Korkularımı, gerginliğimi ve arkadaşları karşısında ne kadar tedirgin olabileceğimi... Keyif alacaktı. Evet. Korkmamdan ve ona sığınmamdan keyif duyacaktı. Ancak beni tanımıyordu. Tanıdığında ise onunla işim bitecekti.

"Aranıza girdiğim falan yok canım. Sen o arayı kendin açacak gibi duruyorsun."

Özgüvenli duruşum besbelli asabını bozarken sabır çekercesine soludu ve Alpaslan'a döndü. İşaret parmağıyla beni gösterdi. "Bu kızla ne hevesin varsa git ötede gör Alpaslan. Her zaman diğerleriyle nasıl gözden uzakta takılıyorsan bununla da aynı şekilde takıl. Çünkü bir saniye daha katlanmayacağım."

Beni alenen aşağılayışı dudaklarımı büzmeme sebep olurken dudaklarımı araladım. Ama bu sefer benden önce davranan sessizliğini bozan Alpaslan oldu.

"Sinirlerimi bozacak sözler etmeyi kes ve ona 'bu' diye hitap etme. Gözden uzakta takılacak olsaydım sizinle tanıştırmazdım."

"Alpaslan, Asrın haklı..." Kaan sonunda sesini çıkartabildiğinde Alpaslan ofladı ve ikisini de kovarcasına homurdandı. "Bir gitsenize siz! Son bir saattir can sıkmaktan başka bir işe yaramıyorsunuz!"

Önce Asrın bir hışımla, ardından da Kaan kafasını iki yana sallayarak yanımızdan ayrılırken müzik sesinden ötürü ağrımaya başlayan kafamı elimle ovuşturdum. Bu sırada yanımda sıcak bir soluk hissettim. Küçük bir açıyla kafamı sola doğru çevirdiğimde Alpaslan'ın bana doğru eğildiğini gördüm. Kısık bakışları yüzümde gezinirken belirsiz bir ses tonuyla mırıldandı.

"Nasıl bir şeytansın sen?" Gözlerimi kırpıştırdım. "Şeytanca davrandığımı gösterecek bir şey yapmadım." Ruhsuzca güldü ve kafasını iki yana salladı. "Asrın'a pençelerini geçirmeye çalıştığını göremeyen katıksız salaktır." Devam etti. "Başkası olsa korkardı. Ama sen, sen onun seni aşağılamasına rağmen ona üstten bakmayı başarabildin. Aferin. Bu iş gitgide güzel bir hal alacak sanırım."

Kaşlarımı çattım ve biraz kendimi geri çektim. "Biricik arkadaşlarına benim hakkımda ne bahsettin? Kimseye gerçeği söylemediğini anlatmıştın." Dudağının bir kenarı yukarı doğru kıvrıldı. "Onlara dikkatimi çektiğinden bahsettim." Tek kaşımı kaldırdım. "Ee yani?" Dudağını büktü düşünürcesine. "Yanisi şu ki bu onlara bir uyarıydı. Artık hayatımda olduğunun ve bizim içimizde olacağının bir göstergesi."

11 SERİSİ: ATEŞ (+18)Nơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ